Hak etmediğimiz yaşamı bize reva görenlere insan isyan ediyor!Bir suni gündem dışımızda devam ediyor gidiyor.Dur diyen yok…

Hak etmediğimiz yaşamı bize reva görenlere insan isyan ediyor!
Bir suni gündem dışımızda devam ediyor gidiyor.
Dur diyen yok…
Oysa hayat o kadar kısa ki, göz açıp kapayana dek geçiveriyor…
Biraz kader, çokça insanın kendi yönlendirmesi
Ama asıl yaşadığı ülkenin koşulları ardında,
Keder, neşe, şan şöhret
Açlık, tokluk, fakirlik ya da zenginlik arasına sıkışan bir ömür!
İyilerin çabuk öldüğü kötülerin uzun ömürlü olduğu bir düzen!
Yiten her aydın insan, gelecekten bir parça koparıyor gibi!

•••
“Adaletin bu mu dünya?” dedirten günlerden birini yaşıyorum.
Bana okumayı sevdiren, insan sevgisini aşılayan, halka hizmetin kutsal olduğunu öğreten…
Yaşamın tadının “umut” olduğunu anlatan teyzemi, Türkan Aydın’ı kaybettim.
Cumhuriyetle yaşıt, çağdaşlıkla özdeş, devrimci, ülkesi için yaşayan, onu yüceltmek için durmadan çalışan, dünyayı takip eden bir öğretmendi Türkan teyzem.
Türkiye’nin “son kalmış gerçek” aydınlarından biri idi.
Uygarlık adına, adalet, özgürlük adına, halk adına riyasız ve büyük bir cesaretle düşüncelerini açıklamaktan çekinmezdi!
Yetiştirdiği öğrencilerinden “önce insana saygı” duymalarını isterdi.
Ancak toplumsal çıkarlar için “düşünen aklın yararlı” olacağını, bireyselliğin bencilliği körükleyeceğini bilirdi. O nedenle “halk ve ülke için kullanılmayan “zekâ” fazla olsa da değeri olmaz” derdi. “İnsanlığa fayda sağlamayan düşüncelerde, yöneticilerde fuzulidir” diye eklerdi…

Cumhuriyetin iyi yetişmiş,modern bir kadını idi. Giyimi, kuşamı ve kendisine olan saygısı ile eşsiz bir örnekti.
En sıkıntılı gününde bile, o bakımlı haliyle sevgi dolu sözlerle etrafa umut saçardı!
İnce ruhu ve sanatçı duyarlılığı ile her zaman dik duran bir kadındı!
80’i geçen yaşında bile hayatın bütün güzelliklerini doya doya yaşadığını bilirdik.
Son yıllarda ülkenin içinde bulunduğu durum, geriye doğru gidiş, çağdaşlıktan uzaklaşma, barışın kaybolması, Atatürk devrimlerinin yok edilmeye çalışılmasına çok üzülüyordu.
Bir güzel insan daha bu dünyadan göçüp gitti.
Ne mutlu ki arkasında binlerce iyi yetişmiş öğrencisi ve sevgi yumağı ile bağlanmış dostları var! Bir de şiirleri!

•••
Karşıyaka Kız Öğretmen Okulu’ndaki arkadaşları ile mezuniyetlerinin 65’inci yılı için İstanbul’da bir araya geldiklerinde yazdığı şiirini, mezarı başında okudular…
Çok duygulu anlar yaşandı.
Arkadaşlarına verdiğim sözü, o şiiri sizinle paylaşarak yerine getirmek isterim.

•••
İstanbul’dayız,
Bir sevgi yumağı, bir sevgi seli…
Sevgilerin en soylusu ve en güzeli…
Dalga dalga, deniz deniz,
Bu sevgiyle işte
Beraberiz hepimiz…
Bu ruh,
İşlenmiş yüreğimize.
Nakış nakış her birimize.
Bu sevgi
Hiç sönmez ki…
Batmayan güneştir
İçimizdeki…
Bu sevgi
Dünyalara bedel, bu en iyi ve en güzeli
Bu, vatan ve insanlık
Bu, kardeşlik sevgisi…
Barışın, hoşgörünün, mutluluğun ta kendisi!..
Yine içimizde Karşıyakamız
Bize, bizi tanıtan kutsal yuvamız!
Kol kola şarkılar türküler söyleyen arkadaşlarımız!
Gölgeler ne hoş büküle büküle,
Bir gizemli yolda yürüyoruz
Savrula döküle…
Lütfen düşmeden yürüyelim,
Ve şu güzel günlerimizin değerini bilelim…
Türkan Aydın, emekli öğretmen

•••
Kadere bakın ki, iki ay önce yağan karları kaldırımdan temizlemeyen belediye, düşmesine neden oldu. Başını kaldırıma çarparak beyin kanaması geçirdi.
Başta Prof. Dr. Nur Altınörs ve sevdiklerinin gayreti ile yaşatılmaya çalışıldı.
Ama heyhat!
Şiirinde “düşmeme” öğüdünü kendisi tutamadı!
Biraz düşününce insan kendine; ölüm bir kader mi? Yoksa yönetilemeyen bir ülkede yaşamanın kötü şansı mı? diye soruyor!