Çok değil daha iki hafta evvel yine bu köşeden Türkiye’de futbolun “ağır ağabeyleri” diyebileceğimiz...

Çok değil daha iki hafta evvel yine bu köşeden Türkiye’de futbolun “ağır ağabeyleri” diyebileceğimiz iki kurum olan Kulüpler Birliği Vakfı ve yayıncı kuruluş Digiturk’e ilişkin bir yazı yazmıştım. Söz konusu para olunca nasıl da alçaldıklarını, hatta tüm ulvi değerleri nasıl da uluorta ayaklar altına aldıklarına dair.  (https://www.birgun.net/writer_index.php?category_code=1186994876&news_code=1316606185&year=2011&month=09&day=21)

Aklın yolu bir tabii ki. Özellikle şike ve teşvik iddialarının gündeme bomba gibi düşmesinin ardından, süreci takip eden her insan evladı, bu iki kurumun takındığı tutum karşısında ister istemez aynı tepkiyi verdi. Yuh artık!
 
Sınırları zorlayan bu yüzsüzlük karşısında bir çok abonenin dekoderini iade ederken söylediği “artık halı saha maçlarını izlerim daha iyi” sözleri henüz kulaklardayken, bu arkadaşların “İşlenen suç şike dahi olsa küme düşme cezası kaldırılsın” istemiyle federasyona başvurmaları ise resmen dumur olma sebebiydi!

Neyse ki; spor medyasının kimi isimleri, zaman zaman Kulüpler Birliği Vakfı ve Digiturk’ün, futbolu kendi çıkarları doğrultusunda yönettikleri hakkında bazı yazılar yazıyorlar da yalnız kalmıyoruz. Ama gelin görün ki; bu bile kimilerini rahatsız etmiş.

Lig Tv’nin amiral programı Maraton’un sahibi Şansal Büyüka da rahatsız olanlardan birisi. Öyle ki; pazar gecesi yaptıkları programın önemli bir bölümünü bu konuya ayırdı. Şemalar, anlaşma metinleri, maddeler vs vs…

Tüm bunları yaparken en çok dikkatimi çeken de Şansal Büyüka’nın üzerine bastıra bastıra iş ortakları olan Türkiye Futbol Federasyonu’nu eleştirmesi oldu. Hatta buna eleştiri değil, açık açık saldırı diyenler bile çıkacaktır. Çünkü Büyüka, konuşmasının kimi yerlerinde öyle çok sivriltti ki üslubunu, eminim bu duruma Digiturk’ün patronu Mehmet Emin Karamehmet dahi şaşırmıştır…

Federasyonu kendilerine yapılan eleştiriler karşısında sessiz kalarak bir nevi “susarak destek vermekle” suçlayan Şansal Büyüka, aynı zamanda federasyonun yöneticilerini de federasyonu yönetememekle itham etti!

Peki, işin aslı geçekten nasıl? Digitürk, Türk basınının nam-ı diğer Şansal ağabeyinin dediği gibi suya sabuna dokunmayan bir masum mu? Bana kalırsa tabii ki değil. Zira paranın egemenliğindeki futbolumuzun son 10 yılına damga vuran ve yönlendiren en etkili aktörüdür Digitürk! Ve alınan her türlü kararın altında ilk günden bu yana imzası vardır.

Bu işi para kazanmak için yaptıklarına göre zarar etmenin de ticarettin içinde olduğunu en iyi onlar bilmelidir. Her fırsatta “yaşananlardan sonra 10 milyon dolar zararımız var” demek, bu anlamda onlara acımamız gereğini taşımıyor. Hatta onlara tavsiyem, böyle bir kayıpları varsa eğer, yıllar boyu kazandıkları akıl almaz paralara saysınlar!

Bir diğer konu da bu yıl uygulamaya konulacak olan Play-Off sistemi. Büyüka’ya göre Digiturk’ün bununla ilişkili hiçbir tasarrufu olmamış. Ben de merak ediyorum, neden o zaman mal bulmuş Mağribi gibi paket fiyatlarınızı hemen Play-Off’lu ve Play-Off’suza çevirdiniz? Madem bu konularda hiç kimse fikrinizi sormadı, buna da karşı çıksaydınız ya!

Özetle, ligin marka değeri zarar görmesin diye şikeciler düşürülmesin, Play-Off gelsin ve izleyicilere ekstra fiyat biçilsin, maç yayınları sizin istediğiniz saatlere çekilsin vs, vs… Ama siz yine de mağdursunuz öyle mi? Yahşi Cazibe dizisindeki karakter gibisin be Şansal ağabey. Seni izledikçe “mağdursun da mağdursun, Digiturk’üm mağdursun” diyesim geliyor!