Temmuz ayında internet protokollü televizyon (IPTV) hizmetine ilişkin yönetmeliğin yayımlanmasından hemen sonra Elektrik Mühendisleri

Temmuz ayında internet protokollü televizyon (IPTV) hizmetine ilişkin yönetmeliğin yayımlanmasından hemen sonra Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), yönetmeliği hazırlayan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nu (RTÜK) “sansürcülükle” suçlayarak, yönetmeliğin iptali için dava açtı.
EMO, 21 Temmuz 2010 tarihli açıklamasında, “RTÜK tarafından uygun bulunmayan isteğe bağlı yayın hizmetlerinin program kataloğundan çıkarılmasına” ilişkin hükmün iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle dava açtığını açıklıyor. Dava dilekçesinde “IPTV üzerinden ses ve görüntü yayın akışı yanında, kullanıcıların herhangi bir zamanda ve kendi istekleriyle, platform işletmecisi tarafından hazırlanan katalog üzerinden seçerek izleyebilecekleri ya da dinleyebilecekleri ‘isteğe bağlı yayın hizmetleri’ bulunacaktır. Bu hizmetler teknolojinin yaratmış olduğu olanaklar kullanılarak, tamamen kullanıcıların tercihleriyle, istedikleri zaman yararlanacakları nitelikte bir özgürleşme alanı yaratmaktadır.”
• • •
Dava dilekçesinde, yönetmeliğin IPTV platform işletmecilerinin yükümlülüklerinin belirlendiği maddede isteğe bağlı yayınlar için program kataloglarını Üst Kurul’a bildirmek ve Üst Kurul’ca uygun bulunmayan isteğe bağlı yayın hizmetlerini program kataloğundan çıkarmak hükümlerinin yer aldığına dikkat çekilerek, “Bu düzenlemeye göre, kullanıcıların istedikleri zaman ve kendi tercihleri ile izleyebilecekleri ya da dinleyebilecekleri yayınlara ait katalog Üst Kurul’a sunulacak, Üst Kurul yapacağı inceleme sonucunda, uygun bulmadığı programları katalogdan çıkartılmasını isteyecektir” denildi.
Söz konusu düzenlemenin bir radyo veya televizyon yayınının önceden denetlenerek, yayınının engellenmesi anlamını taşıdığı vurgulanan dilekçede, bu durumun hukuka aykırılığı savı şöyle anlatıldı:
“Bu haliyle öndenetim yoluyla bir sansür uygulaması yaratacak olan düzenleme, açıkça hukuka ve yönetmeliğin dayanağı olan yasaya aykırılık taşımaktadır. Nitekim 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Yasa’nın ‘Yayınların Men Edilmesi’ başlıklı 25. maddesinin birinci fıkrasında açıkça ‘Yargı kararları saklı kalmak kaydıyla yayınlar önceden denetlenemez ve durdurulamaz. Ancak, milli güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hallerde yahut kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması kuvvetle ihtimal dahilinde ise Başbakan veya görevlendireceği bakan yayını durdurabilir’ denilmektedir.”
• • •
Dava dilekçesinin gazetelerde yer almasından sonra RTÜK bir açıklama yaparak, isteğe bağlı yayınların katalogda yer almasının Üst Kurul’a bildirilmesinin bir öndenetim yani sansür olmadığını, bunların listeden çıkarılacağı anlamını taşımadığını savundu.
Bu ilginç ve çelişkili açıklamanın ne anlama geldiğini anlayan varsa bizi aydınlatsın. Hem yönetmelikte “bildirecek ve çıkartacaklar” denecek ve yapılmazsa “yaptırım” uygulanacak, hem de böyle yapmakla yükümlü değiller gibisinden bir açıklamanın anlaşılır bir yanı yok. RTÜK açıklaması daha sonra oldukça ilginç bir yaklaşımla televizyon yayın akışının da önceden bildirilmesinin bir yükümlülük olduğunu hatırlatarak, katalogların isteğe bağlı yayınlar için istenmesinin öndenetim (sansür) anlamına gelmediğini söylüyor.
• • •
Doğru! Gerçekten de o anlama gelmez. Ama eğer o katalogdaki bir içeriği daha kimse “istemeden” çıkartın derseniz işe o öndenetim olur! RTÜK burada şöyle bir uyanıklık yapıyor: Geleneksel yayın kanallarında denetim yayından sonra geliyor. RTÜK programın kaldırılması yerine çeşitli yaptırımlar uygulayabiliyor. Burada da isteğe bağlı içeriğin katalogda yer alması RTÜK tarafından “yayın” olarak algılanarak, gene denetim uygulak istiyor. Oysa isteğe bağlı yayınlarda programın kataloğa veya veri tabanına konması yayın anlamına gelmez. Bu nedenle ön denetim yani sansür olarak anlaşılmak durumunda. Bu konuda mahkemelerin vereceği kararlar, gelecekte ülkemizde yeni medyanın alacağı biçim açısından son derece önemli olacak.