İsveç demokrasisinde sık sık işleme sokulan bir uygulama var; istifa. “Kendi isteğiyle işten veya bir hizmetten ayrılma” sözcüğün sözlük anlamı, böyle...

İsveç demokrasisinde sık sık işleme sokulan bir uygulama var; istifa. “Kendi isteğiyle işten veya bir hizmetten ayrılma” sözcüğün sözlük anlamı, böyle açıklanmış. İsveç’te siyasetçilere, politikanın kapıları, zamanı geldiğinde istifa edip edemeyeceği yeteneğine bakıp açıyorlar galiba. Bu yeteneğe sahip kişileri nasıl seçiyorlar çözmüş değilim ama görevden ayrılmak, bu işi doğru düzgün yapamadım, benim yerime başkası tamamlasın demek, çok olağan.
Eylül ayında İsveç’te yapılacak genel seçimlerin öncesi partiler seçim hazırlıklarına başladı.  Parti içi ön seçimler tamamlanıyor, milletvekili aday adaylarının arasından parlamentoya girecek adayların listesi sıralanıyor. Siyaset arenasındaki partilerden “Biz seçime birlikte gireceğiz” duyuruları yapılıyor, sağlı sollu bloklar oluşturuluyor. Siyaset hareketlendikçe de politikacılardan istifa haberleri geliyor.
Bunun son örneğini bu hafta, cuma gecesi geç saatte yaşadık. Muhafazakâr Parti’nin, Stockholm şehrinden parlamento aday adayları arasında olan Mats Rudin, ön seçimle yerleştiği 8’inci sırayı ‘kusura bakmayın’ diyip bıraktı. Rudin, şu an için aynı partiden Stockholm belediye encümenliğini yürütüyor. Partiden ayrılıp ayrılmayacağı, görevine devam edip etmeyeceği henüz bir kesinlik kazanmadı.
Adaylıktan çekilmesiydi, Rudin’in parlamentoya girmesine kesin gözüyle bakılıyordu. Şu an, koalisyon ortaklarıyla iktidarda olan Başbakan Fredrik Reinfeldt’in partisi Muhafazakârlar, geçen seçimde Stockholm’den, parlamentoya 11 milletvekili sokmuşlardı. Rudin, parti içi parlamento seçiminde, önce 7’nci sırada yer aldı. Başbakan Reinfeldt, Stockholm’dan birinci sıraya yerleştirildikten sonra Rudin, bir basamak düşerek 8’inci sıraya indi. 40’lı yaşlarını süren Mats Rudin, siyaset hayatında parlamentoya ilk kez aday olmuştu. Parti içi demokrasinin güzelliğiyle Muhafazakârların daha tanınmış simalarını listede geride bırakmıştı. Başbakanın en yakın çalışma arkadaşı HG Wessberg, şu an için milletvekili olan iki aday adayı ve partinin önemli idarecilerinden Johan Forssell, Rudin’in gerisinde kalmıştı.
Ön seçimdeki başarısıyla dikkatleri toplayan Rudin, seçim sonrası “Benim, bu yarışta üst sıralardan kendime yer kapabilmemin nedeni, orada-burada siyasal makalelerimin yayınlanması değil. Ben bu partiye en fazla yeni üyeyi kazandıran partiliyim” açıklamasını yaptı. Tam da bu açıklamada yatan şey, Rudin’in siyasi hayatında bir sayfayı başlamadan kapattı. Partiye kazandırılan, yeni üyeler. Rudin, Muhafazakâr Parti’de siyaset yaptığı süre içinde eşini, dostunu, arkadaşlarını partiye üye olmaları için teşvik etmiş. Parti tüzüğü gereği, Muhafazakâr’lar ilk sene üyelik ücreti 100 kron yaklaşık 20 TL, daha sonraki senelerde yıllık 190 kron üyelik aidatı alıyorlar. Rudin, partiye üye olmayı kabul eden bazı tanıdıklarının ilk üyelik sürecinde ödemeleri gereken 100 kronlarını cebinden ödemiş. Partiye üye olmaları için ikna ettiği eş dosttan, üstüne para istemenin garip olduğunu düşünüp yakın tanıdıklarının ilk ücretini kendisi yatırmış.
Bunun ortaya çıkmasıyla Rudin’in neredeyse garantiye aldığı milletvekilliği yandı. Muhafazakar Parti’nin Stockholm şehri ve bölgesi ombudsmanı Sverker Erikson, konuyla ilgili olarak “Başkasının üye aidatının ödenmesi yanlıştır. Bu kesinlikle sınırını aşmaktır. Yapılan şeyin, birinin oyunu satın almaktan farkı yoktur” açıklaması, Rudin’i bitirdi. Cuma günü, ombudsmanın konuyu inceleyip basına yaptığı açıklamanın ardından dört dakika sonra Rudin, özür dileyip ön seçimle 8’inci sıraya yerleştiği milletvekili adaylığından çekildi. İsveç’teki siyasetçilerin refleksleri çok güçlü.
Ombudsman açıklamasından kısa süre sonra “Kendi isteğiyle işten veya bir hizmetten ayrılma” olayına girilebiliniyor. Dört dakikada istifa çeken bir siyasetçiyi de Türkiye’de görsek, daha ne isteriz?