Geçen hafta sporda performansı etkileyen faktörlerden söz etmeye başlamıştık. Aerobik, anaerobik kapasiteler yoluyla enerji oluşumunu genel hatlarıyla yazmıştık. Daha sonra da...

Geçen hafta sporda performansı etkileyen faktörlerden söz etmeye başlamıştık. Aerobik, anaerobik kapasiteler yoluyla enerji oluşumunu genel hatlarıyla yazmıştık. Daha sonra da kuvvetten bahsetmiştik. Bu haftada çabukluk, hız ve dayanıklılık faktörlerini irdelemeye çalışalım. Çabuklukla aceleciliği çok küçük farklar ayırır. Ve, genellikle bu iki kavram karıştırılır. Acelecilik beraberinde birçok hatayı getirirken, çabukluk ise işin daha sağlıklı yapılmasını sağlar. Bu durum işi yapan kişiye bir takım avantajları  beraberinde getirir. Başarıya ulaşmak çok daha kolaydır. Çabukluk denilen özellik insanın doğasından gelir. Geliştirilmesi oldukça zordur. Bu yetenek spor alanlarında bir oyuncuya rakibi karşısında gözle görülebilen üstünlük sağlar. Acelecilik daha ziyade; yetersizlik, acemilik ve psikolojik yapı eksikliğinin bir ürünüdür. Sonucunda da başarısızlık kaçınılmazdır.

Çabukluk antrenmanlarının çok iyi programlanması gerekmektedir.

Ülkemizde genellikle hız ve çabukluk kavramları da karıştırılmaktadır. Hız; birim zamanda alınan yoldur. Bu yol ne kadar kısa sürede alınırsa o kadar hızlı olunduğu kabul edilir. Çabukluk ise; genellikle kişinin yetenekleriyle doğru orantılı olmak koşuluyla  bir etkiye verilen tepkidir. Bir oyuncu çabuk olmayabilir ama, süre ve mesafe uzadıkça hızlı olabilir. Hızlı bir kimsenin de tepkime süresi  yetersiz olabilir. Yani, çabuk olmayabilir. 

Dayanıklık ise; belirli bir hareketin yinelenebilmesi ve ardından devamlılığının sağlanmasıdır. Yani sporcunun belli bir etkinlik içerisindeyken, ulaştığı güç düzeyini aynı tempoda koruyabilmesidir. Bunun yapılabilmesi ağırlıklı olarak vücuttaki enerji depolarının verimli kullanılması ve çalıştırılması ile mümkün olabilir. Geçen hafta söz ettiğimiz aerobik ve anaerobik kapasitelerin doğru bir şekilde devreye sokulması gerekir. Aksi halde dayanıklılık için gerekli olan enerjinin sağlanamaması yüzünden sporcunun performansını üst düzeyde tutması beklenemez. Bu nedenle kısa süreli eforlarda anaerobik kapasite, birkaç dakikadan birkaç saate kadar sürecek eforlarda ise aerobik kapasite geliştirilmelidir. Bir etkinlik içinde her iki enerji oluşumuna gereksinim varsa her iki özellik dengeli bir oranda uygulanmalıdır. Antrenman prensibi kısaca küçük ağırlıklarla çok tekrar temeline dayandırılmalıdır. Sporcular yarışma ve maçın sonuna doğru bir belirgin düşüş içine giriyorlarsa bu konudaki çalışmalarda aksaklıklar olduğunu düşünebiliriz.

Diğer faktörlerden haftaya bahsetmek üzere hoşça kalın.