İktidarın seçim yasası ile yapmak istediği yer değiştirecek 3-4 milletvekili değil. Esas amacı Cumhur İttifakı karşısında set olan muhalefet cephesinde farklı adaylık arayışlarına kadar gidecek bir gedik açma çabası.

Hedef Meclis değil, Cumhurbaşkanlığı

Cumhur İttifakı’nın Meclis’e sunduğu Seçim Kanunu’nda yapılacak değişiklikler daha çok, milletvekili kazanma üzerinden tartışıldı. Oysa 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşen Milletvekili Genel Seçim sonuçları üzerinden yapılacak bir değerlendirme bugüne çok fazla ışık tutamaz. O seçimde ülke genelinde AKP yüzde 42,6, CHP 22,6, HDP 11,7, MHP 11,1 ve İyi Parti yüzde 10 oy aldı. Son iki yıl içinde yapılan tüm kamuoyu yoklamaları da gösteriyor ki partilerin bugün geldiği nokta ile kıyaslanabilecek bir durum değil. Özellikle de İyi Parti ve MHP açısından bakarsanız. 2018 seçimlerinde MHP, 81 ilin 56’sında İyi Parti’nin üzerinde oy almış. Aralarında Bartın, Amasya, Afyon, Kars gibi illerin de bulunduğu 8 seçim bölgesinde alınan oylar neredeyse birbirine eşit denecek kadar yakın. İyi Parti ise çoğunluğu Marmara ve Ege Bölgesi’nde bulunan yaklaşık 15 ilde MHP’ye net bir üstünlük sağlayabildi. Bugün bu iki parti karşılaştırıldığında en iyimser ihtimalle durum 180 derece tersine dönmüştür. Sonuç MHP için bu ihtimalden daha da kötü olabilir.

Bu tablo da gösteriyor ki Cumhur İttifakı’nın derdi yer değişecek 3-4 milletvekili değil Millet Cephesi’nde Cumhurbaşkanlığı seçimini etkileyecek bir sarsıntı yaratmak. Peki bu mümkün mü? Çok kolaylıkla ‘Hayır’ yanıtı vermek olası değil.

DAVUTOĞLU FAKTÖRÜ

Millet İttifakı’nın en yumuşak karnı hiç kuşku yok ki Davutoğlu ve Gelecek Partisi. Önce Abdullah Gül ardından da Erdoğan ile yollarını ayıran Ahmet Davutoğlu oluşturulacak bir ittifakın en kolay kopacak halkası gibi duruyor. Oy katkısından çok AKP iktidarının başbakanlarından biri olması gölgesini uzatan neden hiç kuşkusuz. Son tabloyla birlikte Davutoğlu’nun ittifak içinde etkili olma yolu iyice kapandı. Yanındaki isimlerle birlikte kendisini Meclis’e taşıyabilmek için başka bir partiden aday olma zorunluluğu büyük olasılıkla canını sıkar. Muhtemel ki yeni çıkış peşindedir. Bazı illerde bağımsız adaylık bile gündeme gelebilir.

Millet İttifakı tarafından Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem adıyla sunulan proje neredeyse tek gündemleri oldu. Tüm ilgi bu yöne çekildi. Altı partinin imzası, tüm sorunların çözümü olarak gösterildi. Öyle ki alacağı oya bakılmaksızın bir partinin bile ayrılması sanki tüm büyüyü bozacak hale getirildi. Erdoğan ise açık bir şekilde birlik fotoğrafının üzerine oynuyor.

hedef-meclis-degil-cumhurbaskanligi-992937-1.



DERTLERİ MECLİS Mİ?

Tüm bu gayret MHP ile ya da MHP’siz Meclis’te çoğunluğu elde etmek için olabilir mi? Cumhurbaşkanlığı’nı kaybetse bile AKP’nin bir arada durarak üstelik MHP’yi de yanında tutarak muhalefet etmesi, ülkeyi bir seçime daha götürmesi mümkün olur mu? Yenilmiş bir Erdoğan bu sorunun üstesinden gelemez. Meclis’teki çoğunluk yalnızca Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura gitmesiyle önemli bir işlev görebilir. Meclis’i almış iktidar bloku ikinci tura çok daha güçlü ve avantajlı girecektir. Ama ikinci tur muhalefet cephesinin birden çok Cumhurbaşkanı adayı olması ile mümkün. Değişikliğin esas amacı Cumhur İttifakı karşısında set olan muhalefet cephesinde farklı adaylık arayışlarına kadar gidecek bir gedik açma çabası olarak özetlenebilir.

Erdoğan bir kafa karışıklığı amaçlıyor. Hiç kuşku yok ki bir yasa değişikliği ile bu mümkün değil. Bu nedenle önümüzdeki günlerde hem Kürt meselesinde hem de muhafazakar partileri ayrı ayrı ya da aynı anda pozitif olarak etkileyebilecek adımlar beklemek mümkün. Bazı partiler bu oyuna da gelebilir.
Ancak Cumhur İttifakı’nın hesaba katmadığı bir şey var o da 2010’dan farklı olarak ülkenin ezici çoğunluğunun uzun süredir partilerin tercihinden çok daha güçlü bir irade koyması ve bunda ısrar etmesi. Ülkenin geleceğini kurtaracak olan da bu iradedir.