“İş Sanat Kibele Galerisi’nde açılan Mehmet Güleryüz’ün geriye dönük hesaplaşma sergisinde görülecek olan seksen çalışma, yapıldıkları dönemleri kapsayan bir....

“İş Sanat Kibele Galerisi’nde açılan Mehmet Güleryüz’ün geriye dönük hesaplaşma sergisinde görülecek olan seksen çalışma, yapıldıkları dönemleri kapsayan bir sorgulamanın günümüze dek elde edilmiş toplamına aittir”…

 

‘Yukarılara bakarsınız siz, yücelmek isteyince: Bense aşağılara bakarım, çünkü yücelmişim ben. Kim içinizden aynı zaman da gülebilir ve yücelmiş olabilir? En yüce dağlara tırmanan, güler bütün acıklı oyunlara ve acıklı gerçeklere.’

Friederich W. Nietzsche

 

Sanatsal üretimin, gerek politik gerek felsefi ve gerekse sosyoloji açısından imgesel karşılığını biraz irdelediğimizde, toplumsal hayattan hiç de kopuk olmayan, temel de insani olanı hedefleyen ve aslında dünyayı tek sisteme zorlayarak bir düzen kurmaya çalışan küreselleşmenin vahşiliği karşısında, eşit bir dağılımla gerçekleşmesi gerektiği kanısında olmayı, sanatın idealizmi olarak da açıklayabiliriz.

Özellikle sanatçıların kendi dönemlerine ne derece tanıklık ettiklerini, sorguladıklarını ya da sanatları ile sorgulama yaptırdıklarını belli başlıklar altında ele aldığımızda; Evet. Sanat gerçekliğin bir sonucu daha doğrusu kurgusal, mekânsal ya da malzeme olarak dönüşümüdür. Buradan da şu sonucu çıkarabiliriz, içinde bulunduğumuz tarih itibari ile artık popüler kültürden beslenen sanatçılar değer kaybetmeye, toplumsal meseleleri, dünyanın mevcut koşullarını, sosyal-ekonomik düzeni sorgulayan sanatçılar ilgi görmeye başlamıştır.

 

‘İNSAN AŞILMASI GEREKEN BİR ŞEYDİR’

“Zerdüşt ormana en yakın şehre vardığında pazaryerinde büyük bir kalabalık toplanmıştır. Herkes ip cambazının maharetine odaklanmıştır. Zerdüşt eğlenmeyi iş edinen kalabalığa seslenir; “Üstün insanı öğretiyorum ben sizlere.” İnsan aşılması gereken bir şeydir, onu aşmak için sizler ne yaptınız?.. İnsana göre maymun nedir? Gülünç bir şey ya da utanılacak bir şey, ya da yalnızca acı veren bir utanç. İnsan da üstinsana göre böyle olacaktır tıpkı: Gülünç bir şey ya da acı veren bir utanç.” İşte Nietzsche’nin Zerdüşt’e biçtiği bu tahrik edici dönüş sahnesi, aslında gerçeğin farkına varılması gereken bir öğreti dizini ile devamında varoluşçuluğa sürükler tahlil edenlerini. Varoluş ve varoluşun nedenleri/ni sorgulamak. Sanatçıların ilk kazanımlarından beri cebelleştikleri asıl sorun. Öncü rolleri üstlendiğimizi savunduğumuz asıl arayış; Sorgulamak. Zerdüşt’ün kenti dolayısıyla insanları terk edişi insanlara ve yaşamlarının anlamsızlığına karşı teslimiyetçi yaklaşımlarına beslemiş olduğu öfkesindendi. Buzları eksik olmayan bir dağ başında soğumak istedi.

 

‘SALINCAK, MAYMUN, KURT’

Mehmet Güleryüz içinde böylemi başlamıştır; İnsan nedir? Nelere karşı ve neye rağmen varlığını sürdürmesi gerekliliğine dair sorgulaması. Belki de bu yüzden tıpkı bir biliminsanı gibi hayvanda aramıştır insanın benzeştiği ya da gizil olan yanını. İş Sanat’taki geriye dönük hesaplaşma sergisinde görülebilecek dönemlerini kapsayan işleri bu sorgulamanın şimdiye dek elde edilmiş toplamına aittir. Salıncak, maymun, kurt, köpek gibi tuvale yansımalar birer metafordur artık sanatçı için. Salıncak, ütopik bir geleceği el yordamı ile kumanın işlevselliğini tarif etmeye çalışırken, kompozisyonlarında sıklıkla karşılaştığımız maymun ise gerek bilimsel çalışmalarda ilk kullanılan o araçlaştırılmış canlının özellikle görülmeyen, insana yakın yaşamına karşı işlenen suçları göz önüne sermektedir. Ki bu konuların Güleryüz’ün resimlerinde dile getirildiği tarih 70’li yıllardır. Henüz Türkiye için bu kavramlar ve canlılar oldukça uzaktır. Mehmet Güleryüz, ara ara yaşananlara, yaşayanlara ve yaşatanlara karşı kabaran öfkesinden dolayı kendisine yeni yerleşim yerleri de aramaktadır bu yıllarda. Paris’te oğlunu sürekli gezdirmek için gittiği hayvanat bahçesi ona “öteki” canlılarla sağlıklı ve anlaşılır iletişim kurmasını da sağlayacaktır. Yine aynı dönemi kapsayan politik arenadaki yansımalarda sanatçının fırçası ile anlaşılır bir bakış ve dille sembolize edileceklerdir. Paravan arkalarına gizlenmiş ağızları salyalı kurtlar, ölü atlar siyasi partileri ifade etmektedir. Öyle ki yaşanan olayların faillerini ele verircesine tarihe bir not düşmektedir ama gelin görün ki olaylara imzalarını atan bu karanlık eller örtme işlerini de iktidarlarla birlikte profesyonelce becermektedirler.

 

“DARBELERİN SANATLA ELEŞTİRİLMESİ”

Darbelerin ardından yaşanan travmaları anlatmaya çalıştığı bir başka çalışmasında da, işkence masasına yatırılmış olan bir gencin iç organlarını parçalamaya çalışan bir generali yapmıştır. Her dönem için cesaret isteyen böylesi bir çalışmanın yapılış tarihi ise yine 70’li yılların kaotik ortamına denk düşmektedir. Generalin kendinden emin duruşu ve yüzünde kendini ele veren acımasızlığı tarihte yaşanan olayları bir nebze olsun açıklamaktadır. Sergiyi gezmeye gittiğinizde elinize bir almanak alıp yıllar, aylar ve günlerle karşılaştırarak aralamaya çalıştığınızda aslında her bir resmin arka planında dönemin yaşanmışlıkları görülebilirsiniz. Gözlemlerden akla, akıldan yeteneğe ve boyutlu yüzeylere yansıyan gerçeklikler aslında gerçekliğe tanıklığıdır sanatçının aktarmaya çalıştığı. Diğer yandan asi, başına buyruk, eleştirel kişiliği ile de haklılığının ispatındadır alınan mahkeme kararları sonucunda. Güleryüz, pek çok sivil toplum kuruluşunun ya da örgütlülüğün yapamadığını tek başına gerçekleştirmektedir hayata müdahale eden itirazları ile… Bu tavrın gelişimini ve etkisini sağlayan unsurlar ise haklılığına olan inancı, devamlılığı ve takipçiliği diyebilriz. Evet, yukarda da değindiğim gibi Güleryüz her aşamada tek başınadır… herhangi bir örgütlülüğe yaslanmadan, hiçbir çatının altında kendine yer aramadan tek başına.

Seksenli yıllarda işlediği konular da yine maymunlar ve aile kavramı ön plana çıkmaktadır. Darbe sonrası yaşanan ağır travmanın ve ödenen ağır bedelin çentiğini atar gibi fırçası daha bir şiddetlenir, tüpten çıkan boyalara harman oldukça ağır kasveti de anlatır. Hatta salyangoz satılmayan Müslüman mahallesinde uzak durulan bir hayvana benzetir kendisini; sevilmeyen, uzak durulan bu hayvan domuzdur. 15 Ocak’ta açılan Mehmet Güleryüz Retrospektif sergisi İş Sanat Kibele Galerisi’nde 28 şubat’a dek görülebilir.