Ne zaman sokaklarda dilendirilen bir çocuk görsem; ne zaman elli kişiyi işe alacağını duyuran bir kurum önünde bin insan kuyruk

Ne zaman sokaklarda dilendirilen bir çocuk görsem; ne zaman elli kişiyi işe alacağını duyuran bir kurum önünde bin insan kuyruk olsa; ne zaman test çözmekten seçeneksiz soruyu idrak edemez hale gelen bir öğrenciyle tanışsam; ne zaman işsiz çocuklarının umutsuzluğunu taşımakta zorlanan anne babaların kederli iç geçirmelerini işitsem, aklıma hep Başbakan’ın ‘en az üç çocuk yapın’ tavsiyesi gelir.
İstihdamın giderek azalıp işsizliğin hızla arttığı bir ülkede, yurttaşlarına çoğalın diyen Başbakan’ın bu ‘cesur’ çağrısının ardında büyük ihtimalle krizin teğet geçtiği/geçeceği inancı var. Ancak rakamlar bize aksini söylüyor.
• • •
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2009 yılına ilişkin işgücü araştırma verilerine göre kriz Türkiye’yi teğet geçmek bir yana, 2001 yılında yaşanan krize göre daha ağır bir hasara neden oldu. İşsizlik oranı 2001’de yüzde 8.4 iken 2009’da yüzde 14’e; işsiz sayısı da 1.97 milyondan 3.4 milyona ulaştı. 2008 ve 2009 yılları arasında ise yüzde 3’lük bir yükseliş görülüyor. Buna göre geçtiğimiz yılı 860 bin yeni işsizle kapattık. Toplam rakam 3 milyon 471 bin kişi!
Gençler arasındaki işsizlik oranı da yüzde 25.3. Kısaca, her dört gençten biri işsiz. İnsanı gençliğinden soğutan bir sınav sistemi nedeniyle okul, dershane ve özel ders arasında ruh sağlığından olmuş milyonlarca öğrenci artık ne için çabaladıklarını sorgular halde. Diploma ne meslek sahibi olmanın garantisi, ne de para kazanmanın.
İş bulamayan, bulsa da kazandığıyla tek başına ayakta duramayan gençler, ailelerine olan maddi bağımlılıklarından kurtulamıyor. Ailelerinden destek alabilenlerin, aynı desteği kendi çocukları için sağlayıp sağlayamayacağıyla ilgili ise derin şüpheleri var. Bu umutsuzluk henüz yirmili yaşlarında sarıyor onları. Gelecek kocaman bir muamma...
• • •
Türkiye İşveren Sendikaları  Konfederasyonu’nun (TİSK) şubat ayı başında açıkladığı  “Uluslararası kuruluşların büyüme ve işsizlik konusundaki son verileri ve Türkiye’nin durumu” başlıklı araştırmaya göre Türkiye, işsizlikte dünya beşincisi ve 2009’un tümü açısından yapılan tahminlerde ‘krizden en fazla zarar gören ülkeler’ arasında!
TÜİK kriz teğet geçmedi, diyor. TİSK işsizlikte dünya beşincisi olduk, diyor. Gençler, değil Başbakan’ın dediği gibi üç çocuk yapmak, ana-baba evinden çıkamıyoruz, diyor. İşçi, memur meydanda. Emekli isyanda. Gençler bunalımda. Özel sektör ‘yersen’ tarifesinde. Görmezden gelinecek bir şey kalmadı. Hesap ortada. Artık sorunu geçiştirmek değil çözmek gerek!