Hükümet, zinanın suç sayılması için ceza kanununda değişiklik yapmaya çalışıyor, bu nedenle, kamuoyu ile çatışıyor.

Hükümet, zinanın suç sayılması için ceza kanununda değişiklik yapmaya çalışıyor, bu nedenle, kamuoyu ile çatışıyor. AKP, evlilik dışı ilişkinin suç sayılması ve cezalandırılmasına çabalarken, diğer taraftan ise batan bankaların eski sahiplerine, bankalarını geri veren protokoller yapıyor, borçlarını azaltıyor, faizlerini indiriyor, batan banka alacaklarını, onda birine satıyor. Bankacılık sisteminde, son 15 yılda yapılan zinaların üstünü örtüyor.

Bankacılıkta yaşanan zinalar sonucu ortaya çıkan fatura, on milyarlarca dolara ulaştı. Milli gelirimizin %35'ni bulan, bir banka maliyeti oluştu. Öncelikle şunu söyleyelim: bankacılık sektöründe yaşanan zinalar, AKP'den önce gerçekleşen zinalardır.AKP'de, Kasım 2002 seçimlerinde, bu yolsuzluk zinalarının üstüne vurgu yaparak, seçmenden oy almış, vatandaş da , geçmiş 15 yılın finansal zinalarına ortak olanları terk etmiştir. Bildiğimiz kadarıyla, AKP kadroları içinde banka batıran, finansal zinalar içinde yer alan yoktur.Buna rağmen hükümet, son 15 yılın banka rezaletlerine, geçmişin devamı olan zihniyetle yaklaşmakta, gittikçe de, bu faturaya ortak olmaktadır.Bir yandan evlilik dışı ilişkiyi suç sayıp cezalandırmaya çalışacaksın, diğer yandan derin bir ahlaki yaraya neden olan, banka zinalarına sünger çekeceksin! Bir tarafta , MIT-Yargıtay- Çakıcı rezaletlerinde sessiz kalıp, hızlı tren projesinde sorumlu olanları koruyacaksın, diğer tarafta da , demokratikleşme yolunda, 8 tane AB uyum paketi çıkaracaksın! Şimdi burada, garabet bir durum ortaya çıkıyor; eğer AB senin kıblense, zina ne demek oluyor? Şayet, zina senin kıblense, o zaman, AB ne anlama geliyor?

AKP KIBLEYİ ŞAŞIRIYOR
AKP,yolsuzluk ve yoksulluk temalarını işleyerek iktidara geldi.İslamcı köklerini değişime uğrattıklarını, Türk siyasetinde çöken merkezi, inşa etmeye aday olduklarını söylüyorlar, kendilerini muhafazakar demokrat olarak tanımlıyorlardı.Deneyimsizdiler, kadroları yeterli ve tecrübeli değildi, entellektüel sermayeleri sınırlıydı.İktidara geldikten sonra ideolojilerini tanımlamaya çalıştılar. İşleri hiçte kolay değildi, devlet iktidarı, AKP iktidarı ile pek çok konuda çatışıyor/du.YÖK, türban, imam hatip okulları gibi konularda, pek çok kez, devlet iktidarıyla göğüs göğüse geldiler. Orman arazisi -2B, hızlı tren kazası gibi konularda yanlış yaptılar, kamuoyunu neredeyse tümüyle karşılarına aldılar.Genellikle, bu çatışmalarda, gri bölgeye kendileri geçtiler, gerilimleri kopma noktasına kadar taşımadılar.AB ve Kıbrıs gibi çok önemli konularda, iç ve dış çevrelerden takdir topladılar.Irak tezkeresinin reddi, AKP'nin hanesine olumlu bir şekilde yazıldı. Ekonomi politikasında , IMF'ye ve piyasalara saygılı olmayı çok kısa sürede öğrendiler, piyasalar AKP'yi, AKP'de piyasaları sevdi! Uluslar arası borçlanma piyasalarında faizler düşüktü, rahat borçlanma imkanını buldular.Ancak, işsizlik ve yoksullukta mesafe alamadılar, yolsuzluklardan hesap soramadılar.Oy aldıkları işsiz ve yoksul kesimlerden, istedikleri 2 yıllık sürede, yakında doluyor. Bu kesimlerin, AKP'den uzaklaşma eğilimleri artıyor.Petrol fiyatlarının ve dış borçlanma faizlerinin artması tedirginliği artırıyor.IMF programları ile de, yoksul kesimlere fazla bir şey yapamıyorsunuz.Tüm bunlar, iktidarın stresini artırıyor.Stres arttıkça yanlışlar başlıyor.Zina gibi, aşılmış bir konu, toplumun önüne yeniden konuyor, bağnazlık galebe çalıyor,demokratlık uçuyor, banka zinalarına göz yumuluyor.AKP, kıbleyi şaşırıyor!