Progressive kelimesi farklı coğrafyalarda farklı anlamlara gelir. Amerika’da progressive daha sol bir anlam taşırken, Avrupa’da...

Progressive kelimesi farklı coğrafyalarda farklı anlamlara gelir. Amerika’da progressive daha sol bir anlam taşırken, Avrupa’da daha liberal kanat tarafından kullanılabilir. Öz itibariyle ise ilerleme ,reform ve değişim “progressive” kelimesini açıklar.
“Progressive Governance” yani ilerici yönetişim konferansı mart ayı sonunda Şili’de toplandı ve 38 sol, liberal, 3. yolcu düşünür küreselleşme sonrası dönem ile ilgili yeni yönetişim dmodellerini sundular. Konferansa ve bütünde projeye katılan düşünürler arasında London School Of Economics’ten David Held, İngiliz 3.yolunun ideoloğu Giddens gibi isimler de var.
Konferans sonucu ortaya çıkan, yeni ilerici yönetişim düşüncesini 3 ana başlıkta toplamak mümkün;
Finansal pazarların yönetişimi,
Daha eşit ve sürdürülebilir bir dünya düzeninin tesis edilmesi,
Yeni ekonomik ve sosyal düzende devletin rolünün yeniden tasarlanması.
Yönetişim kavramı özellikle son ekonomik krizden sonra büyük eleştiriye uğradı. Enron ve World.com skandallarının üzerinden 10 yıl bile geçmeden bankacılık sisteminin çökmesi yönetişim idesinin aslında kapitalist yapıyı ayakta tutmaya yönelik bir mekanizma olduğu eleştirisini aldı. Aslında çöken bankacılık sistemi ya da yönetişimin mekanizmaları değil bütün kapitalist yapı olduğu için ilerici yönetişim ağındaki düşünürler, kurulu düzenin üstüne oturan yönetişim yerine daha yapısal, daha etkileşimli bir model kurguluyorlar.
Bu bağlamda, 2010-2025 sürecini etkileyecek önemli birkaç tartışma alanı var. Örneğin finansal pazarın yönetişimi kapsamında Barry Eichengreen, IMF’in yapılandırılması ile ilgili oldukça radikal bir çerçeve çiziyor. Eichengreen’e göre IMF’in icra kurulu lav edilmeli, ülkelerin IMF’e katkı kotaları ekonomik büyümeye endekslenmeli, yüksek bütçe fazlası veren ülkeler küresel bir vergiye tabi tutulmalı ve G20, IMF gibi kurumların üyeleri arasında koordinasyon sağlanmalı.
Daha eşit ve sürdürülebilir bir ekonomik düzen konusunda Şili’den senatör Ricardo Nunez Munoz’un görüşleri dikkate değer. Munoz, bir yandan gelişmekte olan ülkelerin söz hakkının olacağı yeni bir finansal mimari gerekliliğinden bahsederek Bretton Woods reformuna değinirken, beri yandan kuzey-güney işbirliğine dair yapısal bir çözüm gerekliliğine işaret ediyor. Bu bağlamda ilerici bir yönetişim için uluslararası dayanışmanın altını çiziyor.
Devletin rolünün yeniden tanımlandığı son bölümde ise özellikle Berlin’den Gunnar Folke Schupert’in yeni müdahaleci devlet tezini gayet önemli buluyorum.
Schupert özellikle krizlere müdahalede devletin daha dinamik bir rol üstlenmesini önerirken, hükümetlerin devletin içinde olmadığı devletle birlikte hareket ettiği ve bürokrasiyi yeniden tanımladığı yeni bir model öneriyor.
İlerici yönetişim ağı katkıda bulunan düşünürler ve yapısal önermeleri itibariyle takip edilmesi gereken, yeni dönemde yol gösterici olabilecek yeni bir yapı. Daha detaylı bilgi almak isteyenler için-http://progressive-governance.net/