Kulüpler Birliği açıklamasından, 58. maddede değişiklik taleplerinden...

Kulüpler Birliği açıklamasından, 58. maddede değişiklik taleplerinden, koca kulüplerin koca koca başkanlarının laflarından, kısacası geçen hafta futbolda olup bitenlerden ben şunu anladım: Şike bir düşünce suçudur.

Tıpkı darbe gibidir şike. Şikeci de darbeci gibidir. Eğer darbe yapmayı düşünmüş de yapamamışsa ortada bir darbe de yoktur, darbeci de. Darbe hiç olmamışsa zaten suç yoktur.

Keza şike olmamışsa şikeci yoktur. Şikeci yoksa cezalandırılacak kimse yoktur.

İstediğin kadar telefonla konuşabilir, hafta sonu rakibin olacak takımın başkanına/teknik direktörüne/futbolcusuna “Gel arkadaş seninle bu maçı biz aramızda halledelim. Ben sana nakit, kemiksiz bir 500 bin euro vereyim, sen de son 10 dakikada benden iki gol ye” diyebilirsin. Eğer senin kurye o 500 bini yolda düşürür kaybederse ya da eğer rakip iki yerine bir (hatta belki de üç) gol yerse şike yok demektir.

Keza bir general bir generale “Bre general, gel beraber Türkistan’da bir darbe planlayalım. Sen şu silahları bir kenara gömüver, ben şu aydınları nasıl keseriz diye bir plan yapayım, sen komutanı ikna et, ben arkadaşları” der de, eğer o silahlar gömülemez, o planlar hayata geçirilemez, o arkadaşlar ikna edilemezse sıkıntı yok. Suç yok, suçlu yok. Sen sağ, herkes selamet.

Ben konuşulanlardan bunu anladım. Ben Kulüpler Birliği açıklamasından bunu anladım.

Bunların hepsini bir güzel anladım da, şunu anlamadım: E be güzel abilerim, açıklamanızda hem 58. maddede şikeden küme düşmeyi kaldırmak istiyor, hem de nasıl ve hangi yüzle aynı açıklamaya “Ulu Önder Atatürk’ün spor ile ilgili sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısı söylemindeki ahlak kısmına bir kez daha vurgu yapmayı görev addeder ve...” kısmını ekliyorsunuz? Ahlak bizim oralarda bir semt adıdır. Sordum soruşturdum sizleri o semte uğrarken gören yok!

Şimdi size muhteşem bir önerim var. Uzun uzun giriş yapamayacağım, varsayın ki ben de sizin gibi Atatürk’ün muhtelif sözlerine, ahlaka, etiğe, değere vurgu yaptım ve varsayın ki federasyonun özerkliğinden, karar alma yetisinden carttan curttan bahsettim ve sadede geldim.

İşte bu nedenlerden dolayı  saygıdeğer Türkiye Futbol Federasyonu’na şikenin serbest bırakılması için gereken neyse yapılmasını öneriyorum. Önce partileri gezelim (çağırırsanız biz de geliriz), sonra en son Ak Parti’ye gidelim, yasayı bir kez daha revize edelim. Ardından 58. maddeyi komple değiştirelim. Şike serbest olsun. “Ben şike yapmam abi” diyen küme düşsün.

Ciddiyim. Şaka yapmıyorum. Biz maçları  izlerken bilelim ki maç şikeli. Sadece kimin daha fazla para verdiğini açıklamayın. Biz maçı kimin satın aldığını bilmeyelim. Ve onun heyecanıyla “kesin bizimkiler almıştır”, “olur mu ulan bizimkiler sizden daha çok istiyor bu maçı, bastırmışlardır parayı” diye atışa atışa, güle oynaya, tatlı tatlı maçımızı izleyelim. Hatta, acaba rakipten bir oyuncu mu satın alındı, yoksa komple takıma mı para gitti, ya da teşvik primiyle terse mi yatırdılar işi diye bahis oynayalım kendi aramızda. Hatta, İddaa bütün bunları göz önüne alarak yeniden yapılansın ve bahisler bunlar üzerinden oynansın.

Tekrar ediyorum, ciddiyim. Samimiyetle söylüyorum futbolun itibarı böyle kurtulur. Hiç değilse delikanlı gibi yediğimiz haltı söylemiş oluruz, marka değerine bir katkımız olmuş olur.

Darbe işinde bunu yapmak zor biliyorum. Ama şikede olur. Yeminle olur.

Demedi demeyin.

Ben her türlü desteğe hazırım.