2821 ve 2822 sayılı sendikal yasaların değiştirilmesi yeniden gündemde. 1 Ekim 2009’da yazdığım “Çalışma Bakanlığı Ne Yapmak İstiyor” başlıklı

2821 ve 2822 sayılı sendikal yasaların değiştirilmesi yeniden gündemde. 1 Ekim 2009’da yazdığım “Çalışma Bakanlığı Ne Yapmak İstiyor” başlıklı yazımda konuyu ele almıştım. Aradan geçen zaman içinde konunun ayrıntıları daha fazla ortaya çıkmaya başladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca oluşturulan bilim komisyonu çalışmalarını büyük ölçüde tamamladı. 2821 ve 2822 sayılı yasalarda önemli değişiklikler öngören bu çalışmanın ayrıntılarını önümüzdeki yazılarda ele alacağım. Bugün sendikal yasa değişikliklerinde ilke ve yöntem sorunları üzerinde durmak istiyorum.
Öncelikle böylesine ciddi ve kapsamlı bir çalışma sırasında Bakanlığın tutumu üzerinde durmakta yarar var. Bugüne kadar Bakanlık hep oyalama yöntemini tercih etti ve sendikal yasaların uluslararası çalışma hukuku normlarına uygun hale getirilmesi konusunda açık ve net bir irade ortaya koymadı. Çok sayıda değişiklik girişimi komisyonlara havale edildi. Çeşitli bahanelerle sendikal yasaların demokratikleşmesi ertelendi. Umarız bu kez yeni bir oyalama ile yüz yüze kalmayız.
Böyle düşünmemize yol açan neden Bakanlığın son komisyon çalışmalarını sendikalara aktarırken takındığı tutumdur. Bilindiği gibi Bakanlık tarafından sendikalara iletilen yasa değişiklik taslağında aidatların kaynaktan kesilmesi uygulamasının (check-off) kaldırılması, sendika yöneticilerinin ücret ve sosyal haklarına devletçe tavan getirilmesi ve işkolu barajının yüzde iki olması öngörülmektedir.  Özellikle check-off’un kaldırılması girişimi sendikaların büyük tepkisine yol açtı. Tartışma buraya kilitlendi ve diğer değişiklikler arka planda kaldı. Oysa komisyonca hazırlanan taslakta bu hükümler yokmuş!  Bakanlık pazarlık için komisyon taslağında olmayan bazı hükümleri çalışmaya ekleyerek sendikalara yollamış!
Anlaşılması zor. Yeniden sormak istiyoruz. Bakanlık ne yapmak istiyor? Gerçekten uluslararası standartlara uygun bir çalışmayla sendikal yasaları değiştirmek mi istiyor? Yoksa sendikaların tepkisine yol açacak düzenlemeleri araya sıkıştırıp pazarlık yapmak ve işi yokuşa sürmek mi istiyor? Eğer birincisi ise, neden komisyonca benimsenmemiş önerileri sendikalar sunup tartışmanın eksenini kaydırıyor ve yasanın özünün tartışılmasını engelliyor? Umuyoruz, Bakanlık en kısa sürede “pazarlık hükümlerini” ayıklayarak komisyonca hazırlanan taslağı olduğu sendikalara sunar.
Sendikal yasa değişiklikleri konusunda bazı önemli ilkesel/yönetsel sorunların devam ettiği görülmektedir. Birincisi, Anayasada yer alan sendikal hak engelleri kaldırılmadan yapılacak yasa değişiklikleri istenen sonucu vermeyecektir. Sendikal yasaların köklü biçimde değiştirilmesi konusunda sık sık Anayasa engeli ileri sürülmektedir. Anayasanın 90. maddesi uluslararası sözleşmelere mutlak bir üstünlük tanıdığı için Anayasal engeller dikkate alınmadan da yasa değişikliği yapmak mümkündür ancak bu konuda hukukçular arasında “tutucu” bir eğilimi ağır basıyor. O yüzden Anayasadaki sendikal hak engellerini ayıklamak ve ardından sendikal yasaları değiştirmek daha sağlıklı bir yoldur.
İkinci sorun ise, kamu çalışanları ile işçiler için iki ayrı sendikal yasalar yapmak ve kamu çalışanlarının toplu pazarlık ve grev hakkını tanımamakta ısrar etme tutumunun devam etmesidir. Yapılması gereken bütün çalışanların sendikal haklarını uluslararası hukuk temelinde güvence altına alan ortak bir sendikal yasa yapılmasıdır. Bakanlık bu konuda topu taca atmaktadır.
Son olarak sendikal yasa değişikliklerinde sendikaların tutumuna değinmek gerek. Sendikal konfederasyonlar sendikal yasaların uluslararası çalışma hukukuna uygun bir biçimde değiştirilmesi ve demokratikleştirilmesi konusunda net bir görüşe sahip olmalı ve bu konuda tereddütsüz taraf olmalıdır. Çeşitli örgütsel ve kişisel kaygılarla uluslararası standartları eğip bükmek ve kimi düzenlemeleri reddetmek çifte standart olacaktır. Sendikal yasaların bazı hükümlerinin demokratikleşmesini isteyip bazı hükümlerde 12 Eylül ürünü düzenlemeleri savunmak mümkün değildir. İdare-i maslahatla sendikal yasalarda bugüne değin köklü bir değişiklik yapılamadı, bugünden sonra da yapılamaz. Bu konuda ilkeli ve kararlı bir sendikal duruşa ihtiyaç var. Önümüzdeki haftalarda yasa değişiklik çalışmasının içeriğini ele almaya çalışacağım.