14.09.2005 tarihinde bu sütunda “Sihirli Kelime : Fair Play” başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazı aslında Ümit Karan’a yönelik

 14.09.2005 tarihinde bu sütunda “Sihirli Kelime : Fair Play” başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazı aslında Ümit Karan’a yönelik yazılmıştı. Hatırlayacağınız üzere Sivasspor kaptanı Hakkı sahalarımızda daha önce hiç görmediğimiz türden bir penaltıya neden olmuş ve Ümit Karan’da bu penaltıyı kullanarak golünü atmıştı. Ben de ,” Ümit Karan, Hakkı’ nın gönlünü alıp, topu da göstere göstere dışarı atsa şimdi yer yerinden oynar ve Dünya fair play ödülünü tartışmasız alırdı. Ümit Karan ve GS büyük bir fırsatı kaçırdı” diye yazmıştım.

 Bu hafta da aynı şeyleri Anelka için yazıyorum. Bazı futbolcular vardır, rakip takımda da oynuyor olsa seyretmekten zevk alırsınız. İyi futbolunu takip eder, keşke benim tuttuğum takımda oynuyor olsaydı diye hayıflanırsınız. Benim için Anelka böyle bir futbolcu idi. Ama Konya maçından sonra Anelka hakkındaki tüm düşüncelerim değişti. İyi ki Beşiktaş’ta böyle bir futbolcu yok diye sevindim.

 Neden mi? Anelka gibi bir futbolcu tartıştığımız pozisyondaki hareketinin faul olduğunu bilir. Bu hareket için Patagonya’daki hakemler bile faul çalarlar. Hakem ve yardımcısının bu hareketi nasıl göremediklerini anlayabilmiş değilim. Ama sonuçta pozisyonu gol olarak değerlendirdiler. Anelka, gerçek bir Dünya starı olsaydı hiç tereddütsüz bu golü iptal ettirir ve adını Dünya futbol tarihine altın harflarle yazdırırdı. Bunu yapmadığı için de kınamıyorum.

 ANELKA’YI KINIYORUM
Yine aynı tarihli yazımda, “Bazen de bakıyorsunuz, bir futbolcu topu elle düzeltmiş ve golü atmış. Hakem de görmemiş ve golü vermiş. Maçtan sonra bu futbolcu topu elle düzelttiğini söylüyor. Bizim yorumcularımız da bunu fair play örneği olarak gösteriyorlar. Bu hareketin fair play olması için, o futbolcunun maç esnasında elle aldığını hakeme itiraf etmesi ve golü iptal ettirmesi gerekir. Var mı bizim sahalarımızda bu kalibrede futbolcu?” diye yazmıştım.

 Anelka ise maç sonrasında, “Ne elle oynadım ne de faul yaptım” diyerek kalibresini ortaya koydu. İşte Anelka’yı bunun için kınıyorum. Anelka tecrübesinde bir oyuncu, topu ellememiş bile olsa ceza sahası içinde topa çıkan bir kaleciye yapılan her türlü şarjın faul olduğunu bilmesi gerekir.

 Belli ki ona birileri akıl vermiş, “Burası Patagonya’dan bile daha rahattır. İstediğini yapabilir, istediğini söyleyebilirsin” demiş. Pek muhtemeldir ki bu kişiler Anelka’ya, Başkan Yıldırım’ın geçen sene söylediği, " Futbolun sadece sahada kazanılmadığı gerçeğini öğrendim” sözlerini de tercüme etmişler.

 Anelka oyunun kurallarının Türkiye’de farklı olduğunu çok çabuk kavramış. Aklı selim birilerinin ona, Türkiye’nin Patagonya olmadığını anlatması gerekir. Bence bu görev PFDK’nındır. TV görüntülerine göre değerlendirme yapabilen bu kurul Anelka’nın bu hareketini cezalandırmalı ve geleceğe yönelik örnek teşkil etmelidir. Maç esnasında hakemin görmediği bir kasti tekmeyi ya da tükürme gibi bir fiili TV görüntüleri ile “Centilmenliğe aykırı hareket” suçundan cezalandırıyorlarsa bu hareketi de aynı suçtan cezalandırmaları gerekir. Aksi takdirde hep beraber bu hareketin centilmenliğe aykırı bir hareket olmadığını kabullenmiş oluruz.