Jyllands-Posten gazetesinin yayınladığı Muhammed karikatürleri sonrasında olanlara bakın. Dünyanın dört bir yanında yakılıp yıkılmadık yer kalmadı. Nijerya'da nüfusun yü

Jyllands-Posten gazetesinin yayınladığı Muhammed karikatürleri sonrasında olanlara bakın. Dünyanın dört bir yanında yakılıp yıkılmadık yer kalmadı. Nijerya'da nüfusun yüzde 6o'ı ile yüzde 4o'ı "Müslümanlar" ve "Hıristiyanlar" olarak saf tutup birbirlerini öldürmeye başladılar. Ortadoğu'dan, özellikle artık iç savaş görüntülerinin hâkim olduğu Irak'tan yansıyan görüntüler "medeniyetler çatışması" tezlerini doğrular gibi. Bütün bunlara yol açan bir gazetenin, birkaç gazeteci ve karikatüristin provokasyonu muydu?

Bu soruyu, daha önce, "Provokasyon değil, cehalet" diye yanıtlamıştım. Böylece konunun vehametini azaltmış değilim. Tersine, cehaletin provokasyondan daha vahim olduğunu düşünüyorum.

"El tikrar bi allem il himar" eski bir Arap atasözüdür. Belki "propaganda" sözcüğünden daha eski, ama o Batılı kavramı Arapça iyi deşifre eder. "Tekrarla eşek bile öğrenir" demektir. Ezebere dayalı medrese eğitimi mi bu özdeyişten esinlenmiş, yoksa medreseler daha eski bu "eğitim sistemine" dayanarak mı kurulmuştur, bilemem. Ancak, tekrarın "öğreticiliğini kimse yadsıyamaz.

Askeriye Türbesi'nin bombalanmasından sonra, hemen herkes Irak'ta bir iç savaşın uç verdiğini konuşuyor. İşgalin ilk gününden beri sürekli tekrar eden saldırılar, bombalamalar, pusular, her gün ama her gün dökülen kan, Beyaz Saray'dakilerin esin kaynağı düşünürlere bile öğretti ki işgal sürdürülemez.

"Şu an, neo-con hareketin ömrünü tamamladığının anlaşıldığı bir zaman diliminde, ABD'nin dış politika konseptini yendiden tanımlaması gerekiyor. Her şeyden önce 'terörizmle küresel savaş' olarak adlandırdığımız şeyi askeri terimlerle ve yöntemlerle sürdürmekten vazgeçmemiz ve daha başka siyasi enstrümanlar ve yöntemler geliştirmemiz gerekiyor."* İşte Francis Fukuyama'nın öğrendiği ve şimdi Bushgillere öğretmeye çalıştığı bu.

ABD, "askeri terim ve yöntemler"den vazgeçerse yerine ne koyabilir ki? Şimdi de yapmakta olduğu gibi, medyaya milyonlarca dolar akıtarak, "lütufkâr hegemonyacı" bir güç olduğunu kanıtlayan yardım kampanyaları ve kalkınma programları uygulayarak, yalnızca yandaşı yerel diktatörlere değil Ortadoğulu halklara da dayanarak mı devam edecek yoluna?

Ne yazık ki, herkesin kendi kültürel paradigması içinde düşünüp yaşadığı, söylediği ve eylediği zamanlardan geçiyoruz. "Öteki"ni anlama ve algılama konusunda son derece yetersiz, donanımsızız. Karikatürlerin tetiklediği ve aylardır her gün tekrar eden tepkiler, karikatürleri çizenlere "öteki"ne ilişkin algılamalarının ne kadar doğru olduğunu "öğretiyor". Hollyvvood'un Batılı kafalarda Arap-İslam dünyasına ve Doğu'ya ilişkin oluşturduğu cehaleti perçinliyor.

Onlarca yıldır, Arapları ve onlarla özdeş kıldığı Müslümanları cani, kalpsiz, uygarlıktan nasibini almamış dinci fanatikler ve para manyakları olarak gösteren HoUyvvood, son yıllarda daha çok terörist imajına sarıldı. Hollwood'un Arabi, Batılı sarışınların peşinde koşan, işi gücü silah olan, fondaki petrol kuyuları önünde develer üzerinde gezen, uçak kaçıran, bombalarla kendilerini patlatan insanlar. Hangi "uygar" böyle birileriyle birlikte yaşamak ister ki?

HoUyvvood yapımı 900'den fazla filmden yalnızca bir düzine kadarında olumlu Arap imajına rastlarsınız. Orada Arap-İslam uygarlığının Batı uygarlığına yaptığı katkıların izini göremezsiniz. "Öteki"ni Hollyvvood'un ve Batı medyasının diğer kurumlarının "sürekli tek-rarlarıyla" öğrenenler, cebiri veya sıfır kavramını kimin bulduğunu bilmezler.**

Bir karikatürün nelere yol açabileceği konusundaki öngörüsüzlüklerin kaynağı da bu cehalet. "Öteki"ne ilişkin karşılıklı cehaletimiz, dünyayı her geçen gün daha da yaşanılmaz kılıyor. Sürekli provokasyona geliyoruz, çünkü cehalet provokatördür ve onu alt etmek provokatörleri alt etmekten de zordur.

* The Guardion'da 22.02.2006'da yayımlanan makalenin çevirisi için bkz. 24.02.2006 tarihli Yeni Şafak.

**Jack G. Shaheen, 2001, Reel Bad Arabs-How HoUyvvood Vilifies a People, Brooklyn, New York: Olive Branch Press.