"12 Eylül Faşist Darbesinin" yargılaması devam ediyor!..
Türkiye’nin kirli geçmişinin temizlenmesi adına önemli bir olay!.
Aslında, zalimler, işkenceciler ve darbecilerle hesaplaşma adına çok anlamlı bir dönemden geçiyoruz!..
****
İşçiyi, köylüyü, memuru ezenlere “dur” dedikleri için,
Emperyalizmin ülkeyi sardığı dönemde “bağımsız Türkiye” diye haykırdıkları için,
Emeğin sömürüldüğü günlerde “tek yol devrim” diye bağırdıkları için,
O aydın, heyecanlı ve yurtsever gençlere karşı
Suikast düzenleyenler,
Üstlerine bomba atmaktan çekinmeyenler,
Toplantılarını makineli tüfeklerle tarayanlar,
İşkencede en vahşi yöntemleri uygulayanlar,
Acaba yaptıklarının cezasını alacaklar mı?
****
Hunharca öldürülenlerin,
Köşe başında kurşunlananların,
İşkencede sakat kalanların,
Dağılan ailelerin,
Yitirilen çocukların,
Heba olan hayatların diyeti ödenecek mi?..
****
Beklenildiği gibi hükümetin bazı üyeleri bu konuyu istismar etmek için çaba göstermeye başladı bile!..
Üç gündür, başta Başbakan olmak üzere tüm AKP’li siyasiler söze “darbecilerin yargılanması ile” başlıyor…
Bakanların nutuklarında ses tonları bile değişti…
Muzaffer bir edayla sanki yeni keşfettikleri bir rolü oynuyorlar!
Yüksek Yargı Başkanları bile, açılış törenlerinde kendilerini alamayıp bu iktidarın başlarından eksik olmaması için tanrıya dua ediyor!..
****
Oysa iddianamenin içeriğine bakılırsa;
Ülkeyi kaosa sürükleyen olayların yeterince aktarılmadığını görürüz. Değinilen olayların darbeye ne kadar alt yapı oluşturduğu ve de faillerinin kim olduğunun açıklanmadığını tespit edebiliriz!..
Hatta dahası, ince bir üslupla ülkücülere işkence yapan polislerin POL-Der’li olduğunu anlatan tümcelere rastlarız.
Ancak, sağcıların ne yaptığı,telle nasıl insanları boğduklarına değinilmez!...
DAL’da, Gayrettepe’de, Fatsa’da, Artvin’de, Mersin’de solculara işkence eden POL_Bir’li polislerden hiç bahsedilmez!..
****
Korkarım ki; bugünkü siyaset farkında olmadan yargıyı yanlış yönlendiriyor!..
İddianamenin anlayış ve yazılış şekline bakar ve de 3 gündür süren yargılamanın gidişatını değerlendirirsek, Evren ve Şahinkaya’nın dışında suçlu bulunmayacak gibi görülüyor!..
Kaldı ki dün Evren Ve Şahinkaya’nın “tutuklanması” istemi, mahkeme tarafından ret edildi…
Görülen o ki;
Zaman içinde Faşist darbenin yerleştirdiği “sistem ve anlayışın” yargılanması,ortaya çıkardığı “yasakçı düzenin” insanlarımızın özgürlük ve adalet taleplerini yok ettiği arayışı da unutulacak!..
****
Belki;
Sağcıların talebiyle “sıkıyönetimlerde yapılan zülüm afişe edilecek,” suçluları bulunmaya çalışılacak…
Ama “Kızıldere’nin hesabı sorulmayacak!..
Balgat Katliamı'nın failleri aranmayacak!..****
Geçen üç gün beni düşündürmeye başladı!
Dava gidişatı istenilen duyarlılıkta değil!
Hala küçük bir salonda süren dava, sanki özensiz seyrediyor!.. İzleyenlerin genel kanısına katılırsak ortaya umutsuzluk çıkıyor!
Çünkü anlatılanlardan şöyle bir değerlendirme çıkıyor!
Sonunda ;
İşkenceler” için münferit suç değerlendirmesi yapılacak…
1 Mayıs,16 Mart, Sivas, Maraş, Çorum, Malatya, 7 TİP’li, Fikirtepe gibi kitlesel katliamlar toplumu infial içine sokmak adına darbecilerin gücü ile yapıldığı, ancak katliamcı faillerin kışkırtıldığı kanaati ortaya konulacak..
Ve bazı olaylar ve suçlamalar daha gündeme getirilerek konu kapatılacak!..
****
Yani adaletin değil, siyasetin talepleri öne çıkacak!
Bu düşünceleri “niyet okumak” diye değerlendirmeyin!..
Son 5 yıldır AKP İktidarının “darbe davalarını” nasıl siyasi malzeme yaptığını unutmayın!!..
****
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç bile sonunda isyan etti!
Konuşmasında “siyaset-yargı ilişkisini” gözler önüne serdi!
HSYK 1. D.Başkanı İbrahim Okur da “bu vahim sıkıntıyı teyit” ediyor!
Avrupa Parlamentosu raporları “Türkiye’de adil yargılama” yapılmadığını defalarca dile getiriyor!.
“siyasetin yargıyı ele geçirdiği” algısı ve yargının adaleti oluşturamadığı inancı toplumun vicdanına yerleşti!..
Bu durumda 12 Eylül davasından ne bekleyebiliriz?..
Hele hele, toplumun “gazını” almak için “12 Eylül davası görülüyor,”sembolik ve göstermelik bir icraat” kuşkusu Mahkemenin üzerine bir düşerse, işte o zaman halkın adalete ve siyasete olan güveni tam yok olur!..
****
Daha vahimi ise sonunda;
Devrimcileri yok etmeye çalışan zalimler,dönüp de “12 Eylül’ün asıl suçlusu “solcular ve devrimcilerdi.”derlerse şaşırmayın!..
****
Bir başka garip nokta ise;
32 yıldır sesleri çıkmayanlar, ağızlarına 12 Eylül Darbesi'ni almayanlar, faşist darbeden “ hesap sormak isteyenlere” hiçbir zaman arka çıkmayanlar, o zaman kendi haklarını bile korumaktan aciz olanlar şimdi,” mahkemeye niye müdahil olmuyorsun” diye başkalarına sataşma yüzsüzlüğünü de yapıyorlar!..
Hatta mağduriyetleri “dünya alem” tarafından bilinen siyasetçisi, sanatçısı, akademisyen yada yazarı adeta azarlayan sözlerle itham etmekten kaçınmıyorlar!..
****
Üstelik;
12 Eylül de mağdur olanların gözlerinin içine bakarak “kendilerinin onlardan daha feci bir muameleyle karşılaştığını” dile getiriyorlar!
Evet o dönem herkes mağdur oldu..
12 Eylül sonrası milyonlarca insan fişlendi, tutuklandı, işkence gördü…
Ve öldü…
Vahşeti yaşayanlar ve yanı başlarında arkadaşlarının ölümünü görenler,bugünlere kadar onları andılar..
Mezalimi dile getirdiler!..
Hala onlar için mücadele ediyorlar…
Ama ben Başbakanın bugüne kadar böyle bir felaketi yaşayan arkadaşlarından bahsettiğini anımsamıyorum.
Kürsüde hamaset için dile getirdiği kişiler hep başka siyaset ve gruplardan insanlarıydı!..
****
Şimdi; İktidar partisi 12 Eylül döneminin de kendilerine karşı yapıldığı izlemini vermeye çalışması zorlamadan öte komiktir!..
O günleri yaşayan 78’li biri olarak şahidim!.
Bugün misyonlarını taşıdıkları için iftihar ettiklerini söyledikleri “akıncıların” o günlerde, “olay anında kaçan”,”düşük görüntü veren” sinsice davranan, polisle işbirliği yaparak solcuları ihbar eden bir grup olduklarını çok iyi bilirim.
Darbe sonrası,askerlerin onları nasıl korunduklarını hatıratlarında okudum!..
Hatırlarsanız, Başbakanın “Selimiye Kışlası'ndaki anısı” medyada yer almıştı...
Neyse ki yapılanları tarih yazıyor…
Okumasını bilenlere sunuluyor!..