Eşcinsellik dünyada yaklaşık kırk yıldır hastalık olarak görülmüyor. Yani, psikiyatrik hastalık tanı listelerinden çıkartılalı çok olmuş.

Eşcinsellik dünyada yaklaşık kırk yıldır hastalık olarak görülmüyor. Yani, psikiyatrik hastalık tanı listelerinden çıkartılalı çok olmuş. Hekimlere göre eşcinsellik heteroseksüellik gibi sağlıklı bir durum. Kısacası, ortada tedavi edilmesi gereken bir hasta yok. Mesele kırk yıl önce kapanmış. Bilim böyle diyor.
Ancak öyle anlaşılıyor ki, bilimin ne dediği Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ı pek ilgilendirmiyor. O, yüreğinden taşan muhafazakâr ve otoriter eğilimleriyle cinselliği irrite edici, eşcinselleri de tedavi edilmesi gereken hastalar olarak görüyor. Hepimizi kırk yıl öncesine ışınlamakla kalmayıp, toplumun bir kesimini tedavi edilmesi gereken hastalar olarak tanımlayarak açıkça insan hakkı ihlalinde bulunuyor. Ayrımcılık ve cinsiyetçilik yaklaşık iki haftadır onunla anılıyor. Son iki yılda 45 lezbiyen, gey ve transseksüelin öldürülmesinin, hem de defalarca bıçaklanarak, nasıl bir nefretin, öfkenin sonucu olduğundan ve açıklamalarının bu sayının artmasına nasıl bir katkı yapacağından ise şüphesiz bihaber.
Eşcinsel örgütlerinden Kavaf’a istifa çağrıları yükselirken tartışma ülke sınırını aştı. Helsinki Komisyonu Başkanı Ben L.Cardin ve Komisyon Başkan Yardımcısı Alcee L. Hastings ‘bu tip bir nefret söylemi ve cehaleti kabul edilemez’ buldu. Lambdaistanbul LGBTT Derneği, kendilerine hakaret ettiği, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ederek Türkiye’de yaşayan bütün lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transseksüelleri hedef haline getirdiğini savunarak Bakan Kavaf hakkında suç duyurusunda bulundu.
•••
Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan Kavaf kırk yıl öncesinin kapanmış konularıyla meşgulken, 24 yaşındaki anaokulu öğretmeni Saadet Ulus, aşkına karşılık vermediği gerekçesiyle 41 yaşındaki Yalçın Algan tarafından satırla öldürüldü. Günler geçtikçe hikâyenin insanı isyan ettiren ayrıntıları da ortaya çıktı. Üniversiteden iki yıl önce mezun olan Saadet, kendisini İstanbul’da taciz etmeye başlayan Algan hakkında defalarca savcılığa suç duyurusunda bulunmuş. Ardahan’a tayini çıkan Saadet’i takip eden Algan orada da yaşadığı ev ve çalıştığı okulu bulmuş. İzlendiğini fark eden Saadet, tekrar şikâyetçi olmuş. Saadet’in suç duyurularının yanında 6 yıldır da cinayete teşebbüsten aranan Algan şehirdeki bir otelde bir ay boyunca yakalanmadan kalarak Saadet’i izlemiş. Sonunda, devlete ‘beni koruyun’ diye defalarca başvuran Saadet öldürüldü!
İhmaller zincirine dolanmış bu hikâyenin aile için acısı, devlet için ayıbı yetmezmiş gibi bir de ödül fiyaskosu yaşandı. Saadet’i sağken koruyamayan polisler, katili 45 dakika sonra yakaladı diye Ardahan Valisi tarafından birer altın ve takdirnameyle ödüllendirildi! Görevi katili yakalamaktan önce suçu engellemek olan polise verilen bu ödülü hadi bir kenara bırakalım, çünkü sonrası daha vahim! Dün ortaya çıkan ve Ardahan Göle’de taksicilik yapan bir tanığa göre katil zaten teslim olmak üzere emniyete gidiyormuş. Kendisine emniyetin yerini soran katilin şüpheli davranışları taksiciyi kuşkulandırınca polislere ihbar etmiş. Kısacası devlet, yardım isteyen Saadet’i koruyamadığı gibi ödüllü bir yakalama öyküsünün de kahramanı değil.
•••
Gazetelerin sayfaları her gün tacize, tecavüze uğrayan; işkenceden, eziyetten, insanlıktan çıkmış; töre, namus adı altında öldürülen kadın fotoğraflarıyla dolu. Kadının ‘hayır’ı neredeyse ölüme denk. Memleket, ‘benim olacaksın’ diyerek üzerine cephane yükleyen kadın katili erkeklerle dolu. Kadınlar sindirilmiş, çaresizleştirilmiş. El veren, ses duyan yok. Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan kendini ahlâk masasına atamış, koltuk boş! Haydi Sayın Bakan, çıkıp gelin kırk yıl öncesinden günümüze. Biliyorum, istifa etmek ‘geleneğinizde’ yok... O halde, gelin nefret suçu işlediğinizi kabul edip eşcinsellerden özür dileyin. Bakan olarak tüm yurttaşlarınızdan sorumlu olduğunuzu hatırlayın. Kadınları duyun, koltuğunuza geri dönün Sayın Bakan. Memleket sizden hizmet bekliyor.