Amerika, Keynesgil kapitalist modelden Friedmancı vahşi kapitalist modele geçiş sürecinde, iki kobay ülke kullanmıştı. Önce Şili, sonra Türkiye.

Amerika, Keynesgil kapitalist modelden Friedmancı vahşi kapitalist modele geçiş sürecinde, iki kobay ülke kullanmıştı.
Önce Şili, sonra Türkiye.
Bu iki kobay seçilen ülkede açık faşizmin yıldırıcı diktatörlüğü altında daha sonra diğer dünya ülkelerinde de uygulanacak olan yeni program denenmişti.
Açık faşişt dönemin acıları bu iki ülkede hâlâ etkilerini yitirmiş değil.
Şimdilerde Amerika diğer başka alanlarda yeni kobay ülkeler arayışı içinde.
Domuz gribi tartışmalarında başlayan kafa karışıklığı, Sağlık Bakanlığı’nın esrarengiz, ürkütücü açıklamaları insanların zihninde ister istemez artarak devam ediyor.
Sağlık Bakanlığı’nca alınacak önlemler arasında “sokağa çıkma yasağının” dahi düşünülüyor ve bunun telaffuz ediliyor olması “kapitalist salgınlar” hakkında halkı daha bir paniğe sürüklüyor.
Bununla ilgili de radyasyonlu çayı afiyetle içen ve basına “radyasyonlu çay daha lezzetli imiş” diyen dönemin Başbakanı Özal ve Sanayi Bakanı Cahit Aral’ı süratle anımsıyoruz.
Sağlık Bakanlığı’nın ürkütücü ve ülkede panik yaratıcı açıklamalarının, ülkeye 25 milyon adet domuz gribi aşısı ithal ettiği haberinin gazetelere aynı zamanlarda düşmesi de ayrı bir merak konusu.
Bu konuda “Bolu Gündem” gazetesi olarak görüşlerine başvurduğumuz Bolu-Düzce Tabipler Odası Başkanı Uzman Doktor Sedef Akdoğan’ın gazetedeki açıklaması bakın şöyle:
“Domuz gribi ve aşısı hakkında Bolu-Düzce Tabipler Odası Başkanı Dr. Sedef Akdoğan çarpıcı açıklamalarda bulundu. Akdoğan yaptığı açıklamada, ‘Dünyada her yıl bildiğimiz gripten yaklaşık 7 bin 5 yüz kişi ölüyor. Bu kişiler 65 yaş üstü, kronik hastalığı olanlar ya da bağışıklık sistemi zayıf olan insanlar. Domuz gribinden ise 5 bine yakın kişi öldü. Aslında birbirinden çok da farklı grip türleri değil. Domuz gribi için kullanılacak olan aşı adjuvan denilen canlı virüs ihtiva ediyor. Kızamık aşısı gibi vücudun virüse karşı bağışıklık kazanması için bu şekilde uygulanacak’ dedi.

‘NE KENDİM NE DE AİLEM
DOMUZ GRİBİ AŞISI OLACAK’
Akdoğan, açıklamalarına şöyle devam etti: ‘Aşının yan etkileri henüz tam olarak bilinmese de Guillain Barre Sendromu dediğimiz, yani virüsün sinir köklerine yerleşmesi sonucu ortaya çıkması muhtemel olan çocuk felcine benzer bir risk taşıması. Bunun dışında insanların kafasında bu aşıyı olup olmamakla ilgili soru işaretleri var. Aşı olanlarda bir süre sonra virüs form değiştirip mutasyona uğrayabilir. Bunun anlamı ise, olmayanlar için bu daha büyük bir risktir. Fakat olduğunuz zaman da ciddi yan etkilerine maruz kalabilirsiniz. Sağlık Bakanlığı’nın, etkileri tam olarak bilinmeyen bir aşıdan bu kadar yüksek miktarda satın alması son derece düşündürücü. Aşının yapılıp yapılmaması konusunda bu karar kişiye bırakılmalı. Kişiye, aşının yan etkileri anlatılmalı. Ne kendim ne de ailem domuz gribi aşısı olacak. Bu konudaki şüphelerin bir an önce giderilmesi gerek.’ ”
Biliyorsunuz, radyasyonlu çayın etkilerini yıllar sonra Doğu Karadeniz Bölgesi’nde artan kanser hastalıklarında görüyoruz.
Domuz gribi ve aşısı hakkında bilim çevrelerinin ve tabip odalarının bir an önce halkımızı aydınlatmaları dileğiyle...