Yıllardır hep vurgulayıp  dururuz,  beden eğitimi ve spor farklı şeylerdir , diye. Fakat günümüzde  bu iki kavramdan biri dumura uğrayarak

Yıllardır hep vurgulayıp  dururuz,  beden eğitimi ve spor farklı şeylerdir , diye. Fakat günümüzde  bu iki kavramdan biri dumura uğrayarak neredeyse literatürden çıktı. Sadece, ders öğretim programlarında anılır oldu.  Kısacası; “beden eğitimi” terimi yerini “spor”a terk etti. Ve, herkes “sporcu” oldu çıktı.
Bu konuda defalarca yazdık, hele konunun hassasiyeti nedeniyle bazı açıklamalar yaparak yazdık. Sporda yarışma vardır. Beden eğitimi ise sağlıklı bir yaşam sürmek için yapılır. Birey; fiziksel, ruhsal ve sosyal gelişimini üst düzeye çıkararak kaliteli bir ömür geçirebilmek için bedensel etkinlikler yapar. Bu programlı bir etkinlik olmalıdır. Fakat, hiçbir zaman yarışma anlamı taşımamalıdır.
Sporda ise; işin ucunda,  kazanılan bedensel yeterliliğin  sergilenmesi ve gösterilmesi gereksinimi vardır. Bu da yarışma alanlarında olur.
Bugün dünyada pek çok spor dalının milyonlarca izleyicisi bulunmaktadır. Burada en büyük pay futbolundur. Basketbol, voleybol, atletizm, tenis ve diğer sporlarda izlenirlilik açısından önemli  paylara sahiptir. Tabii ki bu fazla seyircilik kavramı genellikle gelişmiş ülkeler için geçerlidir. Ülkemizde ise; futboldan başka izlenen spor dalı hemen hemen yok gibidir. Örneğin, basketbolda bir miktar insan salonlardan veya televizyondan maçları takip etmektedirler ama, bu  sayısı göz ardı edilebilecek düzeyde kalmaktadır. Hele yetmiş milyonluk bir ülke için düşünüldüğünde sonuç daha da korkunç boyutlarda ortaya çıkmaktadır.
Beden eğitimini ya da günümüz deyişiyle sağlık için sporu veya yarışma sporu kavramlarını bir kenara bırakarak, konunun seyir yönüne gelelim: Çünkü, Türkiye'de spor pek yapılmamakta, genellikle izlenmektedir. En fazla seyirciye de futbol maçlarında rastlanmaktadır. Rastlanmaktadır rastlanmasına da bu işten alınan haz ne ölçüdedir?
1959 yılından beri kurulu olan profesyonel futbol birinci ligi kulüpleri izleyicilerine tatmin edici bir ürün sunmamıştır, sunamamaktadır da.  Ara sıra kısa süreli güzelliklerin yakalandığı zamanlar olmuşsa da bu ülke insanı maçların seyri için ödediği bedelin karşılığını hiçbir zaman alamamıştır.
2000'li yıllarda futbol ve seyirciliği çok hızlı gelişirken, benim ülkemde üst düzeyde bir geri gidiş gözlenmektedir. Kendi ham maddemizden yetenekli, üstün performanslı futbolcular yetiştiremezken,  üstüne üstlük ithal ettiğimiz ham maddenin de bir çoğu defolu çıkmaktadır. Böylece kötü malzemeyle kötü helva yapılmakta ve bu helva çok pahalıya satılmaktadır.
Kısacası, insanımız çirkin bir görsel  gösteriye mahkûm edilmektedir.
Hadi, bu ülkede çok çok büyük bir kesimin, kendileri için sportif etkinlik yapma lüksü yok. Bunu anladık.
Ancak, bu insanların görsel zevklerini de ellerinden almayın, bari....