Türkiye Basketbol Ligi'nde 2005 - 2006 sezonun şampiyonu Ülkerspor oldu. Geçen haftaki yazımda finalde yine aynı senaryonun tekrarlandığı ve klasik bir Efes-Ülker finali ile karşı karşıya olduğumuzu belirtmiştim. Final aynı oldu ama bu sefer kahr

Türkiye Basketbol Ligi'nde 2005 - 2006 sezonun şampiyonu Ülkerspor oldu. Geçen haftaki yazımda finalde yine aynı senaryonun tekrarlandığı ve klasik bir Efes-Ülker finali ile karşı karşıya olduğumuzu belirtmiştim. Final aynı oldu ama bu sefer kahramanlar değişti. Ülker son 4 yıldır şampiyon olan Efes'in hükümdarlığına son verdi. Şampiyonluk filmini Murat Özyer yönetti. Başrollerde ise İbrahim Kutluay, Mirsad Türkcan, Cüneyt Erden, Ömer Onan, Ira Clark, Jeff Trapegnier, Oğuz Savaş ve Rober Gulyaş oynadı. Şampiyonluğa inanmış ve susamış bu oyuncular Efes Pilsen'i adeta darmadağın ederek, 3 kez arka arkaya yenerek filmi çok güzel bir sonla noktaladılar. Ben uzun yıllardır Efes Pilsen'i hiçbir rakibi karşısında bu kadar mahkûm olarak oynarken görmedim. Rakibi karşısında bu kadar aciz, bu kadar savunmasız halde oynarken Efes'i görmek herkesi çok şaşırttı.

Final başlamadan önce otoritelerin görüşü bunun uzun bir seri olacağı Efes'in 1-0 geride başlamasına rağmen Ülker'i zorlayacağı hatta geçebileceği yönünde idi. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Ülker özellikle müthiş kazanma arzusu ile daha maçlar başlamadan rakibine kazanacağı sinyallerini gönderdi. Ülker'de kaptan İbrahim Kutluay ve Mirsad Türkcan'ın müthiş mücadelesi ve tecrübesi takımı sürükledi. Türkiye'nin en iyi oyun kurucularından Cüneyt Erden'in özellikle final serisinde artan performansı ve takımı süper yönetmesi şampiyonluğu getiren önemli faktörlerden biri oldu. Murat Öz-yer'i özelikle Cüneyt'i, Ergin Ataman'dan daha fazla kullanmayı akıl ettiği için kutlamak gerekiyor. Daha önce Stafanov'un daha fazla tercih edilmesi pek doğru bir yaklaşım değildi.

Ömer Onan ve Jeff Trapernier'in müthiş oyunları rakibin kısalarına karşı üstünlük sağlamalarına sebep oldu. Ülker'de uzunlar ise görevlerini fazlasıyla yaptı. Her zaman uzun oyuncuları ile övünen Efes'e içeride büyük bir darbe vurdular. Haislip'in gitmesi ile takıma alınan Ira Clark son maçlarda süper oyunlar ortaya koydu. Yaptığı smaçlar ve aldığı ribauntlarla Efes'i zor durumda bıraktı. Genç Oğuz Savaş ise kendinden beklenenden fazlasını yaptı ve bu genç yaşında pota altını domine etmeyi ve hatta birçok kez Prkacin karşısında üstünlük kurmayı başardı. Milli takım için ileride çok iyi bir uzun kazandığımızı sevinerek gördük. Macar devi Gulyaş ise bu takıma geldiği ilk günden beri pota altında büyük bir güç oldu. Final serisinde de sakatlandığı ana kadar mükemmel bir mücadele ortaya koydu. Takıma sonradan dahil olmasına rağmen takımın en iyi transferi oldu.

Yardımcı antrenörlükten Ergin Ataman'ın istifası ile baş antrenörlüğe getirilen Murat Özyer bu şampiyonlukla hem rüştünü ispat etmiş oldu hem de yönetimin aldığı kararın ne kadar doğru olduğunu kanıtladı. Dışarıdan yeni birini getir-mektense içeriden biri ile devam etmek doğru olmasına rağmen riskli bir karardı. Artık basketbolümüz yeni bir coach daha kazanmış oldu. Murat Özyer göreve geldiği ilk andan itibaren çok iyi tanıdığı oyuncularını en iyi şekilde değerlendirdi ve bu başarının mimarı oldu.

En büyük alkış ise Ülker yönetimine. Sezon başında kadroyu baştan aşağıya değiştirdiler. Üstelik başka takımlara sponsor olarak onların da güçlenmesini sağladılar. Bu konuda bazen eleştiri bile aldılar. Ama sonunda yine iyiler kazandı. Ve onlar şampiyon olarak ödüllerin en büyüğünü almış oldular.