Suriye’nin içinde bulunduğu durum ve ABD baskısının

 Suriye’nin içinde bulunduğu durum ve ABD baskısının önümüzdeki dönemde nelere mal olabileceği konusunda dün başladığımız analizlere bugün devam edelim.

 Beşar Esad sadece iç muhalefetle değil hem ABD-İsrail, hem de eski kuşak yöneticiler yani statükocu Baasçılar’la uğraşmak zorundadır. Baas Partisi gücünü korumakla birlikte Beşar Esad babası döneminden kalma bazı politikacıları görevinden almıştır. Ancak güçlerini yitiren eski Baasçıların çeşitli provokasyonlara girişebileceğini de unutmamak gerekir. Ancak, ABD Suriye’yi bu şekilde zorlamaya devam etmesi hiç beklemediği ve tahmin edemeyeceği sonuçlarla karşılaşabilir, hatta ılımlı Esad rejimini bile arayacak duruma gelebilir. Çünkü Suriye’de güçlenecek ve belki de güçlenmiş olan radikal İslamcıların ülkeye hakim olması Irak’la birlikte bölgeyi içinden çıkılmaz bir hale sokabilir. Ülkedeki Kürtlerin durumunu tartışmaya bile gerek yoktur.

 Meydana gelebilecek herhangi bir patlama sırasında Kürtler kendi yollarına gidecek ve kendi paylarını almaya çalışacaktır. Yumuşak ve ABD tehdidinden uzakta bir geçişe ihtiyaç vardır. Çünkü ABD’nin baskısı ülkedeki reformist güçlerin muhafazakarlara kaymasına, güvenlik endişesiyle muhafazakârların ülkede güçlenmesine neden olabilecektir. Üstelik Irak’ın işgali, Filistin sorunu devam ettiği sürece Suriye halkını ikna etmek kolay olmayacaktır. Şam Baharı’nın yavaş ilerlediği yolunda eleştirilere şu yanıt verilmiştir: "Suriye rejimi yanı başında Şaron dururken içeride reform baskısını nasıl kaldırabilirdi?"

 REFORMLARA DESTEK
 Suriye devam eden reform süreci küçük adamlarla ilerlese de önemli bir gelişmedir. Bunu zorlamak ve suni bir şekilde hızlandırmaya çalışmak, dışarıdan baskı yapmak, altyapısı olmayan bir ülkeyi tamamen karmaşaya sürükleyebilir. Çünkü salt oy sandığı ile demokrasinin gelmeyeceği Ortadoğu’daki diğer ülkelerde görülmüştür.

 Öte yandan Suriye her ne kadar eski gücünü yitirse de Arap dünyasındaki, özellikle Arap milliyetçiliği açısından liderliğini sürdürmektedir. Baas milliyetçiliğinin her ne kadar anakronik olsa da dış baskılar karşısında tutkal rolü görmesi mümkündür. Suriye’nin parçalanması ya da kaosa düşmesi bölgede Irak’tan çok daha kötü durumu ortaya çıkarabilir. Bu durumdan en çok etkilenecek olanların başında da Türkiye gelir.

 Bu yüzden, Suriye’nin demokratikleşmesi isteniyorsa, baskı ve "sopa" politikaları yerine uluslararası sisteme bağlayacak, ekonomik olarak rahatlatacak, reformcu kanadı güçlendirecek politikalar izlenmesi gerekmektedir.

 Herkes, doğal olarak Avrupa Birliği sürecinden söz ederken biz de önümüzdeki haftalarda İran, Lübnan, Mısır’da neler olduğunu paylaşmaya, Ortadoğu’daki durumu tartışmaya devam edeceğiz. Çünkü Ortadoğu puzzle’ı giderek çözülmez hale geliyor. Bu puzzel ise, yaşadığımız coğrafya, Türkiye ve Ortadoğu halkları için AB süreci ve AB ilişkileri kadar önemlidir.