Gazetedeki elektronik posta adresime, okuyuculardan değişik konularda aydınlatıcı bilgiler geliyor.

Gazetedeki elektronik posta adresime, okuyuculardan değişik konularda aydınlatıcı bilgiler geliyor. İlgi ve desteklerinden ötürü köşem kanalıyla teşekkür etmek istiyorum. Mesajları okudukça kamuoyundan gizlenmiş bilgilerin ne kadar fazla olduğunu görüp bazen karamsarlığa kapılmıyor değilim.  Ancak, bana bu bilgileri iletenlerin de  konunun izleyicisi olduğunu düşünerek biraz rahatlıyorum. Gazetelerde yer aldığı kadarıyla  (o medya grubunun çıkarına dokunmuyorsa) kamuoyu da bazı olaylardan haberdar olabiliyor. Aslında toplumu ilgilendiren temel konuların denetleyicisinin devlet olması gerekirken… Danimarka, Kellogs firmasının ürünlerini içindeki katkı maddelerinin sağlık için zararlı olduğu gerekçesiyle ülkesine sokmama kararı aldı. Bizim süpermarketlerde Kellogs ürünleri satılmaya devam ediyor. Tarım Bakanlığı bu konuda bir girişimde bulundu mu, ne yapacak merak ediyorum. Bu arada dışarıdan gelen yabancı kaynaklı ürünlerin yanı sıra ülkemizde üretilen gıdaların denetimi ne kadar yapılıyor?

- Kullanım süresi dolmuş gıdaların, büyük marketlerden firması tarafından toplandıktan sonra, 2. , 3. sınıf diye adlandırdıkları marketlerde nasıl pazarlandığını,
- Genleri bozulmuş gıdaların hangileri olduğunu,
- Tavuk üreticilerinin tavukların hızlı gelişimini sağlamak için verdikleri antibiyotiklerin insan sağlığına nasıl zarar verdiğini,
denetleniyor mu ve halk  uyarılıp, firmaları halka açıklayarak cezalandırılıyor mu? Tabii ki hayır..
Tarım Bakanlığı’nın görevleri arasında yer alan bu görev neden ciddiye alınmıyor? Tahsisat yeterli değil, demek asla affedilecek bir gerekçe olamaz.

ÇEŞME VE ORKİNOS'LAR
Kısa süreli de olsa denizden yararlanmanın fırsatını bulmuş bir vatandaş olarak, çevreyi incelemeyi de ihmal etmedim. Karareis’den Çeşme’ye giderken koylarda Çipura üretimi yapan iki balık çiftliği gördüm. Bilmediğim bir konuyu yakından izleme fırsatı bulmuştum. Çiftlik işleticileri ile sohbet ederken yıllık üretimlerinin 300 ton olduğunu ve artırmak için Tarım Bakanlığı’na başvurdukları halde izin alamadıklarını, nedeninin ise aynı sahilde kurulmuş olan Orkinos Çiftliği olduğunu söylediler. Orkinos üretimi, çevre kirliliğini en hızlı yaratan ve işleme sırasında  balık kanı denize döküldüğü için canavar balıkların o bölge gelmesine neden olurmuş. Üretim artışı iznine engelin bu olabileceğini söylediler.
Konuyu biraz araştırdığımda birçok gazete haberi ile karşılaştım. Tartışmalar uzun süredir devam ediyormuş. Yargı tarafından çevre kirliği nedeniyle davalar da açılmış.Tarım Bakanına yakınlığı söylenen ve Orkinos Üreticileri Derneği Başkanı olan emekli albay Nedim Ambar, üç yıl önce Çeşme’nin Ilıca beldesi sahilinde kurdukları çiftlikte orkinos üretimi yapıyormuş. 2.5 milyon dolara kurulan şirket, 11 kafeste besledikleri orkinosları, kilosu 10 dolara Japonya’ya satıyormuş. Japonlar “suşi'' için bu balığı kullanıyorlarmış.  Bu günlerde sit alanı nedeniyle karada soğuk hava deposu yapma konusunda sıkıntı yaşayan Sayın Ambar, denizde zor şartlarda çalıştıklarını, yatırım için engellerle karşılaştıklarını vurguluyor. Yatırım yapmak isteyen kimseye karşı değiliz. Ancak, orkinos üretiminin Çeşme gibi önemli bir turistik ilçemizin yarın çevre kirliliği yaşayıp, bir de köpek balıklarının istilasına uğramasını hiç istemeyiz.  20 milyon dolar orkinos ihracatından kazanılacak gelir, Çeşme ve sahilleri için ne kadar tercih edilebilir? Başka sahiller bulunamaz mı? Çevre dostu kuruluşlara duyurulur.