Beykozlu Umut 1977'de Feray ve Ahmet Destegül'ün kızı olarak dünya geldiğinde, çevresindeki herkesin ortak yargısı söyledi: -Bu kız afet bir güzel olacak! Umut büyüyüp güzelliği arttıkça, "önceden bilmiş" yerel yargı...

Beykozlu Umut 1977'de Feray ve Ahmet Destegül'ün kızı olarak dünya geldiğinde, çevresindeki herkesin ortak yargısı söyledi:

-Bu kız afet bir güzel olacak!

Umut büyüyüp güzelliği arttıkça, "önceden bilmiş" yerel yargı kendisiyle gurur duymaya başlamıştı:

-Biz daha doğduğu zaman söylemiştik!

Ancak Umut Destegül, güzellikle afet arasında ters ilişki kurarak kendisine özel bir kulvar açtı, "afet uzmanı" oldu!

İstanbul Üniversitesi Jeofizik bölümünü bitirdikten sonra İstanbul Teknik Üniversitesinde yüksek lisans eğitimi aldı.

Annesi-babası hayata atılacak her gencin ebeveyni gibi "kızımız üniversiteyi bitirdi, şimdi ne yapacak?" diye kara kara düşünürken Umut, Hollanda Kraliyet Bur-su'nu kazanarak Hollanda Doğal Afetler Enstitüsü'ne girmeyi başardı.

O yıl dünyanın değişik ülkelerinden 500 öğrenci Hollanda'ya davet edilmişti. Bir buçuk yıl sonunda hepsi değişik derecelerle mezun oldular. Doğal Afetler Enstitüsü'nü ilk üç derece ile bitirenler ABD'ye gitmeye hak kazanıyordu.

Umut, 500 öğrenci arasında 4. en iyi dereceyi yapmıştı. Enstitü yönetimi Amerika'ya mektup yazarak uyarmayı görev biliyordu:

-Siz her ne kadar bizim enstitünün ilk 3'ünü davet ediyorsanız da, bu yılki 4'ün-cümüz olağanüstü bir öğrencidir, eğer onu da davet ederseniz bilim dünyası kazançlı çıkar!

Böylesi bir "özel rica" Doğal Afetler Ens-titüsü'nde sadece Umut için yapılıyor. Daha doğrusu onun Jeofizik dalındaki performansı için...

Umut Amerika'ya gidiyor. Kaliforniya'da staj yapacağı şirket ESRİ, doğal afetler alanında bir numara olarak kabul ediliyor. Kıyaslama yapmak için, Microsoft bilgisayar dünyası için ne ise, ESRİ de doğal afetler dalında o, diyorlar...

Şirket, doğal afetler açısından hayli şanslı olan Kaliforniya'da Vali Arnold Schwarzenegger'in hazır bulunduğu bir toplantıda olası afetler ve korunma planları üzerine bir sunum yapıyor. Şirket, tebliği sunma görevini ise stajyer öğrenci Umut Destegül'e veriyor. Tabii Umut sunduğu bilimsel tebliğin metnini de kendisi yazıyor.

ESRI'nin yönetim kurulu başkanı da toplantıda yer alıyor. Kendi şirketi hakkında valiye sunum yapan kızın, stajyer öğrenci olduğunu anlayınca yardımcılarına dönerek, "hemen sözleşme yapın, şirkette kalsın" diyor.

Ancak bu sefer de önüne vize problemi çıkıyor. Çünkü Umut ABD'ye öğrenci vizesiyle gitmiştir. Şirket "sen dur biz bir şeyler yapabiliriz" diyerek girişimlerde bulunuyor.

Umut, bu ara dönemde Türkiye'ye geliyor. Annesi, babası güzel kızlarına hasret kalmanın özlemiyle kendi çaplarında girişimlerde bulunuyorlar:

-Kızım bak bizim ülkemiz de deprem bölgesi, kendi ülkende çalışsan olmaz mı?

Umut "peki" diyor. Dostlar aracılığıyla İstanbul Valiliği'nde bir randevu kopartılıyor. Bir vali yardımcısı Umut'u dinliyor:

-Efendim ben İstanbul Üniversitesi'ni bitirdikten sonra İTÜ'de master yaptım. Hollanda Afetler Enstitüsü'nde Kraliyet Bursu ile 1.5 yıl eğitim gördüm. 500 öğrenci içinde 4. oldum. ABD'ye davet edildim. Vezüv ve Etna volkanlarının krater ağzında bir ay çalıştım. Deprem, sel, kasırga ve volkanların sebep olduğu doğal afetler alanında, ön hazırlık ve olay anında neler yapılacağı konusunda uzmanım. Türkiye'de çalışmak istiyorum.

-Sana 700 YTL veririz!

-Ama efendim bu çok az değil mi?

-Sen de Laila'ya Reina'ya gitmeyiver, o zaman bu para yeter de artar bile!..

Umut, ABD'de stajyer öğrenciyken kendisine verilen ev, otomobil, bahçıvan artı 2600 dolar maaşı söylemiyor. Sadece "cehaletin taçlandırıldığı ülke" yöneticisine tokat gibi cevap veriyor:

-Ben bu kariyerimi Laila'da, Reina'da yapmadım!

Umut Destegül şimdi Yeni Zelanda'da... ABD'lilerin vize sorununu halletmek için uğraş verdiği sırada Yeni Zelanda'dan hayli parlak bir teklif alıyor. Türkiye'de "iş bulamayan eleman" iken yurtdışında kulüplerin transfer etmek için yarıştıkları yıldız sporcu muamelesi görüyor.

Türkiye'de umut ve umutsuzluk at başı birlikte gidiyor. Bilim insanı değeri bilir ülkelere savrulmuş Umut'larımız kendi başarı kozalarını örüyorlar... Önemli (!) yöneticilere rağmen!

Umudumuz, Umut'larda...