Ne zamandır yü

Ne zamandır yüreğim ağzımda. İktidar ve muhalefet partileri arasındaki gerilim; laiklik, TMY ve daha nice konu üzerinde yaşanan tartışmalar yüzünden ipler ha koptu ha kopacak diye korkuyorum. Tabii, tecrübeyle sabit, ne zaman gerilim çatışmaya dönüşse ilk dayak yiyen biz oluyoruz.

Allah'tan grup toplantısında Deniz Baykal bir adım attı, iktidar ve muhalefet bu konuda anlaştı, uzlaştı, hava biraz yumuşadı da yüreğime su serpildi. Şu üç günlük dünyada sorunları yumuşak yumuşak çözmekten iyisi yok!

"Büyük önderin Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak için ayak bastığı ilin takımı olan Samsunspor'un, Gençlik ve Spor Bayramı'ın 87. yıldönümünde küme düşmesi bizi de üzer. Samsunspor'un düşecek olması şaibeler ve hakem hatalarından kaynaklandığından dolayı, küme düşmenin bu yıl için kaldırılması, ligde takım sayısının artırılması için 155 mil-letvekilimizle TBMM'ye derhal kanun teklifi vereceğiz." Baykal'ın bu sözleri ve Samsunspor'un ligde kalması ile "Büyük önder'Mn bu güzide kentimize ayak basması arasında kurduğu ilişki, ana muhalefet partimizin laiklik konusundaki ödünsüz çizgisini her alana taşıdığının da bir kanıtı.

Laiklik, dost da düşman da kabul eder ki, ülkemizin en önemli sorunlarından biri. Malum, aynı önemdeki bir diğer konumuz da "Kürt sorunu".

Grup toplantısında laiklik üzerinden Sam-sunspor'a el uzatan ana muhalefet lideri, neyse ki, hemen sonrasında Diyarbakırspor üzerinden de "Kürt sorunu"nu çözmeye dönük bir hamle yaptı. Diyarbakırspor için; "Mutlaka ligde kalması gerekir" dedi ve ekledi: "Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Hiç kimse, 'kuraldı, ilkeydi, federasyondu' demesin. Önemli olan Türkiye'nin barışı ve kardeşliğidir. Teröristlere af çıkaracağınıza, Diyarbakırspor'u lige alın."

Hani, "Büyük önder" "sporcunun zeki, çevik ve güzel ahlaklısı"nı sever ya, hakkını teslim etmek lazım, AKP'liler bu konuda daha çevik davrandılar ve Sayın Baykal'ın "155 milletvekili ile derhal vereceğiz" dediği kanun teklifini TBMM'ye verdiler bile. Teklif kabul edilirse 2005-2006 sezonuna mahsus olmak üzere, birinci lig, ikinci lig A ve B kategorileri ile 3. ligde oynayan takımlar küme düşmeyecek. Gerekçe; "Bu sene ligimizde sahalarda oynanan futboldan çok, saha dışında futbol oyunu üzerinden oynanan oyunlardan söz edildi. Hakem hataları, federasyon seçimleri ve seçim sonrası ortaya atılan iddialar sezona damgasını vurdu. Bu durum futbol kamuoyunda moral bozukluğuna neden olurken, futboldaki adalet duygusunun da sarsılmasına neden oldu".

Futbol hiçbir zaman yalnızca futbol değildir, derler. İktidarıyla muhalefetiyle bizim siyasiler de bunu gayet iyi kavramış görünüyorlar. "Sahaya ineriz, sorunları çözeriz" edasında, memleketin önemli meselelerine futbol üzerinden müdahil oluyorlar.

Geçenlerde, Bianet'te Uğur Nazlıcan da yazmıştı, Diyarbakırspor-siyaset ilişkisi üzerine çok şey söylenmiştir: "Diyarbakırspor deplasmanda Konyaspor'la oynuyor ve hemen hemen her deplasman maçında olduğu gibi, o meşhur tezahürata maruz kalıyor:

- PKK dışarı!

Az sayıdaki Diyarbakırspor taraftarı da Konyaspor taraftarına benzer bir jargonla cevap veriyor:

- Türkiye laiktir, laik kalacak!"

Evet, futbol asla sadece futbol değildir belki ama, yine de kuralları olan bir oyundur. O kurallar çerçevesinde oynar; yener ya da yenilir, şampiyon olur ya da küme düşersiniz. Cumhurbaşkanı Sezer'in Danıştay'ın 138. kuruluş yıldönümü mesajında da söylediği gibi "Demokrasi için en büyük tehlike, yönetenlerin kurallara uymama özgürlüğü"dür.

Futbola futbol dışı müdahaleler olduysa bu sezon, onların da yaptırımları bellidir. Siyasiler, Kenan Evren'in açtığı yoldan gidip küme düşmelere küme çıkmalara müdahale ederek, kendi sahalarında çözmeleri gereken sorunları futbol sahalarına taşırlarsa bu, topu taca atmaktan başka bir şey değildir.

Siyasette sahaya inmek iyidir ama, iktidar ve muhalefet top çevirmeye Meclis'te devam etse, yeşil sahaları futbolculara bıraksa, herhalde daha iyi olur!