Profesyonel futbolculuk, iş olarak bana göre en zor mesleklerden biridir

Profesyonel futbolculuk, iş olarak bana göre en zor mesleklerden biridir. Beden ile yapılan bir meslek olmakla beraber kişinin sosyal etkileşimini kısıtlayıcı unsurları içinde barındırır. Ama bu, asla kişisel gelişime engel değildir. Her işkolu, ülkelerin kendi değerleri ve prensipleri içerisinde farklılıklar göstermektedir.

Şova yönelik mesleklerin en büyük handikapı ise algılanmadaki sapmalardır. Bunun belirgin kısırdöngüsü etkili olarak futbolda görülmektedir. Tuncay Şanlı'nın da kaderi işte bu noktada başlamaktadır. Tuncay Şanlı'nın futbolcu olarak tüm futbol kamuoyu tarafından algılanmasındaki sapmalar ve hatalar, kendisinin olandan farklı görülmesine neden olmaktadır. Tuncay'ı Sakaryaspor-Bakırköy maçında sevgili dostum Hürser Tekinoktay ile beraber seyretmiştik. İkimizin de ortak kanısı 'çok iyi bir futbolcu' olduğu yönündeydi. Tuncay, futbolda asker tabir ettiğimiz emekçi kesiminde yer almaktadır. Her ne kadar ona zaman zaman generallik payesi verilmeye çalışılsa da oyuncu karakteri ve mesleki ahlak algılaması buna engel olmaktadır.

Sakaryaspor'un altyapısında yetişen Tuncay da temelde altyapı prensiplerini almadan üst düzey liglere geçmiştir. Burada kişileri eleştirmek amacım değil, temel altyapı prensiplerimizin futbol kültürümüzün içerisinde olmamasıdır asıl sorun. Bu, üç büyükler dahil tüm kulüpleri bağlamaktadır. Tuncay için asıl önemlisi Fenerbahçe'nin misyonunu taşıyan yıldız olmasıdır. Ama maalesef kendisi bu sorumluluğu hissetmesine rağmen yönetimi ve taraftarları tarafından olması gereken anlayış ve saygı gösterilmemektedir. Aksaklıklar bizleri üzdüğü gibi Tuncay'ı haliyle etkilemektedir. Her maçta ortalama 12 km civarında koşan, tüm çabası takımın galip gelmesinden başka bir amacı olmayan Tuncay'ın (sürekli yanlış yerlerde oynatılmasına rağmen) en az Alex kadar saygı görmeye hakkı vardır. Tuncay büyük maç küçük maç fark etmeden hepsinde aynı çabayı gösteren ve oyunu oynamaya çalışan, üstelik kimsenin sorumluluk almadığı anlarda ortaya çıkıp bunu üstlenen (sorun iyi yada kötü oynaması değil) doğru ve sağlam oyun prensiplerine sahip bir oyuncudur. Sanırım, o da istese, oyun içinde kaçak güreşerek sahada diri kalıp sadece golü kovalayan bir oyuncu şeklini kolaylıkla alabilir. Bence oldukça da başarılı olur, kendine özel bir tribün bile yaratabilir. Bu ne kadar ahlaki olur bilemem...

Tuncay'ın onurlu ve sağlam oyun prensiplerinin, yukarıda bahsettiğimiz olumsuzluklara uyum sağlayacağını sanmıyorum. Aslında Tuncay'ın şanssızlığı, bu ülkede futbolu meslek olarak seçmesidir, sahip olduğu oyunculuk karakteri ve prensiplerinden dolayı...