Dr. Erhan Irmak, Türkiye sularındaki yerli balık popülasyonlarının aşırı av baskısından dolayı çok zayıf olduğuna dikkat çekip, bu durumun aslan balığı gibi istilacı türlerin artışına neden olduğunu söyledi. Irmak, "Yerli türlerimizin azalması, sularımızda yabancı istilacı türlerin artışına neden oluyor. Rekabet olmayınca çok kolay sularımıza yerleşip çoğalabiliyorlar. Aslan balığı, kayalık habitatta bulunan ağız çapına uygun bütün balıklarla ve eklem bacaklılarla beslenebilecek bir tür. Bazı yerli türler üzerinde baskı oluşturabilir" dedi.

Kaynak: DHA
Denizlerde aslan balığı tehlikesi: Yerli türleri tehdit ediyor
Fotoğraf: DHA

İstilacı türler arasında yer alan aslan balığının popülasyonun artması yerli türler üzerinde tehdit oluşturuyor.

Aslan balığının Türkiye sularında göründüğü ilk tarihten beri hızla çoğaldığını dile getiren İKÇÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Erhan Irmak, "2014 yılından sonra kıyılarımızda hızla yayılmaya başladı. Yayılmaya başladıkça batıya doğru miktarları arttı ve Ege Denizi'nin güneyine girdi. Egzotik balıkların yani sıcak seven türlerin kuzeye doğru yayılımını engelleyen en büyük faktör sıcaklık bariyeri. Yazın Kuzey Ege'de esen rüzgarlar denizde soğuk dip suyunun yüzeye çıkmasına neden oluyor. Bu yüzden aslan balığının Ege Denizi'nde kuzeye doğru yayılımları sınırlı" ifadelerini kullandı.

'YÜZÜCÜLER VE ZIPKIN İLE AVLANAN SU ALTI DALICILARI RİSK ALTINDA'

Aslan balığına temas edilmemesi gerektiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Irmak, "Çünkü gövdesinin hemen hemen her yerinde keskin dikenler var. Ama özellikle balığın sırtında bulunan yüzgeç dikenleri çok zehirli, sivri ve büyük boyutta. Bu açıdan tehdit oluşturuyor. Kayalık bölgede yüzerken bu balıkların olduğu bir yerde denk gelirseniz bir risk oluşturabilir. Ancak etini yemek zehirlemiyor. Bu balığın risk grubunu oluşturan öncelikli grup balıkçılar. Ağlarını temizlerken ciddi yaralanmalar olabiliyor. Bir de yüzücüler ve zıpkın ile avlanan su altı dalıcılarında risk oluşturabiliyor. Balık, zehirli dikenleri olduğunun bilincinde olduğu için korkmuyor. Risk olduğu zaman bütün dikenlerini açıyor" diye konuştu.

Aslan balığının Meksika Körfezi ve Karayipler'de uygun ortam bulduğu için miktarlarının çok yüksek rakamlara ulaştığını belirten Irmak, "Aslan balıklarının oradaki resif bölgesinde yem olabilecek balık popülasyonlarının yüzde 48'ini tükettiğini tespit etmişler. Ekosistem açısından böyle bir risk var. Kendinden ufak diğer balıklar için bir tehdit oluşturuyor. Çok hızlı hareket eden bir balık değil. İlginç görüntüsünden dolayı diğer canlılar kaçma ihtiyacı duymuyor. Bu yüzden çok kolay av olabiliyorlar" dedi.

'BAZI YERLİ TÜRLER ÜZERİNDE BASKI OLUŞTURABİLİR'

Türkiye sularındaki yerli balık popülasyonlarının aşırı av baskısı nedeniyle çok zayıf olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Irmak, "Yerli türlerimizin azalması, sularımızda yabancı istilacı türlerin artışına neden oluyor. Rekabet olmayınca çok kolay sularımıza yerleşip çoğalabiliyorlar. Aslan balığı, kayalık habitatta bulunan ağız çapına uygun bütün balıklarla ve eklem bacaklılarla beslenebilecek bir tür. Bazı yerli türler üzerinde baskı oluşturabilir" ifadelerini kullandı.