Özeleştiri insanları yücelten b

Özeleştiri insanları yücelten bir olgudur. İnsanın, zayıf taraflarını görmesini, kararlarını tekrar tekrar gözden geçirmesini, aynı hatalara defalarca düşmemesini sağlar.

Özeleştirinin Hıristiyanların "günah çıkarmasından" büyük farklılıkları vardır. Öyle günah çıkartmada olduğu gibi söyleyip kurtulamazsınız. Özeleştiri yaptığınız konuda eylemli bir duruş sergilemelisiniz.

"Hata yaptım, bağışlayın" diye özeleştiri olmaz. Onun adına "özür dileme" denir. Tabii ki insanların özeleştiri yapabilmeleri kadar, özür dilemeyi de bilmeleri gereklidir. Ama ikisi birbirinden farklıdır.

Özeleştiri bir açıdan, durumun yeni koşullarda yeniden gözden geçirilmesi demektir. Bir kararın verildiği, bir eylemin yapıldığı şartlarda bir durum değerlendirmesi yapılır. Zaman geçince, değişen koşullarda, verilen kararın veya yapılan eylemin sonuçları da ortaya çıktıktan sonra, daha sağlıklı bir değerlendirme yapılabilmesi doğaldır. Bu da özeleştiri için gerekli ortamı oluşturur.

İnsanlar kadar kurumlar da özeleştiri yapabilmelidir. Kurumlar bunu yöneticilerinin beyninden ve ağzından yaparlar. Bu kayıtlara geçer ve yöneticiler değişse bile kurumun hafızasında kayıtlı kalır. Yeni yöneticiler bundan yararlanırlar.

Seçimlere birlikte girmeyi kararlaştıran CHP ve DSP, Sosyaldemokrat Halk Partisi'nden, geçtiğimiz yerel yönetim seçimlerinde DEHAP'la işbirliği yaptığı için özeleştiri yapmasını istemişler.

Öyle anlaşılıyor ki bu iki partinin yöneticileri için DEHAP'la işbirliği, Türkiye'de, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun olarak kurulmuş bir parti ile işbirliği değildir. Hafazan Allah, "düşmanla işbirliği" demektir.

Halbuki 2004'te, SHP'nin DEHAPve 4 başka partiyle görüşmeleri sürerken, CHP üst yöneticileri, DEHAP Genel Başkan Yardımcıları Osman Özçelik ve Veli Büyükşahin'i genel merkezlerine davet ederek, "SHP ile ittifak yapmayın; gelin bizimle ittifak yapın" teklifinde bulunmuş, ancak onlar bu teklifi kabul etmemiştir.

Şimdi ben, o tarihte bu ittifaka karar veren kurulun bir üyesi olarak özeleştiri yapıyorum:

O zaman 6 partinin yaptığı ittifak, Türkiye'nin barış içinde, kardeşçe yaşamasını amaçlayan, Mehmet Ağar'ın deyimi ile "insanların ovada siyaset yapmalarını" teşvik eden, sorumlu ve onurlu bir kararın sonucu idi. Kimseyi ötelemeyi düşünmeyen insanların özverisi idi.

Ancak halkımız bu projeye itibar göstermedi. Oylarıyla desteklemedi. Bu olay, projenin arkasındaki iyi niyeti ortadan kaldırmaz. Projenin başarısız olması, kendilerinin de böyle bir ittifaka teşne olduğunu yukarda tanıklarıyla açıkladığım CHP yöneticileri tarafından fırsat bilindi. SHP'yi ve Murat Karayalçın'ı vurmak için eşsiz bir silah olarak görüldü ve kullanıldı.

Bu iki yüzlü, kalleş tavrı bugüne kadar yeterince deşifre etmediğim için özeleştiri yapıyorum.

Bundan böyle yapmayacağım.