Z.K.Ü. Fotoğrafçılık Kulübü ve AFSAD Toplumcu Gerçekçi Belgesel Fotoğraf Atölyesi’nin ortaklaşa düzenlediği, “Zonguldak ...

Z.K.Ü. Fotoğrafçılık Kulübü ve AFSAD Toplumcu Gerçekçi Belgesel Fotoğraf Atölyesi’nin ortaklaşa düzenlediği, “Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Belgesel Fotoğraf Günleri” geçtiğimiz hafta sonu yapıldı. Bu vesileyle ilk defa gittiğim Zonguldak’tan kendi adıma yararlandığım çok şey oldu. Bunlardan ilki Cumartesi sabahı Üzülmez Maden Ocağı’ndaki geziydi. Gezi sırasında bize rehberlik eden işçi sorumlusu Alaaddin Kara ve Ali Hekim’in üç gün boyunca gösterdikleri dost sıcaklığını dönüş yolculuğuna kadar eksik etmediler. Yerin 270 metre altında ocağın derinliklerine inince bildiğimi sandığım maden işçiliğinin dünyanın en zor işi olduğu bilgimde yanıldığımı gördüm. ‘En zor’un daha ötesini gördüm.
Bir eğitmen olan Yrd.Doç.Dr. Handan Baycık’ın dinamizmine, öğrencileriyle kurduğu paylaşıma hayran olmamak elde değil. Eğitmen nasıl olmalı sorusunun yanıtını pekiştirdim.
Organizasyondaki çalışkanlığıyla, misafirperverliğiyle göze batan Ayşegül Karalar Şahin’nin  samimiyetini Fotoğraf Günleri sonuna kadar hep hissettim.
Ya şair-fotoğrafçı dostum Mehmet Özer’in enerjisine, neşesine ne demeli? Her daim içine sığmayıp taşan devrimci kişiliğini dışa vurup Nazım Hikmet, Ahmet Telli, Emirhan Oğuz’dan okuduğu şiirlerle herkesi coşturuşu…
Fotoğraf Günleri boyunca belgesel fotoğrafçılar edebiyatçılarla buluştu. Kimler yoktu ki?
Şair Şükrü Erbaş’ın “Şiir, Bellek, Fotoğraf” başlıklı söyleşisi sırasında söylediği “insan geçmişi değil, geleceği bağışlarmış” sözünü yüreğime not aldım.
Yazar, şair Mahmut Temizyürek’in  “Göz görmez, bilinç görür” isimli sunumu etkileyiciydi; “Homeros’un destanlarından söz ediyorum, İlyada ve Odysseia’dan. Bu yapıtların kanıt gücü, şairinin “kör bir ozan” oluşundandır. (“Kör bir ozan söyledi bunu”.)
Nasıl olmuş da, görsel bir gerçekçilikle, adeta foto-gerçekçilikle, on yıl süren koca bir savaşı, bitmez tükenmez bir dönüşü, az önce olmuş gibi taze, her âna tanık olmuş gibi apaçık betimlemiştir, bu kör şair?”
Şükrü Erbaş ve Mahmut Temizyürek’le tanışmış olmaktan gurur duydum. Bilgi ve kültürlerine hayran kaldım. Sohbetlerimizi unutmayacağım.
Fotoğraf ve Etik başlıklı panele katılan Mehmet Kaçmaz ve Murat Germen konuya iki farklı sunumla açıklık getirdiler. Ahmet Şık ise gazetecilikte yaşadığı tecrübeleri aktarıp, Türkiye’de medya dünyasını eleştireren bir sunum yaptı.
Ayrıca Gamze Toksoy’un “Belgesel Fotoğrafta Toplumsal Sınıflara Bakmak”, Özlem Yeniay’ın “Balıkçı Kadınlar” ve Uğur Kavas’ın “Türkiye’de Basın Fotoğrafçılığının Görsel Tarihi-Osmanlıdan 1960’a” konu başlıklarıyla yaptıkları sunumlarından yeni bilgiler edindim.
En beğendiğim gösterilerden biri, İşçi Alaaddin Kara’nın “Kömür Karası” adlı fotoğrafları -ki, konusunun sahibi olması fotoğraflarına bariz biçimde yansımıştı- diğeri ise KEFSAD’ın (Karadeniz Ereğli Fot. San. Der.) alimunit baskı tekniği ile üretilmiş eski Zonguldak fotoğraflarından derlenmiş  “Fotoğraflar Sahibini Arıyor” adlı arşiv. Bunun gibi Anadolu’da gün ışığına çıkmamış kim bilir ne arşivler vardır?
Deniz Ersoy’un “Sulukule, Bin Yıl Sonra Gelen Göç” adlı fotoğraf gösterisinden sonra yaptığı konuşma, çalışmasının bir parçası olduğunu kanıtladı.
Gelelim eleştirilere; Başta kendi sunumumdan başlamalıyım sanırım. Uzun süren teorik bombardımanımın izleyenleri yorduğunu biliyorum. “Fotoğraf  İdeolojisi” sunumum, hazırlamakta olduğum kitabın bir özeti niteliğindeydi. Gerçeğin bozulumu temel izleği üzerinden aktarmaya çalıştığım özet daha da kısalırsa anlaşılmaz korkum, uzayan teorik bilgilerin sıkıcılığında başıma geldi. Kendi adıma tek kazancım, dikkatini dağıtmadan sabırla dinleyen kişilerden aldığım “iyi bir çalışma, kitabını bekliyoruz” sözleriydi. Sunum için görsellere ağırlık verip kısa süren bir aktarım daha efektif olacaktı galiba.
Bir diğer konu, programın çok yoğun olması ve dolayısıyla izleyicilerin soru sorabilme zamanı kalmamasıydı.
Öneriye gelince; Fotoğraf Kulübü öğrencileri arasında yapılan yarışma yerine, karma bir sergi veya gösteri daha uygun olduğunu, ayrıca Fotoğraf Günleri kitabının basılması gerektiğini düşünüyorum.
Son söz; ilki olmasına rağmen, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Belgesel Fotoğraf Günleri’nin hem izleyenler hem de katılımcılar açısından son derece verimli geçtiğini söylemek yanlış olmaz. Farklı disiplinleri fotoğrafla buluşturmak iyi fikirdi. Seçilen konu başlıkları günceldi ve zamanlaması doğruydu.
Organizasyondaki herkesin emeğine, yüreğine, aklına sağlık.
Bu tip etkinlikleri büyük metropoller yerine Anadolu’ya taşımanın, yaygınlaştırmanın önemli olduğunu Zonguldak göstermiştir.