Daha çok gençti, hayalleri vardı, arkadaşları, belki de sevgilisi... İETT otobüslerinde

Daha çok gençti, hayalleri vardı, arkadaşları, belki de sevgilisi...
İETT otobüslerinde seyahat eden binlerce İstanbulludan biri idi.
Ve dehşet onu bir belediye otobüsünde yakaladı.
Otobüse, hedef gözetmeksizin molotofkokteyli atan eylemciler! S.E’nin yanarak ağır yaralanmasına sebep oldu.
Etrafını saran alevlerle çaresiz kalan S.E, bir ay hastanede yaşam mücadelesi verdi.
Bayramda yoğun bakımda idi, bilinci gelip gidiyordu.
Bilincinin geri geldiği anlarda, mutlaka sorguluyordu olayı,
“Neden, neden ben;
Bunu hak edecek ne yaptım.”
Arkadaşları, ailesi geliyordu aklına,
Kâbuslar, acılar, üstüne gelen alevleri belli belirsiz anımsaması...
Annesi, S.E’nin, biricik kızının yaraları kapanır umudu ile doktorların kendi vücudundan deri parçaları almasına izin verdi.
Doktorlar, kızının sağlığı, tekrar hayata dönebilmesi için yüreğini isteseler, çekinmeden verirdi.
Olmadı, başaramadılar.
Geri getiremediler onu…
Acılara daha fazla dayanamadı.
Nereden bilebilirdi, bu coğrafyada kör kurşunların, alevlerin bir gün yüreğini, bilincini söndürebileceğini…
İsmini bile öğrenemedik.
S… hayata veda etti.
Bu acıların dinmediği coğrafyada S… hayatını kaybederken, birileri belki hâlâ ustanın mısralarını mırıldanıyordu.
“Çocuklar öldürülmesin
Şeker de yiyebilsinler.”