Bugün bayram, arkamız gözyaşı, kan. Bazı evlerde bayram sevinci yaşanıyor, bazılarında ise matem var. Bazı evlere bayram ziyareti yapılırken, bazılarına ise taziye...

Bugün bayram, arkamız gözyaşı, kan. Bazı evlerde bayram sevinci yaşanıyor, bazılarında ise matem var. Bazı evlere bayram ziyareti yapılırken, bazılarına ise taziye... Bir anne ağlıyor şimdi dizini döverek, bir sevgili parçalanan düşlerinin üzerinde tepiniyor dilini yutarak.

Dağlar kan kusuyor. Kurşuna diziliyor siviller, kurşunlara hedef oluyor askerler... Birileri kaçıyor, sığınıyor mağaralara, birileri kovalıyor kaçanları, kaçanlar dönüp ölüm kusuyor, kovalayanlar düşüyor toprağa, kaçanlar düşüyor ardı sıra... Bazı cenazeler bayraklara sarılı, bazıları dağdan indiriliyor sedyelerle, cılk yaralarında kurtçuklar geziniyor...

Bazıları törenle veriliyor toprağa, bazıları sessizce götürülüyor mezarlığa.. Ülkeye bayram haram, kan ikram ediyoruz birbirimize bayram şekeri yerine... Öfke dağıtıyoruz... Kin büyütüyoruz... Her ölüm kara bir matem örtüsünü çekiyor memleketin üzerine.

•••
Allah'ını seven bir çözüm üretsin artık. Aklı, fikri olan konuşsun ne olursunuz. Boş lafı kaldırmıyor artık bu sorun. "Gideceği yere kadar gideceğiz", "son terörist kalana kadar mücadelemiz sürecek", "Buch'la konuşacağım", "Sınır ötesi harekat gündemde", "Kandili yakacağız", "söz bitti artık", "dünyayı teröristlere dar edeceğiz" ve daha bulabileceğiniz bir yığın anlamsız söz, manasız çözüm yolu, çözüm olmuyor işte.

Görmüyor musunuz, perde mi inmiş gözlerinize, ışığınızı mı yitirdiniz? Olmuyor. Babadan kalma yöntemlerle çözülmüyor işte bu sorun. Asker ölümleriyle varılmıyor bir yere. Dağdakileri öldürmekle bitiremiyoruz işte. Her ölenin yerine yenisi çıkıyor dağa, her ölen askerin yerine yenisi giriyor kışlaya. Dönüp dönüp başa geliyoruz. Eksiklikçe çoğalı-yoruz, ölüm bitirmiyor hiçbir şeyi. Oysa her şeyin sonu olarak bilinir ölüm! Demek ki öyle değilmiş. Ölüm çözmüyor bu sorunu. Tam aksine büyütüyor, dağ kadar büyük bir kâbus yapıp hepimizin üzerine yuvarlıyor. Bayramı zehir ediyor. Köz düşürüyor anneleri yüreğine mübarek günlerde, nişanlıları diri diri gömüyor, gelinleri dul bırakıyor, çocukları mahrum bırakıyor baba şefkatinden, ocakları söndürüyor.

•••
Suçlamayın kimseyi ne olursunuz. DTP, PKK'ye "teörist" dese bir anda terörün dibine kibrit suyu inmeyecek. Barzani, Kandil'i PKK'ye yasaklasa, bir anda sonu gelmeyecek bu vahşetin. Bütün Kürtleri alıp başka bir galaksiye ışın-lasak, yine çözülmeyecek bu sorun böyle. Adlarını yasaklasak, dağlarını haram etsek, hepsini kılıçtan geçirsek, tek bir insan bırakmasak bile yine bitmeyecek bu mesele.

O halde durun! Susun bir süre, herkes sussun. Daha önce sözünü söyleyip sözünün hiçbir halta yaramadığını görmüş olan herkes sussun. Kürtler de sussun, Kürtler konuşmasın diyenler de... Aklı başında birisi kaldıysa eğer aramızda ona verelim sözü. Yepyeni bir cümle kursun. Öylesine bir cümle ki, şimdiye kadar hiçbirimiz duymamış olsun.

•••
Demek ki, "son terörist kalana kadar" sözü boş bir sözmüş. Demek ki "artık barış istiyoruz" lafı içi boş, manasız bir lafmış. İkisi de işe yaramadı şimdiye kadar. İkisini de kullandık bol keseden, ikisini de haykırdık her yerde. Sadece cenazelere cenaze kattık, sadece bir mezar daha kazdık daha önce kazdıklarımızın yanına.

Yepyeni bir lafı olan varsa elini kaldırsın! Söz verelim kendisine. Hepimizin hayatını kurtaracak o sihirli cümleyi o kursun. Bir keşif yapsın, gök kubbenin altında söylenmemiş bir şeyi söylesin.

Söylenemez mi? Umudunuzu mu yitirdiniz? Efendim? Galiba ben de aynı fikirdeyim, galiba yok böyle bir cümle. Ama aklıma büyük yaratıcıların buluşları da gelmiyor değil. Edison buluncaya kadar yoktu mesela ampul hayatımızda. Bir gün buldu onu âlim, hepimizin kara gecelerini aydınlattı.  Galiba bize, Edison'a benzer bir âlim lazım...