Bugün benim doğum günüm. Miladi takvimle, 28 Mart 2011 sabahı doğmuşum, yani tam 39 yıl önce.

Bugün benim doğum günüm. Miladi takvimle, 28 Mart 2011 sabahı doğmuşum, yani tam 39 yıl önce.

Taksim Meydanı’nda Coca-Cola’mı içip, meydanı dolduran kalabalığa bakıyorum ve düşünüyorum da: “Güzel bir hayat yaşadım.” Şimdiki gençlerin hiç bilmediği o karanlık cahiliye dönemlerinde doğdum ben. Devrim olduğunda; o kutlu günde 7 yaşındaydım. Çok şükür ki, o dönemi gördüm ve yaşadım.

Beni tanıyorsunuzdur. Ben Berat Hakim, devrimin altın çocuğu, dünyaca ünlü endüstriyel tasarımcı. Kimileri beni sadece “Burcar”ın mucidi olarak bilir. Matematikçi yönüm, sibernetik uzmanlığım ve her yeni modelinde onlarca yeniliğe sahip “Burcar”ın tüm detaylarında emeğim olduğu unutulur.

Doğum ve muhtemelen ölüm günüm olan bugünün şerefine; öncelikle size Burcar’ı; temel felsefesi genellikle ıskalanan teknoloji harikasını, kendi cümlelerimle anlatmak istiyorum.

Burcar bir araçtır. Bir ulaşım aracından çok önce bir özgürlük aracı. Kadınlarımız Burcar sayesinde özgürleşti ve dinimiz kurallarıyla çelişmeden toplum hayatına katıldı. Teknoloji bize bu imkanı verdi, biz de kullandık. Burcar’ı biz yaptık. Bu ülkenin, bu inancın mücahitleri inşa etti bu aracı. İsmi bile her şeyi anlatıyor; otomotiv endüsrtrimizin merkezi Bursa, kadın giyiminin mecburiyeti “burka” ve modernleşmemizi ispat eden “car” sözcüğünün mükemmel bir sentezi.

Cahiliye döneminde kadınlar vücutlarını sergileyip, biz erkeklerin verimliliğini azaltan, kafamıza şeytani şehvetler girmesini sağlayan, sokakta yürüdüğümüz her an günah havuzuna düşmemizin sebebi olan varlıklardı. Ergenlik çağımda; her yerden hızla silindiği için bulmanın çok zor (ama hala mümkün) olduğu dönemlerde, nikahlım olmayan kadınların fotoğraflarına bakıp tatmin olduğumu hatırlıyorum. Allah’ım sen günahlarımı bağışla.

Başörtüsü ve türban gibi, dönemin şartlarında mecburen kullanılan revizyonist sapmalar devrimden hemen sonra tüm ülkede coşkulu kabullerle “çarşaf”a dönmüştü. Burada herkesten hızlı davranıp çarşafa geçerek, topluma örnek olan, TÜSİAD’ın kadın yöneticilerine, daha sonra tüm şarkıları yasaklansa da ünlü şarkıcı kadınlara teşekkür etmek gerek.

Toplumun çarşafizasyonu tamamlandığı yıllar, Silivri Temizlik Kamplarında (STK) kafir direnişçilerin imhalarının sürdüğü yıllardı. Çarpık modernleşme zihniyeti ne kadar çok sayıda insanın beynini yıkayıp, hepsini birer şeytan haline getirmiş.

Oysa modernleşme istatistiktir, yükselen binalardır, yapılan yollardır, artan verimliliktir. Devrimden bugüne istatistiksel ve matematiksel olarak her yıl, bir öncekinden daha başarılı, daha mutlu ve daha varlıklı bir ülke olduğumuz için hamdolsun. Cenab-ı Allah, karşı devrim yolunda yakılan tüm kafirlerin ruhunu öteki dünyada islah etsin inşallah.

Taksim Meydanı’nı doldurmuş kalabalığa bakıyorum. Eskiden mart ayları soğuk geçermiş, şimdi adeta cehennem sıcağı içindeyiz. İyi ki yüksek teknoloji serinleme üniteleri ve serinletici içecekler var.

Burcar hiç icad edilmeseydi, kadınlarımız bu sıcaklarda sokaklara çıkabilir miydi? Oysa meydanın her yerinde binlerce Burcarlı kadın var. Dijital göstergelerinden, aldıkları reklamlardan yaşlarını kestirmek mümkün. Yanyana giden şu üç Burcarlı komple Nike, Adidas reklamlarıyla donanmış, muhtemelen lise talebeleri. Ülkenin en ciddi ve saygın gazetesi Taraf'ın reklamıyla donatılmış bu kadın da muhtemelen entelektüel bir akademisyen olmalı.

Çarşafın kadın hatlarını sergilediği ve dolayısıyla şeytani şehveti tetiklediği gerçeği, burka taleplerini patlattı. Ancak burka, modern hayat için hayli geri kalmış bir giysiydi. Kadınlarımızın iffet ve özgürlüğünü korumak için ne yapabilirdik?

Burcarların içi son derece serin, kadınlar ayakta değil oturarak duruyorlar. İsterlerse Burcar’ın içinde çıplak bile olabilirler. Buna kimsenin karışma hakkı yoktur. Nihayet Burcar sadece mahrem alanlarda, yani evlerinde açılan otomatik bir sistemdir. Burcarların farklı şekillere girmesini hiç istemedim. Şekillerini bozmak kurumsal algıyı kıracaktı. O nedenle 20 yıldır, aynı geometrik şekle sahipler; bir deney tüpünün ters çevrilmiş hali gibi. Alimunyumla sertleştirilmiş pürüzsüz, içeriyi göstermeyen cam. Burcar tamamen çevre dostudur ve güneş enerjisiyle çalışır. Hükümetimizin başarılı politikalarıyla komple dijital ekrana sahip dış yüzeyleri reklam panoları haline getirildi. Artık hiçbir kadının Burcar sahibi olmak için uzun dönem kredi çekmesine gerek yok. Üzerlerine aldıkları reklamlar sayesinde 5 yaşından itibaren Burcarlarına bedavadan girebiliyorlar.

Bugün doğum günüm olduğunu söylemiştim. Aynı zamanda ölüm günüm olduğunu da. Sanırım birkaç dakika içinde ekipler gelir ve beni STK’ya götürmek üzere araçlarına alırlar. Demek kaderde bu da varmış, ne komik, ne acı...

Çünkü o düşünce girdi aklıma. O kirli düşünce, o şeytani düşünce. Kaç zamandır kendimle mücadele ediyordum ama bu sabah, bu meydanda, bu sıcakta oluverdi işte. 39 yıldır itaat içindeki beynim ilk kez isyan etti. Kafamdaki bu isyan anamerkez tarafından çoktan tespit edilmiştir. Beni birkaç gün “beyin silme” odasında tutarlar, silebilirlerse ne ala. Silemezlerse haftaya bugün kara toprağın içinde olurum. Ne yazık, kader böyleymiş.

İsyan ediyorum. “Bu kadar da olmaz” diyorum. Yıllar önce radikallerin Burcarlardan göz görünmesine karşı çıkmalarına anlayış göstermiştim. Göz ne de olsa şehvetin kuyusudur ve bir kadın sadece gözleriyle bile erkekleri tahrik edip günaha sokabilir. Ama bu radikaller durmuyorlar ve şimdi de kadın sesinin tahrik unsuru olduğunu söylüyorlar. Haksız da sayılmazlar ama biraz tolerans gösterilemez mi? Kadın seslerini bozup robot sesine dönüştürecek sistemlerin Burcarlarda mecburi olması Bakanlar Kurulu'nca onaylandı. Aslında bu eklenti, şirketlerimiz için para demek. Ancak yine de isyan ediyorum.

Ve isyanımın sebebi tamamen kendi şehvetim, kendi dizginleyemediğim arzularımla ilgili. Suçlu benim...

Ekip araçları çevremde durmaya başladı. Az sonra götürüleceğim. Bu düşünce dosyasının bir yerlerde tutulup, belki bir gün açığa çıkacağını bildiğim için hayatımda son kez (ve ilk kez) haykırıyorum.

5 yıl önce gözgöze geldiğim kız; bana “sizin videonuzu çekebilir miyim?” diyen kız... Gözlerini görmem zaten yasaklandı ama ya o aklımdan çıkaramadığım sesin de yasaklanırsa; ben seni nasıl bulurum?

Allahım beni affet. Bana büyük bir güç, matematiksel bir zeka ve katıksız bir iman verdin. Evimde üç karım ve her yaş grubundan sayısız cariyem olduğu halde, bir mektepli kızın gözü ve sesi uğruna senin eşsiz düzenine isyan etmemi affet, ne olur.

Tüm ülkenin beğendiği yüksek mühendis, kalbindeki bu aptalca duyguya; adına eski şarkılarda “aşk” denilen duyguya yenildi. Bu kadar basitmiş demek.

Kollarımı tutuyorlar, beni araca sürüklüyorlar. Az sonra ilk beyin şokunu yaparlar.

Ey ahali, Ben Berat Hakim. Suçum aşık olmak. Duyuyor musunuz beni? Bunu unutmayın. Lütfen unutmayın. Aşkı unutmayın.