Bir kadın dayak yediğinde, yani bir erkekten dayak yediğinde tarih geri gider. (Bu cümleyi başka türlü kurmak istiyorum. ‘Dayak...

Bir kadın dayak yediğinde, yani bir erkekten dayak yediğinde tarih geri gider. (Bu cümleyi başka türlü kurmak istiyorum. ‘Dayak yemek’ formülasyonunda sanki durumu yumuşatan, vahametini, utancını azaltan, hatta meşrulaştıran bir şey, zaman içinde oluşmuş bir şey gizli.)
Yeniden başlıyorum: Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde tarih geri gider. Üzerine bir medeniyet inşa etmeye çabaladığımız kafa emeğinin, aklın, ahlak değerlerinin yerine yeniden kol gücü, kaba kuvvet ve orman kanunları geçer. İnsan yeniden doğal eşitsizlikler, doğal dengesizlikler, doğal üstünlükler dönemlerine geri döner.
Bir kadın bir erkek tarafından dövüleceğini bile bile yine de bir şeyi yapmakta direnirse, mesela bir siyasi gösteriye katılırsa, sırf bu yüzden bile, yani siyasi gösterinin niteliğinden bağımsız olarak, tarih ilerler. İleri gider. Kaba gücün karşısına özgürlükçülük, eşitlikçilik, inançlar, umutlar, adalet istemi çıkar. Kol gücünün karşısına kafa çıkar.
Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde biyoloji saldırıya uğramış olur, doğa tahrip edilmiş. Çünkü erkekler en çok kadınların hayatı, nesli sürdürme, besleme organlarına şiddet uygular, oralarını tekmeler, yumruklarlar. Kadınlar yere düştüğünde, düşürüldüğünde, onları yere düşüren erkekler tam oralarına vururlar.
‘Nedense’ demeyeceğim çünkü nedeni, nedenleri ortada: Bir; kadının tam oralardan ‘kadın olarak’ ortadan kaldırılabileceğine inanırlar. İki; kadının tam oralarda ‘öteki’ olduğunu bilirler. Ayrıca kadının tam oralarına, yani insan neslinin sürmesi için özel bir öneme haiz yerlerine, karnına, memelerine vurmaları, oralarını coplamaları erkeklerin aslında kendilerinden de nefret ettiklerine işaret eder.
Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde estetik; insanlık tarihinde yüzyıllardır süren bu güzel uğraş, insanın bu güzellik uğraşı güme gider, anatomi tekrar ortaya çıkar. Geri döner. Tabloların çerçeveleri ayrılır, tuval parçalanır, heykel sapır sapır dökülür, dansın ritmi bozulur. Kadın bedeni, kadın güzelliği şiddet altında ezilir, büzülür, hiç istemediği, hiç layık olmadığı, olmayacağı şekillere girer. Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde estetikten anatomiye indirgenir. Tabii aynısı, bir erkek, bir erkek tarafından dövüldüğünde, işkence gördüğünde de olur. Çünkü erkek bedeni de güzeldir. Estetik erkek bedeninin de yeniden üretimidir kadın bedeninin olduğu kadar.
Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde insanın bir haz oyununa dönüştürdüğü, üretim kadar oyun olarak da sürdürdüğü cinsellik bozulur. Cinsel oyun bozulur. Cinselliğin; özgürlüğü, dayanışmayı, uzlaşmayı, barışı, birleşmeyi, sevgiyi hatırlatan bütün potansiyeli kaybolur, geriye salt şiddet, salt sahip olma güdüsü kalır. Seks, birleşme olmaktan çıkıp ayrışmaya dönüşür tekrar. Bir erkek eylemine.
Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde bütün kadınların gözü korkar. Bütün kadınların aşkı yara alır. Bütün kadınlar aynı anda hayatlarındaki erkeklerin bir gizil gücünü tanır, keşfeder, hatırlarlar. Erkeğin ruhunun ne kadar tekinsiz bir karanlık da olduğunu aynı zamanda. Yüzyılların şiddetinin her an volkanik bir patlamayla ortaya çıkabileceğini öğrenirler. Bütün kadınlar şiddet kültürünün sevgililerini, kocalarını, oğullarını, babalarını ne hale getirdiğini görürler bir kadının bir erkek tarafından dövülüşünü gördüklerinde. Bebeklerini kaçırmak isterler olay yerinden.
Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde bütün çocukların dünyası kararır. Çocuklar anneleri için korkmaya başlarlar. Bu, onları çocuk olmaktan çıkarır. Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde çocukların da çocuklukları ellerinden alınmış olur. Kaygıya, derde düşerler. Annelerini koruma kaygısına, derdine.
Babalarını da o zaman tanır çocuklar. Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde bütün çocukların otorite ile, iktidar ile hastalıklı ilişkisi başlar. Özellikle de erkek çocukların erkeklikleri ilk o zaman yara alır, anneleri gibi birinin, bir kadının bir erkek tarafından dövüldüğüne tanıklık ettiğinde bir erkek çocuk ilk kez iktidarsızlıkla tanışır. Ondan sonra da bu erkeklik yarasını hep yanında taşır.
Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde bütün şarkılar susar. Müzik durur. Tek başına bas ritim verir ama soprano detone olur. Aşk güfteleri unutulur, yalanlanır. Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde müziğin yerini gürültü, senfoninin yerini kakafoni alır. Hayatın uyumu bozulur, armonisi. Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde.
Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde fizik tekrar nefret uyandıran bir bilim olur. Hayat kurtarılan ameliyathanelerden, dünyayı gezdiren uçaklardan çıkarılıp, eğlenceli dershanelerden kaçırılıp silah fabrikatörlerinin eline verilir.
Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde fizik bilimi Einstein’dan çalınıp Pentagon’a satılır. Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde fizikçilerin bazılarının neden intihar ettikleri daha iyi anlaşılır.
Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde hepimize çok kötü şeyler olur.
Hepimiz kötü oluruz.
Bir kadın bir erkek tarafından dövüldüğünde insanlık hırpalanır; kan kaybeder.

(Bu yazı 11 Mart 2005 tarihinde Akşam gazetesinde yayımlandıktan sonra, yazar tarafından ‘Ne Olmuş Yani? Korsan Yazılar’ adlı kitabına alınmıştır.)