Pekin Olimpiyat Oyunlarına doğru-1
Pekin Olimpiyatlarının başlamasına az bir süre kaldı. Sanırım Türkiye bu oyunlara tarihinin en kalabalık kafilesi ile katılacaktır. Olimpiyatlarda sayı olarak fazla olmanın bir anlamı vardır...
Pekin Olimpiyatlarının başlamasına az bir süre kaldı. Sanırım Türkiye bu oyunlara tarihinin en kalabalık kafilesi ile katılacaktır. Olimpiyatlarda sayı olarak fazla olmanın bir anlamı vardır. Fakat, alınan madalyanın daha çok anlamı vardır. Hiçbir ülke “çok kişiyle katıldılar” diye anımsanmamaktadır. Ama, fazla sayıda madalya alanlar ise, hiçbir zaman unutulmamaktadır.
1896 yılında Atina da yapılmaya başlanan Modern Olimpiyatlar günümüze kadar dünyanın en saygın yarışmaları olarak kabul edilir, ve. “Olimpiyat Madalyası” tüm ülke ve yarışmacıların hayalini süsler.
1900’lü yılların başlarında organize edilen yarışmalar, bazı ticari zihniyetlerin müdahalesi ile panayır görüntüsü sunmuşlarsa da, çok kısa süre sonra bu oluşum tamamen ortadan kaldırılmıştır. Olimpiyat Oyunları 1908 Londra ve 1912 Stokholm den sonra tamamen spor içerikli olarak düzenlenmişlerdir. Olimpiyatları aksatan ikinci olay ise; Birinci ve İkinci Dünya Savaşları olmuştur. Savaşlar sırasında yapılması gereken yarışmalar iptal edilmiştir. O yıllar spor tarihi sayfalarında boş kalmıştır. Ve, bu uygulama ilke olarak kabul edilmiştir. “Olimpiyatlar yapılamayabilir ama, ertelenemezler”
Savaşlar nedeniyle kesintiye uğrayan Olimpiyatlar, uzun yıllar sonra karşılıklı boykotlar yüzünden yine yara almıştır.
Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal etmesini öne süren ve eleştiren başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere bir çok ülke 1980 yılında Moskova da yapılacak oyunları boykot etmişlerdir. Bir sonraki 1984 Los Angeleles’a da Sovyetler Birliği ve yandaşları katılmamışlardır.
Kısacası zaman zaman siyasi ve ticari emellere alet edilen “Olimpiyatlar” kazasız belasız günümüze dek gelmiştir. Öyle sanıyorum ki çok büyük sorunlar ve olaylar yaşanmadığı sürece de devam edecektir.
CITIUS, ALTIUS, FORTIUS
Bu dev organizasyon bir çok spor dalı içermektedir. Ama, bunların içinde atletizm; ilgi ve heyecan noktasında her zaman ön sırayı almıştır.
Zaten, olimpiyatların en önemli ve bilinen sloganı bile atletizmden esinlenerek kullanılmaktadır. “citius, altius, fortius .” “daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü.”
Olimpiyat oyunları büyük bir spor bayramıdır. Her ülke ve yarışmacı öncelikle burada görünmek ve temsil edilmeyi hedefler. Bu bile büyük bir onurdur.
Daha sonra da başarılı olunup ülke bayrağının gönder de dalgalanması, hele ulusal marşın çalınması övünç kaynağıdır. Yarışmacının en büyük hayali de “olimpiyat madalyasının” boynuna asılmasıdır.
Olimpiyat tarihinde ülke olarak bu sevinç ve övünçü pek fazla yaşadığımız söylenemez. Geçmiş yıllarda “güreş” dalında elde bir miktar başarılıydık. Ama, son yıllarda bu dalda da hüsrana uğramaktayız.
Bu anlamda; çok sayıda kişiyle katılmak değil, çok sayıda madalyaya sahip olmak önemlidir. Bunu başaramıyorsak, fazla masrafa gerek yoktur.
Bayrağımız ve birkaç sporcumuz temsil görevini yerine getirirler. Aslında bu da bir onurdur.