Zaman hızlı ve arkada iz bırakarak geçiyor. Türkiye, yıllar sonra birçok dokunulmayan hayati konulara cesaretle “el” atıyor. Doğru mu,

Zaman hızlı ve arkada iz bırakarak geçiyor. Türkiye, yıllar sonra birçok dokunulmayan hayati konulara cesaretle “el” atıyor. Doğru mu, yoksa yanlış mı yapılıyor?
Bunları zaman içinde göreceğiz!...
•••
Biraz krizli, bol görüntülü,
Medyanın ilgisinde abartılı,
Ermenistan-Türkiye arasında daha önceden mutabık kalınan “protokoller”  Zürih’te imzalandı.
Bu beklenilen sonuçtu.
İmza töreninde arka sırada “boy gösterenleri” görünce,
zaten bu işte öyle “halkımızın isteği, muhalefetin iradesi” gibi sözlerin kullanılmasının pek de “mümkün,” olamayacağı belli oluyor!..
•••
Ama daha yolun başındayız!..
Sorunun çözümünde henüz ilk adım!,
Doğrusu, Erdoğan Hükümeti’nin başarılı işlerinden biri olarak değerlendirilmeli!..
•••
İsviçre de atılan imzaların, iç politikanın etkisi ile “yok sayılması ya da askıya alınması” mümkün görülmüyor.
Çünkü başta ABD ve Rusya olmak üzere, AB ve diğer ülkeler bu imzanın arkasında olduklarını bir fotoğrafla Dünya kamuoyuna açıkça gösterdiler.
Özellikle, Ermenilerin oyları ile yıllardır “iç siyasetlerinde” güç odağı olmayı başaran Fransa sağının olayın başından beri içinde olması, ayrı bir önem taşıyor.
•••
Bilindiği gibi Ermeni Diasporası’nın beyni Fransa’dadır.
Ve Fransa, özellikle Ermenilerin “soykırım iddiasını” Avrupa’ya taşırken ciddi lojistik aldığı en önemli müttefikidir.
Yıllarca diğer ülkeler “soykırım” tereddüdü yaşarken, Fransa “anıtlar” dikerek olayı  “canlı” tutmaya çalışmıştı..
“Soykırım Lobisi” için kaynak yaratma ve diasporanın etkin olabilmesi adına yaptığı destekler bilinmekte.
ASALA’yı besleyen, koruyan, kollayan tavırları unutulmadı.
Öldürülen diplomatlarımıza “soğuk” bakışı, faillerin yakalanmasındaki “ isteksizliği” hâlâ hafızalarda...
Ta ki ORLY Havaalanı katliamına dek!..
ASALA’nın bu katliamında yurttaşlarının ölümü Fransa’nın uyanmasına, en azından diasporanın şiddet içeren stratejisine destek olmaktan vazgeçmesine neden olmuştu.
Ancak, siyaseten Ermenilere yardımcı olmaya eksiksiz devam etti.
Öyle ki, AB üyesi ülkelerin parlamentolarında Türkiye aleyhine alınan “soykırım kararlarında”  Fransa’nın ciddi katkısı olduğunu biliyoruz....
•••
Ermenilerin her seçimde “Fransız sağının” yanında ciddi siyasal güç olarak durmalarına rağmen Fransa, Türkiye ile atılan imzanın arkasında yer almaktadır.
Bu durum, bugüne kadar sürdürülen iç politikaya “ters” düşmek kadar, “ortaya atılan iddiaların”, en azından bazılarından, geri durduklarını da göstermektedir.
•••
Bu da Türkiye için önemli bir kazanımdır.
Sarkisyan’ın bu konudaki direncini de unutmamak gerekir.
•••
Diasporanın Ermenistan’a gönderdiği parayı keseceği haberleri gazetelerde bir sorun gibi anlatılıyor.
Çok ihtimal vermiyorum. Çünkü diaspora Ermenistan’a “soykırım” iddialarını sürdürme çalışmaları için bu parayı gönderiyor.
Ermenistan’ın acil sorunlarına yetecek kadar da büyük bir para olmadığı itiraf ediliyor.
Şayet “sınırlar açılırsa,” elde edilecek kazanç gönderilenden daha büyük olacak!.
İnce bir politika ile Ermeni tarafının, diaspora meselesini aşacağını sanıyorum.
•••
Bizde ki sorunun başı da muhalefet olacaktır.
Bu güne kadar hiçbir şeyi olumlamayan muhalefet, sadece iç politika ve şiddet yanlısı “söylemle” oy avcılığına çıkıyor...
Önünü arkasını, ülke menfaatini düşünmeden söylenen sözler ülkeyi yaralıyor!...
•••
Barış, ekonomi, siyasi dayanışma, iyi komşuluk ilişkisi gibi sayılamayacak birçok çıkarın yanı sıra;
2015’e kadar “soykırım sorunu” çözülmezse,
bilinmelidir ki; “soykırım” iddia olmaktan çıkar, kafalara kazınır!..
100 yıl boyunca kendini anlatamayan, savunamayan, gerçekleri belgeleyemeyen bir ülke olarak insanlık indinde “mahkûm” oluruz!.
Bu hak edilen bir konum olamaz!.
•••
Bizim için incitilmemesi gereken halk Azerbaycan’dır.
Ve her şeyi bir yana bırakın, Azerbaycan ciddi bir mağdurdur!..
Karabağ meselesi mutlaka çözülmelidir.
Ancak, o savaş yıllarını hatırlayan biri olarak, Ermeniler önünde nasıl yanlış davrandıkları ve hazırlıksız olduklarının yakın tanığıyım.
•••
Yıllardır Ermeni sorunun çözümünü Türkiye’ye bırakan,
Türkiye’nin sınırlarını kapatmasıyla oluşacak ambargo sayesinde istediğini alacağını zanneden, elindeki gaz ve petrol ile Türkiye’yi hoşnut eden,
Ancak uluslararası platformlarda sıkıştıran Türkiye’ye pek katkı sunamayan Azerbaycan’ın,  Türkiye-Ermeni yakınlaşması sonrası kendine yeni bir yol çizdiğini görüyoruz...
Bir yandan, Türkiye üzerinde “manevi baskı” kuruyor,
diğer yandan Aliyev, Putin ile anlaşmaya çabalıyor.
Bu  Azerbaycan  politikasının görülen yeni stratejisi olsa gerek..
Bence doğru bir çalışma...
•••
Rusya’nın Ermenistan üzerinde ABD’den daha fazla etkisi var...
Çünkü elindeki kozlar, ABD’den daha fazla.
Kaldı ki; Gürcistan olaylarında, Rusya’nın sınırlarını kapatması sonrası en fazla sıkıntıyı Ermenistan çekmişti.
Ermenistan Rusya ile “oynaşmaktan” çekiniyor!..
Bu nedenle Haydar Aliyev, Rusya’yı ikna ettiğinde Karabağ sorunu daha çabuk çözülür...
Türkiye’nin yaklaşımı Aliyev’e yeni bir hamle yapma “hakkını” verdi.
Eminim ki, pek yakın zamanda Türkiye’nin devreye girmesiyle Azerbaycan,
önce Ermeni işgali altındaki Azeri bölgeleri, daha sonra da Karabağ sorununu çözecektir.
•••
Ermeni adımının yanında daha da önemli bir adım var.
“Kürt açılımını” kapsayacak “Demokratikleşme” çalışması!..
Baykal’ın, başbakanı davet ederek bu çalışmaya “katılması” sevindirici bir gelişim!.
Bir oyunbozanlık olmadığı takdirde, “akan kanın” durmasını sağlamak adına “iktidar/ana muhalefet” buluşması ülke menfaatine dönüşmeli!..
Bu erdemli iş, “devlet adamı basireti” ister!.
Siyasilerden bunu beklemek her yurttaşın doğal hakkı!.
Ancak, daha baştan Baykal’ın koşulları var. Bunlardan biri de “görüşmeyi TV’ye alalım”!.. Burada biraz “işi yokuşa sürmek” niyeti seziliyor!
Bence görüşme “canlı verilsin!”  Millet herkesi bir kez daha tanısın!..
Her şeye rağmen, dilerim ki gelecek günler aydınlık olur!..
Not; Bir haftalık zorunlu yurtdışı gezisine çıkıyorum. Oralardan “yazı göndermek” güç olacağı için bir zaman  birlikte olamayacağız. İzninizle. Sağlıklı ve başarılı günler dilerim.