Geçen hafta Ankaraspor’un Bank Asya Ligi’ne kabul edilişindeki tuhaflığı yazmıştım.

Geçen hafta Ankaraspor’un Bank Asya Ligi’ne kabul edilişindeki tuhaflığı yazmıştım.  Sağolsun, Erkan Goloğlu abimizden geçer not almışım. Radikal’de Perşembe günü çıkan yazısındaki övgü dolu cümleleri okuyunca yüzüm kızarıverdi.

Bilen bilir, Erkan Goloğlu’nun notu kıttır. Tam not verdiyse orada durup bir düşünmek lazım. Ben de öyle yaptım ve bu Melih Gökçek meselesini biraz daha sürdürmek gerektiğine karar verdim.

Bu defa hafta arası gazetelerde yayınlanan bir konuşma kaydından devam edelim. Şekip Mosturoğlu ile Aziz Yıldırım konuşuyorlar. Mosturoğlu’nun sözlerini aynen aktarıyorum:

¨O şey de Melih bey de bir araç varmış ortam dinlemesi yapabiliyormuş mobil bi araç. Onunla dolaşıyorlarmış kamp tesisinin oraya koymuşlar ortam dinlemesi yapıyorlarmış. İstanbul'a getirmişler otelin yanına koymuşlar. Tam manyak bunlar ya sapık...¨

Meselenin Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe boyutu ayrı. Hiçbir Fenerbahçeli kendisini kandırmasın. Hafta içinde Taraf’ta yayınlanan bazı başka konuşmaları da düşününce Yıldırım’ın birtakım illegal işlerin içinde olduğu net bir şekilde anlaşılıyor. Yoksa kimse telefonda şifreli laflarla ¨Hani bilmem kim var ya, onu bir ara sen¨ filan gibisinden konuşma gereği hissetmez.

Lakin meselenin Melih Gökçek’le ilgili kısmı da bir o kadar tuhaf değil mi? Bir belediye başkanının dinleme cihazına sahip olması ihtimali kimseye acayip gelmiyor mu? Böyle soruyorum çünkü ben bu bilgi üzerine ortalığın birbirine girmesini beklerken kimseden çıt çıkmadı.

Düşünsenize, Melih Bey’in bir dinleme cihazı olduğu ve cihazı şehir şehir dolaştırıp Ankaragücü’nün rakiplerinin konuşmalarını dinlediği iddia ediliyor. Bu iddia doğru mudur, değil midir araştırılmayacak mı şimdi? Bu dinleme cihazı herhalde öyle Ulus’taki İtfaiye Meydanı’nda ikinci el pazarından öğrenci usulü sıkı bir pazarlıkla alınmıyor. Bunun bir kaydı, faturası, gümrük giriş belgesi filan vardır diye düşünüyorum. Eğer ülkeye kaçak yollardan sokulmadıysa tabii.

Hayır, bu iddia tamamen mesnetsizse Melih Bey’e de kendisini aklama şansı verilmeli hem. Nihayetinde hiç kimse başkalarının özel konuşmalarını, maç taktiklerini gizlice dinlemek gibi iğrenç bir suçun muhatabı olmak istemez. Değil mi? Zira futbol maçı için dinleme cihazı satın almak Şekip Mosturoğlu’nun telefonda Aziz Yıldırım’a söylediği gibi bir tür manyaklık, sapıklık olsa gerek. İyice araştırılsın bu iddialar, Melih Bey de aklansın, biz de rahatlayalım.

Bu arada bir an için iddianın gerçek olduğunu düşünelim: Sadece futbol maçı kazanmak için dinleme cihazı satın alan siyasi kariyerini korumak için neler yapabilir, hayal etmek bile istemiyorum.

Bir de meselenin ikinci boyutu var tabii. Alaattin Metin boyutu. ¨Ara Alaattin’i yazsın¨ noktasında durmak herkesi, her şeyi geçtim bizzat kendisine ağır gelmemekte midir? Eğer gelmiyorsa bu nasıl bir iştir, nasıl bir histir? Sorularım uzar gider. Bunlar da çok önemli sorular ama ¨yerim dar¨ diyerek kaçayım ben en iyisi. Yoksa vallahi kötü olacağız Alaattin abiyle. Aslında Alaattin abinin suçu yok. Asıl ben buradan Türk spor medyasının meslek etiğine giriş yaparım ki... Yok yok vallahi yer bitti.