Eğer bu yapılabilecek olsa idi,en azından bu yaz klimaları devre dışı bırakır ve bir miktarda olsa önümüzdeki günlerde yoğunlaşacak olan elektrik kesintilerinin önüne geçme...

Sıcak bir yaza girerken soğuk şeylerden söz etmek serinletir mi ?

Eğer bu yapılabilecek olsa idi,en azından bu yaz klimaları devre dışı bırakır ve bir miktarda olsa önümüzdeki günlerde yoğunlaşacak olan elektrik kesintilerinin önüne geçme olanağı bulmuş olurduk.

Dünya ölçeğinde 2000’den bu yana genelde enerji fiyatları özelde ise petrol ve doğalgaz fiyatları hızla artmakta.Petroldeki artışın gelecekte geri dönüş yapacağı ve düşeceğini beklemek hayal olur. Zira petrol fiyatlarındaki artışta ana neden rezervlerin tükenme eğilimi ve talebin hızlı bir biçimde artıyor olması.Talep son yıllarda üretimin-yani arzın-önüne geçmiş durumda. ABD ve Avrupa’daki talep artışını Çin, Hindistan gibi ülkeler hemen hemen aynı kararlılıkla izliyorlar. Oysa üretim aynı hızla artış göstermiyor. Küresel kapitalizmin tüketim eğilimlerini sürekli kamçılaması ve tükenir olan dünya kaynaklarının oluşturduğu çelişki fiyatları artıyor. Bu durumda alternatif yakıt arayışlarına ve biyoyakıtların gıda tarımının yerini alması gibi bir yanlışa neden olmakta ve bu kez tetiklenen gıda fiyatları olmakta. Dünyanın çeşitli yerlerinde yoksulların beli daha da bükülmekte ve ayaklanmalar uç vermekte.

Sadece yoksulluğun yoğun olduğu ülkelerde mi? Hayır.

Özellikle petrol ürünlerindeki fiyat artışları Avrupa’daki emekçileri de ayağa kaldırdı. Zira onlarında gelirleri giderek düşmekte idi. Öncelikle İngiltere, Fransa ve İspanya’da balıkçılar ve kamyon şoförleri greve gittiler.Avrupa’da orta sınıfın giderek gelir kaybına uğruyor olması bir gerçek. Yunanistan’daki liman ve telekomünikasyon özelleştirmelerine karşı çıkışta da benzeri nedenler yatmakta.

Avrupa’da bunlar yaşanırken Güney Amerika’da ise yoksullar için bir çıkış olanağı uç veriyor. Brezilya’nın IMF’den kendini kurtarması, Venezuella’da, Bolivya’da ve Ekvator’daki gelişmeler başka bir dünyanın olanaklı olduğunun kanıtları olma durumunda. Bu ülkelerdeki enerji kaynaklarının kamulaştırılması ve elde edilen gelirin halkın refahına yansıtılması önemli gelişmeler. Newstatesman’dan John Pilger’in makalesindeki şu tespiti önemli;” Chavez’in ilk işlerinden biri OPEC’i diriltmek ve petrol fiyatlarını rekor düzeye çıkarmaktı. Karayipler ve orta Amerika’daki en yoksul ülkeler için petrol fiyatını indirdi ve Venezulla’nın yeni petrol zenginliğini borç ödemek için kullandı. Böylece kıtaya hükmeden IMF’yi kovdu. Yoksulluğu yar yarıya azalttı-gayrı safi hasılaysa çarpıcı biçimde arttı.

Hepsinin ötesinde yoksullara hayatlarının düzeleceğine dair özgüven aşıladı.”

Bu arada gelişmelerden rahatsız olan ABD ise Venezuella’nın sınır komşusu Kolombiya’yı kıtanın İsrail’i yapmış durumda. Milyar dolarlık desteğin yanı sıra faşist milislere “eğitim” veriyor. ABD Guantanamo, Diego Garcia ile birlikte denizde ve havada oluşturduğu seyyar işkencehaneler ile bu konudaki birikimini Kolombiyalı faşist milislere aktarıyor. Bu günlerde Kolombiya devlet başkanı Uribe’de Pinochet rolüne soyunmuş durumda.

Dünyadaki artan enerji ve gıda fiyatları en çok çokuluslu şirketlerin işine yarıyor. Bunun karşısında yoksul halklara başka bir dünyanın olabilirliğini kanıtlamaya çalışanlara karşı ise emperyalizm ve küresel kapitalizm her zamanki gibi zalim yüzünü göstermekten kaçınmıyor.

İçinde bulunduğumuz günlerde Türkiye’de de fiyat artışları, yoksullaşma ve insan haklarına saldırı giderek ivme kazanırken gündem yasama/yürütme çatışmasına çekiliyor.Bir yandan da futbol üzerinden “turkuaz milliyetçilik” formadan sokağa taşınıyor.

Akaryakıta, elektriğe, doğalgaza, ekmeğe, suya, pirince zamlar üst üste gelirken,

Enflasyon hızla yükselirken, işsizlik giderek artarken,

Üniversitelerde gençlerin öğrenim hakkı çeşitli baskılarla ellerinden alınırken,

Ruslar’ın yemekten kaçınıp geri çevirdiği domatesler halka yedirilirken,

Tersanelerde, madenlerde emekçiler birer birer katledilirken,

“Hak verilmez alınır zafer sokakta kazanılır” şiarıyla alanlarda olmanın tam zamanıdır.

Ve dün Trabzon’da, Antalya’da olduğu gibi yarında Gebze’de alanlarda gündem saptırmalara, turkuaz milliyetçiliği sahalardan sokağa taşıyanlara karşı turkuaz dayanışmanın,kızıl güneşini, özgürlüğün bayrağını yükseltmek en büyük yanıt olacaktır.