Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu/ birinciliği beyaza verdiler.” Böyle der Özdemir Asaf. Somut anlamda baktığımızda; pisliği en fazla gösteren renk beyazdır ve çok çabuk...

Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu/ birinciliği beyaza verdiler.” Böyle der Özdemir Asaf. Somut anlamda baktığımızda; pisliği en fazla gösteren renk beyazdır ve çok çabuk kirlenir. Bu yüzden de özenle kullanılmalıdır. Felsefe açısından bakıldığında ise: Beyaz; temizliğin, dürüstlüğün, doğrunun ve erdemin

sembolüdür. Bu noktada kirlilik söz konusu olduğunda utanılması gereken durumlar var demektir. İnsanlar, dolayısıyla da toplum kirleniyor demektir. İşte esas tehlike o zaman başlamaktadır. Gözlüyoruz ki son dönemlerde Türkiye bu tür kirlenmelerin içinde yüzmeye çalışıyor. Gün geçmiyor ki üst düzeyde görev yapanlar için bir usulsüzlük ve yolsuzluk savı ortaya atılmasın. Bunların bir çoğu tam anlamıyla çözüme kovuşturulmadığı içinde “pislikler” katmerleşmeye başlıyor. Haklı haksızdan ayırt edilemiyor. Ortalık toz dumana bürünüyor. Böylece de “kurt puslu havayı sever” atasözü daha bir anlam kazanıyor.

Bu kirlenmişliğin genelde fazlaca göründüğü ortamların başında da “spor” gelmektedir.  Özellikle “profesyonel futbol” tüm dalların içinde başı çekmektedir. Kendilerini yönetecek kişileri seçerken bile büyük kaoslar yaşanan bu branş, her yönüyle kirlenmiş imajı vermektedir. Hatalı maç listelerinin sumen altına atılması

na burada rastlanmaktadır. Bazı hakemlerin hiçbir açıklama yapılmadan aforoz edilmesi de profesyonel futbolda yaşanmaktadır. Kulüp başkanları kendi konumlarını korumak için, sağa sola karalama yapmaktan çekinmemektedir. Milyonlarca dolarlar havalarda uçuşmaktadır. Nereye nası harcandıkları araştırılamamaktadır. Teknik adamlar birbirlerinin ayağını kaydırmak için çeşitli entrikalar çevirmektedir.

Futbolcular acımasızca, gaddarca ve kasten birbirlerine girmektedir. Yine, futbolcular hakemleri kandırıp, sakatlık ve düşürülme numarası yaparak haksız kazanç sağlamaya çalışmaktadır. Futbol medyasının bir çoğu da bu görüntülere seyirci kalmaktadır. Takım amigoluğu yapmaktadır. Bu tavrı sergilerlerken de tüm amaçları çıkarlarına dokunulmamasıdır. Okumazlar, araştırmazlar, incelemezler, sormazlar, dinlemezler dededen kalma usullerle yorum yazıp, yorum yaparlar. Söylediklerinin içinde bir tane yararlı mesaj bulunmaz. Ve, her hafta aynı şeyleri yineleyip dururlar. Sonra da çevrelerini eleştirip dururlar. İşte profesyonel futbolda manzara böyle görünmektedir.

Hafızalar nankör olduğundan bir çok sorun da unutulmaktadır. Unutuldukça da ortam kirlenmektedir. Fosiller artmaktadır. “Beyaz” a özen gösterelim, mümkün olduğu kadar kirlenmesine izin vermeyelim