Bilirsiniz; başlığın devamı “söyletme kötüyü” şeklinde. Oysa; kutuyu açtırmanın, kötüyü söyletmenin iyiye bir zararı olmaz. Açılsın kutular...

Bilirsiniz; başlığın devamı “söyletme kötüyü” şeklinde. Oysa; kutuyu açtırmanın, kötüyü söyletmenin iyiye bir zararı olmaz. Açılsın kutular...

Başbakan’la Aydın Doğan arasındaki tartışma, kutunun kapağının aralandığını gösteriyor. Doğan Grubu gazeteleri, bir süredir, ucu AKP’ye dokunan yolsuzluk olaylarını öne çıkarıyor. Şaban Dişli’nin 1 milyon dolara iş takip ettiği iddialarıyla “sarsılan” AKP, Almanya’da Deniz Feneri aracılığıyla iç edilen paralar konusuna doğrudan Başbakan’ın ve RTÜK Başkanı Zahit Akman’ın adı karışınca “kükreyip silkinme” hamleleri yapmaya başladı. Artık arkasında yeterli medya gücü oluşturduğunu hisseden Erdoğan veryansın ediyor A. Doğan’a...

Dünkü Hürriyet “Son dönemde AKP’lilerin doğrudan rol aldığı veya yolları AKP ile kesişen isimlerin karıştığı skandalların art arda patlaması Başbakan Erdoğan’ın sinirlerini gerdi” diye yazdı, birinci sayfadan. Sonra da, sinirleri daha da gerilsin diye olsa gerek, Dişli’den başlayıp AKP Batman İl Başkanı’na kadar son 2 ayın vukuatlarını bir bir saydı.

Başbakan’ın kızdığı, kendini kontrolde zorlandığı, Ergenekon’un en küçük detayları bile gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanırken keyiflenirken, Almanya’daki fener davası ile ilgili yayınlardan dolayı hayıflandığı kesin.

A. Doğan haklı!. Başbakan siyasi şantaj yapıyor. Kutuyu açtı ve “A. Doğan Hilton’u rezidans yapmak için bizzat bana gelip izin istedi” dedi. Herkesin konuştuğu, bildiği bir konuya resmiyet kazandırdı. “Sevsinler seni” gibi bir ifadeyle de, tartışma uslubunu Kasımpaşa zeminine kaydırdı.

Şantaj Başbakan’ın A. Doğan’a verdiği 5 günlük sürede kendisini en çıplak biçimiyle gösteriyor. “Açıkla, yoksa haftaya ben açıklayacağım” ne demek? Herhalde A. Doğan’ın yasa dışı değilse bile, gayri meşru sayılabilecek işleri olduğunu ve medya gücünü kullanarak hükümetle al takke ver külah olduğunu söylemeye çalışıyor. Söylemeye çalıştığı şeyi, medya dünyasına biraz bulaşmış herkes, bu konudaki akademik araştırmaların tümü ortaya koyuyor zaten.

Ortaya koyuyor da, böyle bir konuda bildiği birşey varsa açıklamayarak, “açıkla yoksa...” diyerek bir başbakan değil, bir “pazarlıkçı” gibi davranıyor. Dahası, “Bundan sonra artık saygılı götürelim, gizli götürelim yok, herşeyi açık net millete duyuracağız” diyebiliyor. Bu cümleyi şöyle okumak da mümkün; iktidar bundan önce ve bugüne kadar, memleketin en büyük medya patronuyla ilişkileri “saygılı” ve “gizli”  götürüyormuş.

Normalde, bir başbakan bu tür şeyler söylediğinde, “Senin maaşlı köşe yazarların, silahşörlerin var... Benim yok” dediğinde yer yerinden oynar ve medya bir bütün olarak isyan eder. Bugün bu isyanı göremeyişimizin nedeni, biraz da Başbakan’ın söylediklerindeki doğruluk payı belki.

Doğan, “BİAT KÜLTÜRÜMÜZ YOK” derken basın özgürlüğü adına “şövalyece” bir çıkış yaptı. Yaptı da, buna kim inanacak? Geçen yıl “Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi” diyerek Hürriyet’te yaşadıklarını anlatan Emin Çölaşan’ın inanmayacağı kesin.

Çünkü, o Çölaşan, hükümet aleyhinde şeyler yazdığında E. Özkök ve patron tarafından uyarıldığını; Başbakan, Maliye Bakanı veya hükümeti eleştirdiğinde, “şu cümleyi çıkar bu cümleyi değiştir” dendiğini yazdı. 2004 Şubat’ında E. Özkök’ün kendisine “Bak Doğan Medya Grubu’nun bütün kuruluşları şu anda çok iyi gidiyor. Fakat hükümet isterse en sağlam kuruluşları, en sağlam bankaları bile bir günde batırır. Müfettiş gönderir, maliyeci gönderir, nasıl olsa eksik veya yanlış bulur. Şimdi, senden ricam iki-üç ay hükümetle ilgili bir şey yazma. Bu, Aydın Bey’in de ricasıdır” (sf. 27) dediğini aktardı. Patron işlerini yütütebilsin diye hükümet alayhtarı haberlerin gazeteye girmediğini anlattı.

Zurnanın zırt dediği yer medya sahiplik yapısı aslında. Asıl işleri gazetecilikten başka herşey olan dev holdingler bir yan iş olarak da gazetecilik yaptıklarında, özgürlük de biat da patron çıkarları çerçevesinde tanımlanıyor.

Neyse ki taraf olma meraklısı değiliz, yoksa şimdi ya A.Doğan’ı ya Erdoğan’ı tutmak gerekecekti!