İIk sonuçlar bile AKP'nin zaferin

İIk sonuçlar bile AKP'nin zaferine işaret ediyor. Özellikle Güneydoğu'da, bağımsız olarak yarışan DTP'liler de olmasa, AKP'nin neredeyse tek parti haline geldiği söylenebilir. Genel olarak Doğu'da merkez sağ oyların büyük oranda AKP'de toplandığı da bu seçimlerin altı çizilmesi gereken bir başka gerçeği.

AKP'nin bu zaferi nasıl değerlendireceği, bundan sonra ne tür politikalar geliştireceği, önümüzdeki dönemde yaşanacak siyasal gelişmeler açısından son derece önemli. Zafer sarhoşluğu içinde, kendi önceliklerini ülkeye dayatan ve cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde olduğu gibi uzlaşmaz tavırlar izleyen bir AKP iktidarı, Türkiye'ye yeni gerilimler ve krizler yaşatacaktır.

Öte yandan, merkez sağ oyları büyük ölçüde kendisinde toplamış olmanın ve merkez sağda konumlanma arzusunun bir sonucu olarak, politikalarını sistemin daha kabul edeceği sınırlar içine çekecek olan bir AKP, askerle ve "devletin hassasiyetleri" ile daha az sürtüşme yaşayacaktır

Oy oranı açısından önemli bir zafer elde eden AKP'nin, geçen seçimlerden daha az sandalyeye sahip olması, Erdoğan'ın sistemle daha uyumlu politikalar izlemesini kolaylaştıran bir etmen olabilir.

Kanımca, bu seçim sonuçlarının toplum mühendiliğine soyunanlar açısından da öğretici olması gerekir. İktidar partisinin oylarını bu oranda artırmasının iki önemli nedeni arasında cumhurbaşkanlığı sürecinde yaşanan gelişmelerin vatandaşlar tarafından AKP'ye karşı "centilmenlik dışı bir müdahale" olarak algılanmasını ve e-muhtırayı saymak mümkün. E-muhtıranın, 1983'de Kenan Evren'in açıktan MDP'yi desteklemesinin oyları ANAP'a yönlendirmesine benzer bir şekilde AKP'ye yaradığını söylemek yanlış olmaz.

Son zamanlarda yaygınlaşmakta olan milliyetçi dalganın MHP'yi barajın üstüne sıçrattığı ve sandalye dağılımına bakıldığında bu seçimin en karlı partisi haline getirdiği görülüyor. Bu sonucun da, solda politika yaptığını söyleyip yelkenlerini milliyetçilik rüzgarıyla şişirmeye çalışanlar açısından öğreticisi olması gerekir.

Açık ki, son zamanda yaşanan gelişmelere, çağlayan mitinglere karşın CHP'nin olduğu yerde sayması, hatta gerilemesi, Baykal için, hiçbir politik kıvraklığın kolay kolay açıklayamayacağı bir hezimet olarak görülüyor. Bu seçimlerin sosyal demokratlara şunu kantılamış olması gerekir: Tüm konjonktürel koşulların lehte olduğu bir zamanda bile, yoksullara ve yoksulların yaşam koşullarına dokunmadan, sosyolojik olarak "zengin partisi" olarak algılandığınızda başarı sağlamanız mümkün olmuyor. Kısacası, milliyetçilik sola pek yaramıyor. Milliyetçi söylem ve MHP ile flörtün, CHP'ye birşey kazandırmasını bir yana bırakın, kendisinden MHP'ye birşeyler kaptırması sonucunu doğurduğu ortada.

Bakalım, CHP Genel Başkanı, ilk sonuçlar ortaya çıkar çıkmaz Mehmet Ağar'ın gösterdiği, ve demokrasi kültürünün geliştiği her ülkede bir liderin göstermesi gereken tavrı gösterebilecek mi?

Ve tabii bir de yüzde "o nokta" oranında oy alan sosyalistlerin durumu var. Bu sonuçlar onlar açısından da öğrtetici olmalı. Ya yüzlerini karşılarındaki devasa sağ bloğa dönüp top-lusallaşabilmenin yolları üzerine kafa yoracaklar ya da "o nokta"lar için kendi içlerinde didişecekler.

Kesin olan şu ki, Türkiye 23 Temmuz sabahına AKP'nin ezici zaferi ile uyandı. Ancak, bu zaferin AKP'nin sandalye sayısını azattığı göz önünde bulundurulursa, önümüzdeki dönemin AKP için eskisinden de zor geçeceği söylenebilir. Bağımsızların görece güölü temsili, yeni Meclis'in en ilginç yönü olacak.