Televizyonlardaki spor, daha doğrusu futbol programlarını sunanların pek çoğunun kendilerine çeki düzen vermeleri gerekmektedir.

Televizyonlardaki spor, daha doğrusu futbol programlarını sunanların pek çoğunun kendilerine çeki düzen vermeleri gerekmektedir. Çünkü, bu ülkede insanlar artık  okuyarak değil, görerek ve duyarak öğrendiklerine veya elde ettikleri verilere  göre davranış biçimi sergilemektedirler. Bireysel ve sosyal yaşamlar ekranlardan aktarılanlar ölçüsünde şekillenmektedir.

“Okuma alışkanlığının giderek yitirildiği toplumlar, gelecek için pek umutlu olamazlar“ gerçeğini unutmadan, hiç olmazsa deyip; televizyon yayınları sırasında bazı doğru ve seviyeli bilgilerin verilmesi ilkesinin de uygulanmasına  inanlardanım. Fakat, gelin görün ki, televizyon sahipleri ve program hazırlayıcıları bunu tamamı ile göz ardı etmiş gibi görünmektedirler.
Varsa yoksa anlamsızca uzatılan diziler, neredeyse tamamı kaza ve cinayet bilgileriyle dolu haber bültenleri ve yarışmalar...
İşte bugün Türkiye'de yayın yapan, ulusal boyutta ki televizyonların bu ülke insanına sunduğu yayınlar...
Şimdi gelelim futbol programlarına: Tabii ki onlarda aynı  çarkın içinde yoğrulmaktadır. Dolayısıyla bilim ve sağduyudan uzak olması yadırganmamalıdır. Diyoruz da hani biraz seviyeli olması gerektiğini de söylemeden edemiyoruz. Seviye derken;  bilgi dağarcığının kapasitesi ve kullanılan üslubu kastediyoruz.
Bugün futbol programlarında konuşan birçok kişi, olması gerekenden söz etmek yerine genellikle karalama yöntemini kullanıyor. Bunu yaparken de zaman zaman beş dakika önce söylemeye çalıştığı şeyi unutup, kendi kendini yalanlar beyanlarda bulunuyor. Kısacası kendinle çelişiyor. Bu unutkanlık ve yetersizlik bir süre sonra hırçınlığı, dolayısıyla da kabalığı ortaya çıkarıyor. O programda iki ya da üç kişinin bu duruma düşmesi her kafadan bir ses çıkmasına neden oluyor ve hakarete varan söylemlerle birbirlerini tahrik etme noktasına varılıyor. Bunları izleyenler de ertesi gün veya aynı anda yorumculuğun böyle yapılması gerektiğini sanarak kahvehanelerde, sokaklarda, tribünlerde birbirlerine giriyorlar.  

Kanımıza göre; televizyonlardaki bu tür futbol yayınlarının bazıları fanatik takım taraftarlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle de bu programlar sıkı bir denetim altına alınmalıdır. Konuşmacılar Türkçeyi doğru kullanmayı öğrenmelidir. Sinirli insanların olduğu bir ortam yaratılmamalıdır. Çünkü, sinirlilik ve olumsuz enerji diğer bireylere en çabuk bulaşan bir rahatsızlıktır. Hele bu durum milyonlarca kişiyi etkiliyorsa, üzerinde daha da hassasiyetle durulmalıdır. Yorumcular ve programcılar sağlam bir eğitim ve öğretimden geçirilmelidir. Futbol programlarındaki bu kargaşa ve seviyesizlik devam ettiği sürece, stadyumlarda ve sokaklardaki taraftar olaylarının önüne geçilemez. 

Sporda şiddet ceza yasalarıyla değil, eğitim ve öğretim ile sağlanabilir.