Radyonun sinyal müziğinin ardından programın adı geliyor: -Nöbetçi Felsefeci Açık Radyo'da 2002 Kasım'ında yayınlanan program...

Radyonun sinyal müziğinin ardından programın adı geliyor:

-Nöbetçi Felsefeci

Açık Radyo'da 2002 Kasım'ında yayınlanan program yayın esnasında kayda alındığından, ölümsüz hale gelebilmiş. Felsefe öğretmeni Zeki Taş'ın hazırlayıp sunduğu programın o haftaki konuğu Duygu Asena...

Taş, sözlerine başlarken "bugün Mardin'de olmanız lazımdı, ama gidemediniz" diyor. Ardından Duygu Asena'nın kadife yumuşaklığında sesi geliyor:

"Bugün özel bir şirketin katkılarıyla okula giden 5 bin kız öğrenci için tören yapılacak, ben de davetliydim..."

"Ama Açık Radyo'ya önceden söz verdiğiniz için buradasınız, Mardin'e gidemediniz!"

"Evet bu yüzden gidemedim!"

Duygu en basitinden en iddialısına kadar verdiği bütün sözleri yerine getirmek için büyük bir titizlik gösterirdi.

Sözünün kadınıydı!

Sonra programcı, seyahat üzerinden devam ediyor:

"Siz çok gezen, seyahat eden birisiniz. Seyahat etmeyi neden seviyorsunuz?"

Duygu söyleşinin burasında içselleştirdiği özelliği hakkında ipucu veriyor:

"Bunu ben de çok düşündüm. Gezip tozmak için mi gidiyorum, hayır! Yeni insanlar, yeni hayatlar, yeni yerleşimler görmek için mi, belki! Ama bu soruya vereceğim en doğru yanıt şu olabilir: Ben gitmeyi seviyorum!

Duygu'nun gitmeleri de farklı. Bir turist olmayı sevmiyor. Her yere ve her şeye uzaktan bakmak değil, onun istediği... İnsanlara temas etmek, onlarla konuşmak, dinlemek, dinlemek ve dinlemek...

Duygu en çok bunu yapardı.

İnsanları bir psikiyatri uzmanı sabrıyla dinlerdi. Gazeteci gözlemciliğini "çok bilmiş hatipliğe" kurban etmezdi. İnsanlara "sivri akıllı" reçeteler sunmak yerine onları anlamayı yeğlerdi.

Bunları ne kadar iyi yaptığını da yazılarında gösterirdi.

Duygu'dan ayrılalı 30 Temmuz'da 1 yıl dolmuş oluyor.

Ne yazık ki, "ikinci Duygu" da yok hayatımızda: O bir taneydi, bir tanemizdi!

Şimdi bu yazıyı yazarken evimdeki Duygu'lu fotoğraflara bakıyorum. Sonra Kültür Lisesi'nin geçtiğimiz 8 Mart'ta Kadınlar Günü için hazırlayıp, bizlere hediye ettiği Zeki Taş'ın Duygu'lu programından onun yumuşacık sesini dinliyorum. Uzun hastalık günlerindeki uysal hali değil de, sağlıklı günlerindeki güleryüzlü direngenliği, asla geri adım atmayan belkemikli aydın kimliği, sıcak arkadaşlığı geliyor gözümün önüne.

Duygu, sanki yine bir yerlere gitmiş gibi... Gitmeyi seviyor ya!

Bizim neler hissetiğimizi en iyi onun sevgili kardeşi İnci Asena dile getiriyor. Geçenlerde bir yemek masasında otururken "biliyor musun, Nazım" dedi:

-Duygu'yu çok özledim!

Açık Radyo'daki programda Duygu, gidiş-dö-nüşlerinde neler hissettiğini ifade ederken şöyle diyor:

-Sevgimi özlemle ölçüyorum.

30 Temmuz 2006'dan bir yıl sonra onu ne kadar çok sevdiğimizi daha iyi anlıyoruz, çünkü Duygu'yu çok özledik!..