Geçtiğimiz perşembe gecesi Kadir Çelik’in “Objektif” programına katıldım. Orada Nazlı Ilıcak da vardı. Her zamanki Ilıcak’tı!.. Buraya kadar iyi de! Ertesi gün köşesinde bir yazı yazdı...

Geçtiğimiz perşembe gecesi Kadir Çelik’in “Objektif” programına katıldım. Orada Nazlı Ilıcak da vardı. Her zamanki Ilıcak’tı!.. Buraya kadar iyi de! Ertesi gün köşesinde bir yazı yazdı. Hani şimdi moda ya!... Solcular ve Ergenekon ahkamı!...

 •••

Bizim solculuğumuzu sorgulayanın Ilıcak olması ayrı bir komedi!. O gece ve yazısında Ilıcak’ın işine gelmeyen sorulara “unuttum” cevabını vermesi, yaşının gereği olsa da asıl nedeninin, “dün dündür, bugün bugündür” klasik felsefesine uyma geleneğinden kaynaklandığını biliyorum!... Tek gözle bir “yöne bakan” bu yorgun beyinler, artık canımızı acıtıyor!...

Yıllardır bu ülkeye bir şey vermediler, ama bu ülkeden, geçmişimizden ve hâlâ bugünümüzden çok şey almaya devam ediyorlar!...

 •••

Nazlı Hanım, İbrahim Şahin’i savunarak, “sadece onu günah keçisi yaptınız, ama Asker’in üzerine aynı ciddiyetle gitmediniz” diyor. Oysa “Susurluk düzeni” ülkenin yüz karasıdır. Bizler, “Susurluğu” münhasıran bir grubu ya da bir kurumu yok etmek için takip etmedik. Ülkenin demokratik devlet yapısını bozan, egemenlik mülkiyetinin bürokraside olmasını isteyen, hukukun üstünlüğünü bir kenara iterek “yasadışı örgütlenmeleri öne çıkaran ve bu örgütlerle cinayetler işleyen” bir yapıyı ortaya çıkarmak adına mücadele verdik..

Basit bir trafik kazası sonrası araba içindekilerin maceralarını değil, ülkenin içine sokulduğu kara durumu gözler önüne serdik.

Şu ya da bu kişinin arkasında değil, oluşturulan düzenin peşindeydik.

 •••

Bin operasyonda 4 bin kişi öldürdüklerini iftiharla söyleyenler, gerilerinde 17.547 faili meçhul dosya bıraktı.

Trafik kazasında “hafızasını yitiren İbrahim Şahin sonra hatıralarını yazdı.”

Ilıcak, Şahin’in geçirdiği “kazanın üzerine gidilmedi” diyor. Doğru, üzerine gidilseydi bu çetelerin “arazi mafyası” ile ilişkileri ve komisyon kavgaları gün yüzüne çıkardı.

Bursa’da öldürülen çete mensubu özel hareketçinin araştırılması da  tam yapılmadı.

Nazlı Hanım niye yapmadı orası da meçhul?!

 •••

Ancak şu iyi bilinmeli ki; uyuşturucu, silah ve insan kaçakçılığı yapan, devletin kurumlarını kullanarak rant elde etmeyi başaran bu yapı Nazlı Ilıcak’ın arkadaşlarının direnmesine karşın solcuların ve halkın takibiyle yakalandı.

Hâlâ yargılanmayı bekleyenler olsa da “Devletin çete kurduğu” yargı tarafından belirlendi. Ama asıl önemlisi Susurluk’ta “adam öldürme yetkisini kullananlar ortaya çıktı.” Bu nedenle kamuoyu yapılan çalışmalara saygı duydu.

Ilıcak’ın o zamanki kol kola girdiği Genel Başkanı Erbakan’ın “fasa fiso, glu glu dansı yapıyorlar. Mum söndü oynuyorlar” demesine rağmen “Susurluk düzenini” halk öğrendi!..

Milyonlarca kişi sokaklara döküldü.

Ama bugün savcısı o niyetle olmasa da “Ergenekon Davası,” Nazlı Hanım gibilerin yönlendirmesiyle AKP hükümetini aklama, AKP’nin kapatma davasında rövanş alma, hatta kendi “kuyruk” acılarını çıkarma fırsatı olarak görülüyor. Cumhuriyet ile, onun ilkeleri ile hesaplaşma aracı olarak gösteriliyor. Toplumu bölmeye, kamplaşmaya iterek AKP iktidarını sürdürmeyi hedefliyor… İşte yanlış burada!... O nedenle destek ve saygı göremiyorlar...

Toplumu harekete geçiremedikleri için “liberal solcular,” solculara kızıyor.

O gece programı izleyenler gördüler ki, başta yapımcı Kadir Çelik olmak üzere o oturumda bulunan herkes akıllıca “Ergenekon düzeninin” ortaya çıkmasını istiyordu. Lafı dolaştıran ve ezberleri aktaran tek kişi Nazlı Hanımdı!...

Hal böyle iken, 12 saat geçmeden konuştuklarını çevirip, “asılsız yorumlarda” bulunmak, en iyi deyimle Nazlı Hanıma yakışmadı!..

Ne ilginç; Nazlı Hanım Susurluk’ta taraftı!... Çete mensuplarından yana!... O zaman da bizi itham ediyordu…  Şimdi de taraf!... Hükümetten yana!...  Yine bizi itham ediyor... Yani hiçbir zaman işin özüne bakmıyor. Düzene karşı çıkmıyor. Güneşin ışıttığı yere yüzünü dönüyor!...

Acaba AKP yandaşı olmasa Nazlı Ilıcak bugün bunları yazabilir miydi?

Program sırasında Kadir Çelik’in Ilıcak’a sorduğu davaya yansıyan “Nazlı Hanımın İngiliz Ajanlığı iddiasını” hiç önemsemedim, ama o gece sorduğum soruya henüz yanıt alamadım

Bir kez daha sormak isterim: Ilıcak, “Köstebek Sarmusak” olayında, Tansu Çiller’in, Genelkurmay’dan sızdırılan “darbe teşebbüsünü” durdurmak için, Adana Konsolosu E. Shildon aracılığıyla Beyaz Saray’dan destek talebinde bulunduğu bilgisini neye dayanarak yazmıştı?

Bir ülkenin Başbakanının ABD’den “medet” umması doğru mudur? Bu konumuz değil, ama Nazlı Ilıcak bu bilgilere nasıl ulaşmıştır. “İddia” sadece gazetecilik öngörüsü müdür? Bunu hep merak etmişimdir!.. Merak ettiğim bir şey daha var!. Nazlı Hanım Türkiye Cumhuriyeti’ne inanıyor mu? Bu Cumhuriyet ile niye kavgalı?

Şimdi ki kavgayı “demokrasi” adına yapmadığı apaçık! Çünkü Deniz Gezmiş’lerin idamını alkışlayan, MC hükümetlerini kurduran ve destekleyen bir anlayışa sahip olduğunu hep biliriz! Bugüne kadar demokrasi mücadelesi verenleri hatta bu uğurda ölenleri hiç övmedi!.

“Verdimse ben verdim” tiranlığının hep alıcı tarafında oldu!.. Mücadele ettiği yerler hep  bir “kuyruk acısı” sonucu!...

Nazlı Hanım ne yapmak istiyor?

 •••

Biliyorum ki; Nazlı Ilıcak klasik, unutan ve laf kalabalığı içinde dolaşan sözlerle kendini savunacak ya da saldıracak. Demokrasiye inancım gereği şimdiden hepsini saygıyla karşılayacağım. Ama hakaret ve yalanlarına karşı da durmayacağımın da bilinmesini isterim.

Bu arada yazdığı yazıya “Aktif Haber portalında” yapılan yorumları aynen aktarmak isterim. Yararlı olacağını umarak bir kez daha okumasını tavsiye ederim.

bravo Ilıcak..

ali

...şu kadın, 1000 adet solcuyum deyip  Ergenekoncuları direkt veya endirekt savunan yazar çizerden daha üstün... ...10.000 adet sağcı olup Ergenekon’a sıcak bakan yazar taifesinden üstün... ...100.000 DTP’li olup, Ergenekon olunca sesi kesilenlerden de üstün... ...açık, net, çizgisi belli olan ve bir o kadar da karşındakilere saygılı olan her kesimden insana saygı duyarım... ...A. Doğan’dan maaş alıp, her kesime A. Doğan’ın talimatına göre tavır alanlardan nefret ediyorum..

30 Ağustos 2008 Cumartesi 15:10

Sağlar

Deniz Akdeniz

Sayın Sağlar yıllardır konuştu, kitap yazdı millete bir şeyler göstermeye çalıştı fakat, anlamayanın kafasına zorla bir şeyler sokulmaz ki, bence bu toplum için kendisini üzmekten vazgeçti, Üzmek yazınca aklıma Hüseyin Üzmez geldi, nasıl olsa, toplum bu gibilere prim veriyor, konuşmasına gerek yok.

30 Ağustos 2008 Cumartesi 15:24

Hasan Özdemir

Geçen gece o programı izledim. Fikri Sağlar’ın karşısında pek sesiniz çıkmıyordu Nazlı Hanım. “Ne oldu jeton sonradan mı düştü?” diyeceğim ama artık jetonlu telefon da kalmadı ki.

30 Ağustos 2008 Cumartesi 16:06

susurluk-ergenekon

jale

Susurluğa karşı çıkanlar neden Ergenekon da suskun ...neden... Ergenekon derin devlet.

30 Ağustos 2008 Cumartesi 16:12

ah nazlı

Gökyüzü mavidir

Seni eski Tercüman gazetesinden biliyorum. Su gibi her kaba uyan bir yapın var. Dün Demirel’di bugün Tayyip. Evet ergenekon heyecanı bitti. Neden mi çünkü biz solcular bu kanunsuz iş yapanları yani ev basıp yol kesip parsa toplayanları çok iyi tanıyorduk. Fakat sizler o zamanlar kupon dağıtıp halkı dolandırmakla meşguldünüz. Yalan mı? Ergenekon bir iftira furyasına dönüştürüldü. Sapla saman karıştı. Ne yapsın sayın Sağlar. Susurluk kapatıldı. Kim tarafından Hazineci Erbakan tarafından.

30 Ağustos 2008 Cumartesi 16:33

Devam

Gökyüzü mavidir

Hazineciyi kim affetti? Öbür hazineci. Yani Sayın Sağlar’ın yanında süt dökmüş kedi gibi durup sonradan Arap atları gibi çoşmanın alemi yok nazlıcığım. Rahmetli eski eşin senin bu bitmek bilmeyen para hırsından gitti sanırım. Köşklerde visiki içip türbanlı hanıma refakat etmek neyin nesi Nazlıcığım? Siz bir zamanlar fazla özgürlük iyi değil deyip şimdi niye fütursuzca saldırıyorsunuz. Şaban Dişli orta yerde dururken. Al sana AKP ergenekonu. Sahi bu para havuzda mı birikiyor. Bir sorsan iyi olur.

30 Ağustos 2008 Cumartesi 16:39

nazlıcım

görüşmeci

Seni de izledik... Amma çuvalladın, kekeledin, özeleştiri mi yaptım dedin, Fikri Sağlar arada toparlamasa iyice dağılıp gidecektin. Şimdi burda böyle yazmışsın. Kimi kandıracaksın. Seni izlemeyenleri mi? Ya bu numaralar gerçekten benim insan onuruna güvenimi bitiriyor. Ne için bir insan kendini bu hale düşürür. İdeoloji mi? En çok zararı da ona verirsin böyle yaparak! Tutarlı ve dürüst ol. Kendini akıllı bizi saf sanma!

30 Ağustos 2008 Cumartesi 16:45

Bildiği bir şey yok ki.

zeki ç.

Fikri Sağlar’ı Susurluk konusuyla ilgili çok dinledim.  Bildikleri ve söylediklerinin hepsi gazete haberlerinden başka bir şey değil. Onun söyleyeceği her şeyi gazetelerde okuyoruz.

30 Ağustos 2008 Cumartesi 17:40

Hasan Özdemir

Gecçe 24.00’ten sonra reytingi düşük kanalda programa çık. Sayın Sağlar’ın karşısında kekeleyip dur, ondan sonra meydanı boş bulunca gazete köşelerinden salla babam salla. Tam AKP’li işi

30 Ağustos 2008 Cumartesi 17:53

Nazlı

Şafak’tan

Nazlı Hanım sen tam bir döneksin, geçmişte Demirel’i yere göğe sığdıramıyordun bugün nerdeyse yerin dibine sokacaksın, sen rant nerdeyse ordasın, bugün AKP’den nemalanıyorsun, onun için böyle ipe sapa gelmez sözler sarf ediyorsun, Ergenekon varsa mutlaka sen de içindesindir, bu kesindir tam olarak seni araştırsınlar. Mutlaka Susurluk’la da ilişiğin vardır. Memleketi kaosa sokmak için yapmayacağın şey yoktur. Sen işte böyle birisin.

30 Ağustos 2008 Cumartesi 17:58

Fikri Sağlar

A. Rahman Demir

Aslında Fikri Bey, demokrat bir insan ve hümanisttir. Susurluk ve Ergenekon ile derin devlete karşı ve mücadeleci bir insan. Sosyal demokratlar içinde sayılı onurlu insanlardan sadece birisidir.