1957 yılıdır. İzmir Fua

Amerika, Amerika /Türkler dünya durdukça / Beraberdir seninle /Hürriyet savaşında. /Bu bir dostluk sarkışıdır / Kardeşliğin yan kışıdır /Kore'de olduk kan kardeşi /Sönmez bu dostluğun ateşi. /Azmimizdir hür yaşamak / dünyada sulhu sağlamak /Dalgalanır hep bu uğurda /İstiklal aşkı ruhumuzda...

1957 yılıdır. İzmir Fuarı'nda Celal İnce ta-179 I rafından seslendirilen bu şarkının uzunçaları parasız dağıtılmaktadır. Ön yüzünde 'göklere yükselen' New York ve 'efsane şehir' İstanbul görüntüsü, arka yüzünde ise Amerika'nın ve Türkiye'nin 'hürriyet kahramanlarının' sözleri yer almaktadır: Franklin Roosevelt, Thomas Jefferson, George Washington, Patrick Henry, Namık Kemal, Ziya Gö-kalp, Mustafa Kemal Atatürk.

Tam on yıl önce, 12 Mart 1947'de, Truman, ABD Kongresi'ne sunduğu ve daha sonra kendi adıyla anılacak 'soğuk savaş doktrini'ni kabul ettirmiştir:

"Yunanistan' m kaybedilmesi, büyük zorluklarla mücadele ederek Avrupa'da özgürlüklerini ve bağımsızlıklarını korumaya ve savaşın yaralarını sarmaya çalışan halklar üzerinde çok büyük etki yaratacaktır... Özgür kurumların çöküşü ve bağımsızlığın yitirilişi sadece Yunanistan ve Türkiye için değil, dünya için bir felaket olacaktır. Bu iki ülkede etkili olamazsak eğer Doğu'nun en uzak köşelerinden Batı'ya kadar kayıplarımız devasa olacaktır." Harry S. Truman

Truman, bu etkili ve uzun konuşmasıyla Amerikan Kongresi'nden yetkilerle donatılmış olarak çıkar ve o günden başlayarak sonuçları bugüne uzanan 'strateji' işlemeye başlar. Artık bütün politik içeriği ile 'korku' kavramı dünyanın gündemine girmiştir. Ve artık, 'Sovyet ve komünizm' tehdidinden başlayarak, her dönem, her durum ve her koşulda yeni içerik ve biçimler alacak ideolojik 'korku' altyapısının temelleri atılmış olacaktır. Aslında bu süreç i94o'lı yıllarda başlayarak McCarthy ile doruk noktasına çıkacak bir 'cadı kazanı' olarak, önce, Amerikan toplumunu ve Amerikan aydınlarını sindirmeyi ve savurmayı başaracaktır. McCarthy'nin etkisi, kantarın topuzunu kaçırarak Eisenhower'i ve Amerikan Ordusu'nu da komünistlikle suçlamasıyla noktalansa bile, yaşanan dönemin izleri kalıcı olacaktır.

Truman'ın meşhur konuşmasını yapmasından iki yıl önce, yani 1945 yılının Şubat ayında, Yalta Konferansı'nda Stalin, Romanya ve Bulgaristan karşılığında Yunanistan'ı İngiliz hâkimiyetine terk etmiştir. Aynı yılın 18 Haziran günü Yunanların efsanevi lideri Aris'in kesik başı bir platforma çakılı olarak bulunduğunda toplumun ve de Anadolulu Rumların ve çok sayıda Egeli ve Trakyalı Türkün topyekûn katıldığı iç savaşın ve hayallerin sonu da gelmiştir. Çünkü o güne kadar iç savaş, Türklerin ve Yunanların birlikte yaşayacakları ortak bir 'barış coğrafyası' düşüncesinden beslenmektedir. Truman'ın 'Batı'dan Doğu'ya' cümlesinin hangi 'korku' vurgusunu taşıdığı aşikâr... ve hangi özgürlük ve bağımsızlıktan söz ettiği de... Oysa savaşa katılmayan Türkiye 1946 yılında, dünyada hızla kalkınmaya namzet Portekiz, İspanya, Japonya, Meksika ve Yunanistan'la birlikte anılmaktadır. O yıl, 'Türkiye-Amerika' ilişkilerini tanımlayan 'Thornburg Raporu'yayınlanır.

Ve 1947 yılında Türkiye 'ivedili sanayi planı'nı terk ederek, 'Süleyman Vaner Planı' diye anılan bir programın yoluna girer. Aynı yıl, komünist ve sosyalist partiler kapatılır, sendikal hareket susturulur, 'Tan Baskını'nın olduğu gün 'Rus Salata-sı'nın adı 'Amerikan Salatası' olarak değiştirilir ve '7 Eylül Kararları' adıyla anılan inanılmaz bir devalüasyon gerçekleştirilir... Ama Amerika, plan değişikliği ve devalüasyon şartıyla, Türkiye'ye söz verdiği üç yüz milyon dolarlık yardımdan yan çizerek topu IMF'ye atar. Ardından Türkiye ve Yunanistan'a 'Marshall Yardımları' başlayacaktır. Minneapolis Moline ve Massey-Harris traktörlerinin, içilmesi tuhaf süt tozlarının, kötü kokulu peynirlerin, silahların ve naylonun çağı...

Artık 1950 yılıdır ve Türkiye'de elli markada otomobil satılmaktadır. 1951 yılında Yabancı Sermaye Yatırımlarını Teşvik Kanunu, 54 yılında Yabancı Sermayeyi Teşvik ve Petrol Kanunu ve 1955 yılında '6-7- Eylül Olayları'... O günlerde CIA Direktörü Allen Welsh Dulles da İstanbul'da bulunmaktadır.

İngiltere'nin hâkimiyetini Amerika'ya teslim ettiği Yunanistan'da ise '49 yılında kralcılar, Amerikan napalm bombaları ile ELAS'ı (Halk Kurtuluş Cephesi) yok edeceklerdir. Ve Yunan halkı 'Marshall Yardımı' adı altında limanlarına yanaşan gemilerden çıkan binlerce katırla karşı karşıya kalır. Ve artık 'Türk korkusu', 'Yunan korkusu', 'Rus korkusu', 'Kürt korkusu', 'Ermeni korkusu', 'Suriye korkusu'... korkusu. Yani Yunanistan'ın batısından Türkiye'nin doğusuna her yöne esecek başka bir dünya rüzgârının korkusu...

Bu 'Marshall Yardımı'nın 'bir kısmı'nın kısa hikâyesidir.