“Muhalefet, aklı başında her iktidar için mecburidir. Çünkü muhalefetsiz bir iktidar, susuz bir çiçeğe benzer.

“Muhalefet, aklı başında her iktidar için mecburidir. Çünkü muhalefetsiz bir iktidar, susuz bir çiçeğe benzer.

Ancak muhalefetin de belirli sorumlulukları olmalıdır. Bir muhalif her zaman muhalif kalmalı, asla ve asla “iktidar olmaya” çalışmamalıdır. Özetle muhalefet muhalefetliğini, iktidar da iktidarlığını bilmelidir.

Bu açıdan muhaliflerimi tebrik ediyorum. Bu arkadaşlar her iktidar partisinin hayalindeki ideal muhaliflerdir.

Ben işçiye, memura, emekliye sahip çıkıyorum. O halde muhalefete de sahip çıkmalıyım.

Kıymetli medya çalışanları, şimdi kürsüye alkışlarınızla aziz dostumu çağırıyorum. Kendisi iktidarımızın en son çılgın projesini takdim edecek. Buyrun, kürsü sizin. Hayırlara vesile olur inşallah...” (ıslıklar, alkışlar)

“Sayın Önderim, değerli medyacılar, hepinize selamlarımı sunarım. Önderimiz büyük bir lütufta bulunarak, müjdeli haberi benim vermemi istedi. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum.

Bundan 150 yıl kadar önce, Fransız bilgin Louis Pasteur, kuduz aşısını keşfederek bağışıklık sisteminin gelişimi adına önemli bir keşifte bulundu. Buna göre, eğer bir vücuda zayıflatılmış mikrop enjekte edersiniz, vücut bu mikropla savaşmayı öğrenerek direnç ve bağışıklık kazanır.

Pasteur bireylerin kudurmasına karşı savaştı. Önderimiz ise son çılgın projesiyle toplumun kudurmasını engellemiş olacak. (“Helaaal”, “bravo” gibi sesler)

Bu dev proje Ana Muhalefet Bakanlığı’dır. Dünyanın ilk Ana Muhalefet Bakanlığı ülkemizde kurulmuştur. Bendeniz de bugünden itibaren Ana Muhalefet Bakanınızım.

Ana Muhalefet Bakanlığı olarak görevimiz, iktidara rahatça baş edebileceği “zayıflatılmış” bir muhalefet yapmak, böylece iktidarın daha da güçlenmesini ve bağışıklığını daha da artırmasını sağlamaktır.

Şimdi hepinizden ricam, bu dahiyane buluşu için Yüce Önderimizi ayakta alkışlamanız. (Coşkulu alkış. Önder ayağa kalkıp salondaki gazetecilere el sallar)

Bakanlığımız 4 yıllık periyodlara sahip bir çalışma takvimi izleyecektir.

Bu 4 yılın ilk 3 yıl 9 ayı bakanlık içi tartışmalar, ayak kaydırmalar, kaset toplamalar, kavgalar ve küfürleşmelerle geçecek. Halkımız bizi izledikçe, iktidar partisinin disiplinine daha da fazla hayran olacak.

Bakanlığımızda alkol tüketimi serbesttir, hatta teşvik edilir. Alkol almayan ve memleket yararına projeler üretmek için ayık kafa ile çalışanlar tespit edilecek ve görevlerine derhal son verilecektir. Biz marşlar söylemek, boş laflar ve inandırıcı olmayan vaadler üretmekle görevli bir bakanlığız ve ekibimizdeki kimse bunun dışında davranamaz.

Her 4 yılın son 3 ayında bakanlığımızı zaten seven kitleyi memnun edecek posterler ve kısa filmler üreteceğiz. Bu işi de devletin verdiği bonkör ödenekle başkalarına ihale edeceğimiz için bana sadece kasaba kasaba dolaşıp nutuk atmak kalacak; e o kadar da olsun artık.

Önderimiz, Türkiye nüfusunun %20’sini oluşturan ve ağırlıkla mühendis, teknisyen, doktor, sanatçı gibi meslek gruplarından oluşan, nispeten daha tahsilli bu kitlenin memnuniyetine çok önem veriyor. Bu kitle Önderimizi hiç sevmediği halde, Önderimiz onları dikkate alıyor.

Eski çağlarda bazı atalarımız “Eşeğe bile bir şey yaparken, başını okşayacaksın” diye kaba bir söz uydurmuşlardı. Ülkemizin düşünsel ve fiziksel üretiminin büyük bölümünü üstlenen %20’lik okumuş kitlenin “oh bu çok iyi”, “nasıl da muhalifiz”, “lafı oturttuk” diyerek mutlu olması, muhalefet ihtiyacını gidermesi ve gururunun okşanması, sistemin sağlığı adına çok önemli bir konu.

Önderimiz bizi seven bu %20’lik kitleyi bakanlığımıza emanet etti, “%30’a kadar da yolunuz açık olsun” dedi. Şaşırıp %30’un üzerine çıkmamak ise bakanlığımızın görevi. Bu kıvamı tutturmak icin her şeyi yapacağıma: “istikrar” kelimesini ağzıma almayacağıma; “uydumuz, uçağımız, yolumuz” gibi somut fetiş projeler üretmeyeceğime, her an ve her koşulda Önderimizle didişip siyasetsiz seçmen gözünde “iş bilmez ve vizyonsuz” bir görüntü çizeceğime kendi adıma and içerim.

Sözümde durmaz da, öngörülü bir lider gibi davranırsam, iktidara gelme olasılığım doğar ki; bunu ne Önderimiz ister, ne de ben. Çark dönmeye devam etmelidir.

Meydanlardaki sert sözlerim görev tanımım icabı. Yaşanan açık faşizmi demokrasi kılıfıyla gizlemek için, böyle göstermelik kavgalara ihtiyaç var. Ben sert konuştukça sevenlerim daha tatmin oluyor ve paradoksal biçimde iktidar partisi de daha hakim oluyor. Önderimizin de belirttiği gibi, “kalıcı bir muhalefet”, her akıllı iktidarın en büyük hayali ve yaşam kaynağı.

Bu oyunu görmek tekere çomak sokmaktır. Bu paradoksu anlatan bir yazı yazılsa, o yazarın kendi kardeşleri bile utanmaz bir üslup ve sonsuz bir ahmaklıkla ona karşı çıkar. Çünkü artık insanların derdi dünyayı değiştirmek değil, kendi köyünde veya kentinde muhaliflik memuriyetini yerine getirmektir.

Adını unuttuğum biri şöyle demiş: “Kapitalizmin olduğu yerde özgürlük, gerçekleri saptırma özgürlüğüdür.” Bilirsiniz arı çiçeğe, ayı bala gelir; bu işler hepimizin el birliği ile olur. Aksi halde maazallah, güneş çarığı, çarık da ayağı sıkar. Bu salonda oturan hiç kimse sıkıntıya gelmek ve tekerleri çomaklamak istemez sanırım. (gülüşmeler)

Baskılar kimseyi kudurtmasın, sistem tıkır tıkır işlesin diye, topluma iktidarsız bir muhalefet aşılayacağız. Herkes daha da uslu ve daha da verimli olacak. Önderimiz artık her şeye hakimdir. Bu hepimizin başarısıdır ve “başarı” sözcüklein en kutsalıdır.

Bugün Ana Muhalefet Bakanlığının ilk günü. Merak etmeyin hayatınızda hiçbir şey değişmeyecek. Her şey alıştığınız gibi devam edecek.

Görenlerin hali malum, neyse ki artık ben de tescilli bir bakanım. Bu bakanlık hepimizin eseri. Herkese teşekkür ederim; sağolun, var olun.

(çok yoğun alkış, patlayan flaşlar)