Soğuk Savaş boyunca ABD ve Sovyetler Birliği doğrudan karşı karşıya gelip savaşmaktan hep kaçındı. Bunun yerine her iki

Soğuk Savaş boyunca ABD ve Sovyetler Birliği doğrudan karşı karşıya gelip savaşmaktan hep kaçındı. Bunun yerine her ikisi de dünyanın farklı yerlerindeki, izleri bugüne kadar süren savaşları destekledi; denklemin bir yanında yer aldı. Vietnam, Afganistan, Angola, Kore, Somali, Lübnan'daki savaşlar böyleydi. ABD için Vietnam neyse Sovyetler için de Afganistan işgali oydu.

Bugün coğrafya daha dar olsa da Ortadoğu'da ABD ile İran için de benzer bir durum söz konusu. ABD son günlerde İran'a yönelik suçlamalarını arttırırken, bir saldırının alt yapısını oluşturuyor. Bunun da Irak, Lübnan ve Filistin üzerinden yapıyor. Proxy war, yani bir başkasını kullanarak, bir başkası üzerinden savaşmak anlamına gelen bu taktik yeniden hayata geçiriliyor.

HEDEF TAHRAN
ABD, İran'ı Lübnan'da Hizbullah, Filistin'de Hamas, Irak'ta Şiilere destek vermekle suçlarken kendisini de bu ülkelerde karşı grupların yanında saf tutuyor.

Son günlerde ABD yine medyayı kullanarak "Hedef Tahran" söylemine başladı. The Independent Gazetesi de bu başlığı kullandı. Irak'ta direnişi Sünni Araplar sürdürmesine rağmen, ABD İran'ı, Şiileri silahlandırıp direnişe destek vermekle suçluyor. İnandırıcılığı çok şüpheli istihbarat raporları hazırlıyor. Üstelik bu raporlar Irak'ın işgali öncesinde şahit olduğumuz hiçbir dayanağı olmayan, yalanlarla örülmüş, çok zayıf tezlere dayanıyor. Ancak, ABD ve İngiltere hükümetleri çıkarları gereği İran'ı sıkıştırmaya çalışırken bu kez kitleleri inandırmaları zor görünüyor. Irak işgalinde olduğu gibi suçlamaların hiçbir temeli yok. Nükleer tehlike söz konusu olsa bile, ABD dünyayı, insanlığı düşündüğü için değil, kendi egemenliği, petrol, enerji güvenliği tehlikeye gireceği için karşı çıkıyor.

"BOMBA" YALANLAR
Bush yönetimi, başarısızlığı kaçınılmaz olan yeni planı gereği, Irak'ta olan bitenden İran'ı sorumlu tutuyor. Bush bunu açıklamaları ile dile getirdi ve "İranlı ajanları öldürün" talimatı verdi. Oysa Baker-Hamilton Planı'ı bölgede acil istikrar için Suriye ve İran'la ilişki öneriyordu. Önce Erbil'de İranlı diplomatlar askeri danışman oldukları gerekçesiyle gözaltına alındı, ardından Bağdat'ta diplomatlar tutuklandı. Yani, doğrudan tahrik başladı. Şimdi de ABD askerlerine yönelik bombalı saldırılarda kullanılan malzemenin İran tarafından sağlandığını iddia ediyor. Özellikle ABD tankları ve Humveelerine büyük zarar veren "yol kenarı bombaları" olarak bilinen bombaların Sadr'ın Mehdi Ordusu'na verildiği kanıtlanmaya çalışılıyor. Birincisi, işgalcileri vuranlar Sünni direnişçiler, İkincisi Sadr grubu yeni plan gereği ABD ile anlaşmış durumda (Saddam Hüseyin'in idamı döneminde bunu yazmıştık). Üçüncüsü binlerce bomba arasından tabii ki İran menşeli birkaç bomba çıkacaktır. Irak'ın bugünkü konumu göz önüne alındığında, herhangi bir ülkeden içeri silah girmesinden kolay ne olabilir ki? Ayrıca İran kaynaklı üç-beş bomba nedeniyle ortalığı karıştırmak inandırıcı değil. Fakat bu tür d ezen formasyon a hazırlıklı olmak ve bunun artarak devam edeceğini de bilmek gerekiyor.

JRAN BOŞ DURMAZ
İran'ın ABD'nin Irak'taki varlığına her türlü zararı vermeyi amaçladığı sır değil. Bu da çok doğal. Sizi sürekli olarak tehdit eden "düşmanı" siz de içeriden vurmaya çalışırsınız. Üstelik "düşman" yanı başınızdaysa ve üstelik işgalci bir güçse zayıflatmak için elinizden geleni yaparsınız. ABD Basra Körfezine uçak gemileri yollarken İran'ın boş durması beklenemez.

Ancak, İran ABD'yi zayıflatmaya çalışırken, bir iç savaş işine gelmez. Mezhep savaşları İran'ın aleyhine olur. Üstelik Şiilerin iktidarda olduğu, yakın markaj altındaki bir ülkedeki iç savaş İran'ın aleyhine döner. Şu anda Irak'ın normalleşmesi İran'ın işine gelmese de uzun vadede durum bunu göstermektedir. Üstelik İran'ın Saddam Hüseyin döneminde Iraklı muhaliflere kucak açtığı, ev sahipliği yaptığı biliniyor. Şimdiki başbakan Nuri el Maliki, Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi başkanı Abdülaziz el Hekim yıllarca Tahran'da barındı. Cumhurbaşkanı Talabani Tahran'la ilişkilerini hep sıcak tuttu. ABD bir kez daha tehlikeli sularda yüzmeye, soğuk savaş döneminde olduğu gibi aracılarla savaşa kalkışarak, kontrollü kriz aşamasına geçmeye çalışmaktadır. ABD, Irak'ta dibe vurduğu oranda İran'ı hedef gösterecektir. Ancak, İran'a yönelik herhangi bir saldırıda krizin kontrolünden çıkacağını da bilmesi gerekir.