Bir ülkede iktidar savaşı için Anayasa değişikliğine gidilmek isteniyorsa öncelikle hemen peşinen kuşkuya düşmek lazım. Kafaların arka

Bir ülkede iktidar savaşı için Anayasa değişikliğine gidilmek isteniyorsa öncelikle hemen peşinen kuşkuya düşmek lazım.
Kafaların arka planını gerçekleştirebilmek için, niyetler saklı tutularak “demokratikleşme” programlarının(!) arkasına saklanılıyorsa hemen Anayasa değişikliği konusunda peşinen kuşkuya düşmek lazım.
Kuşkuyu bertaraf edebilmek için geçici 15. maddenin de sürece dahil edilmesi ise bambaşka bir hikâye.
12 Eylül Anayasası’nın malumunuz 2/3’ü değiştirildi.
Tam bir ortaya karışık mönü, ordövr haline dönüşmüş durumda.
Bir değişiklik daha planlanıyor.
Bohçaya bir yama daha.
Ülkenin ha bire anayasa değişikliklerine değil, yeni bir anayasaya gereksinmesi var.
12 Eylül Anayasası’nın, halklarımızın başına geçirilen açık faşizmin çocuğu Evren anayasasının rehabilite edilmesi mümkün mü?
Üstelikte tek parti diktatoryasının bütün gereklerini yerine getirmekte oldukça becerikli olan AKP iktidarında mümkün mü?
Örneğin Anayasa değişikliğinin turnusol kâğıdı “YÖK”.
YÖK’ten bahseden, YÖK’le ilgili yasal düzenlemelerden bahseden var mı iktidar çevrelerinde?
Siyasi iradenin TBMM’ye yansımamasının başlıca sebebi olan seçim kanunu hakkında yapılması gereken yasal düzenlemeleri gündemine alan var mı?
Hormonlu Siyasi Partiler yaratılması programı çerçevesinde devletten her yıl milyonlarca lirayı hüpleten, siyasi partilere hazine desteği konusunda iki kelam eden var mı?
Amaç açık bir şekilde yüksek yargı organlarını tek parti diktatoryasına giden yolda geçilen kilometre taşlarına dönüştürmek.
Bu bağlamda AKP geçici 15. maddeyi joker olarak kullanıyor, bunu anlayabiliyoruz.
Oltayı atmış durumda.
Hangi “Taraf” bu oltaya yakalanır, aslında belli gibi.
Elbette, 12 Eylül açık faşizminden canı yanan herkesin, “buna bu satırları yazan da dahil” en büyük hayallerinden biri de cuntacıların yargılanmasıdır.
Evvelki sene Marmaris paşasının yargılanmasını talep etmek için Marmaris’te toplantı yapmak isteyenlere izin vermeyenler Muğla Valisi, Marmaris Kaymakamı değil miydiler?
Şimdi ne değişti de cuntacıları yargılama teşebbüsüne kalkıştılar?
Yok yok arkadaş ben bu anayasa değişikliği ya da referandum konusunda hiçbir demokratik niyet sezmiyorum.
Türkiye’nin anayasa değişikliğine değil, demokratik, tümden yeni bir anayasaya gereksinmesi vardır.
O anayasa sadece 12 Eylülcüleri değil 28 Şubatçıları da, diğer karanlık oluşumları, derin devletin diğer organlarını da yargılamaya açık olmalıdır.
Bu noktada Hitler’in de 1933’te seçimle iktidara geldiğini ve bir süre Alman halkından ve bütün dünyadan yüzünü gizleyebildiğini konunun bütün “Taraf”larına bıkmadan, usanmadan anlatmakta fayda var.
Tahribatın ve etkileşimin asgariye düşmesi açısından.