Geçen sene tanışmıştık. Bu sene arkadaşlığı ilerlettik. Fehmi’nin küçük bir bisikletçi dükkânı var. Kendisini bir emekçi olarak tanımlıyor. Sabahın köründen akşam geç saatlere....

Geçen sene tanışmıştık. Bu sene arkadaşlığı ilerlettik. Fehmi’nin küçük bir bisikletçi dükkânı var. Kendisini bir emekçi olarak tanımlıyor. Sabahın köründen akşam geç saatlere kadar elleri yağ içinde çalışıyor.

Fehmi bir sosyalist. Sosyalizm mücadelesi olmadan Türkiye’nin daha sıkıcı, sıradan, boş bir yer olduğunu düşünüyor. Ufuk Uras kampanyasında aktif olarak çalışmış. Dükkânın her yerini Uras posterleriyle donatmış. Müşterilerine el ilanları vermiş. Ama Uras’ın Büyükada’ya uğradığında bir çayını içmemesine üzülüyor. “Bu yazıyı okur belki gelir” diyor.

Fehmi çok okuyan biri. “Geceleri en az iki saat okurum abi” diyor. “BirGün ve Cumhuriyet en çok okuduğum gazeteler. Bir de dergiler var: Tek Borsa, Borsa, Ekonomist...”

 

YAĞLI LAPTOP

Fehmi’nin dükkânının karanlık havasına tezat bir köşesi var: Bir masanın üzerine koyduğu parlak ışıkları yanıp sönen bir dizüstü bilgisayar ve onun üzerinde ekranının yarısı haberleri diğer yarısı borsadaki gidişatı gösteren bir televizyon.

Fehmi’nin sahip olduğu bütün para borsada. Son beş yıldır borsada kazandığı para, bankaların verdiği faizin kat ve kat üstünde. Borsa senin için ne demek diye soruyorum: “Abi borsa şirketlere anlık ortak olmak demek. Al benim parayı kullan demek. Doğru şirkete ortak olursun, sonra başkaları da ortak olmak isterse aldığın paradan daha fazlasına satarsın.” Niye bütün paranı borsaya yatırıyorsun” diye soruyorum: “Macerayı seviyorum. Borsada yaşıyorum ben. Hayat çok sıkıcı. Ne yapacağım ben burda. Bisiklet tamir et dur. İnsan sıkılıyor. Cuma gecelerini sevmem. Pazartesi sabah 9:30’da borsa açılınca çoktan görmediğim akrabamı görmüş gibi sevinirim. Kağıtların yeşil yanması süper bir şey. O zaman mutlu olurum.”

 

NEO-LİBERALİZM BÖYLE İŞTE

Fehmi’nin hayatı bize önemli bir şey öğretiyor. Kapitalizmin çarklarının ne kadar minik olduğunu ve yabancılaşmadan öte insanların, hem de sermayedar olmayan insanların, hayatına bir şeyler kattığını, küçük bisikletçi dükkânlarının karanlığından onlara bir kaçış sağladığını. “Peki bir gün bütün paralar gitse” dedim. “Abi yine kazanır yine oynarım” dedi.

Peki sosyalizmle borsa alakası? “Borsa sosyalizme karşıdır. Eşit bir yer değil. Mücadele var. Ama sosyalistler iktidara gelse de borsa değişmez. Artık sağ sol işi değil borsa. Hep olacak” diyor.

 

ÖBÜR SOSYALİSTLER

Fehmi çok önemli şeyler biliyor. Hayek’i hatmetmiş gibi konuşuyor. Ama solcu. Neo-liberalizmin en önemli dayanaklarından biri. Özel eğitime karşı olup özel programlarda ders veren ve hatta Eğitim Sen şube yöneticiliği yapan öğretim üyeleri (benim gibi), sosyalistim deyip rantiye olan memurlar (Ahmet gibi), emek sömürmüyorum deyip ev işlerine karışmayan avukatlar (İlker) gibi Fehmi de bize bizi anlatıyor. Kapitalizmi ayakta tutan süreçlerin öncelikle kendi hayatlarımızın içinden geçtiğini ve bu hayatları dışlayıp sosyalizmi kuramayacağımızı fark ettiriyor.

Peki Fehmi gerçekten sosyalist mi? Evet, en az Ahmet, İlker ve ben kadar. Sosyalizm hakkında atıp tutmada öncü, emek örgütlerine ve sosyalist siyasete katılımda ise işin dışında olan sözde sosyalistlerdense daha fazla...

Topyekûn devrim özlemiyle yanıp tutuşan ahlaki saflıktan yana sosyalistler mi, yoksa ben, İlker, Ahmet ve Fehmi gibi yarım yamalak sosyalistler mi bir şeyler yapacak? Bilmiyorum, bizim şansımız daha fazla gibi geliyor.

Fehmi’ye de öyle geliyor. “Ufuk Uras kazandı işte abi” diyor, “Bir şeyler yapmak mümkün”. Merak eden varsa sorsun. Fehmi anlıyor, anlatır: fehmiergin1@hotmail.com.