Futbolun unsurları göreceli birtakım değerler içerse de, başarıyı kıstas aldığımız zaman da doğrularını ortaya koymak kaçınılmaz oluyor

Futbolun unsurları göreceli birtakım değerler içerse de, başarıyı kıstas aldığımız zaman da doğrularını ortaya koymak kaçınılmaz oluyor.
Takım kurmanın amacı kazanmak üzeredir.
Yapılan transferler bu başarıyı sağlayan temel faktörlerin başında gelmektedir.
Neye göre transfer yapılır?
Tartışılması gereken konu bu olmalı.
Alınan veya alacağınız oyuncunun özellikleri ile sizin takımızın özellikleri arasındaki bağ ne ki? Bu transferi yapmak istiyorsunuz.
Elano sanırım bu çerçevede tartışılması gereken bir futbolcu.
Son Brezilya maçını da çok fazla baz almadan tartışmak gerekir.
Bakış noktası olarak Dunga ne bekliyor ve oynatıyor…
Riejkaard ne bekliyor ve oynatıyor…
Her iki takımdaki oyun anlayışında çok fark olmamasına rağmen verimlilikteki fark nerden kaynaklanmaktadır?..
Sanırım aldığı sorumluluk ve ona verilen sorumluluklar burada kilit rol oynamakta.
Galatasaray’ın Elano’dan beklentisi ile oynatıldığı oyun ve takım arkadaşlarının oyun içindeki onun oyununu ortaya çıkaracak şablonun olmaması, buradaki Galatasaray’ın sorunu olarak gözükmektedir.
Elano aşağı yukarı her maç ortalama 9 km koşmaktadır.
Ve hiç terlemediği var sayıldığına göre ortada bir verim kaçağından söz edilmesi gerekliliği gözükmektedir.
Bu kaçağı incelerken bence Mustafa Sarp’ı da incelememiz lazım.
Çünkü suçun deliline ancak o zaman ulaşabiliriz.
Sarp’ın hücum bölgesindeki katkısını ve kullandığı top sayısını Elano ile kıyasladığımızda sanırım ortaya bir ‘cari açık’ çıkacaktır.
Ama maalesef bu ‘cari açık’ ekonomideki gibi bizim aleyhimize olan açıktır.
Çünkü Sarp’ın donanımları ile Elano’nun donanımlarına bakıp buna göre görev dağılımı olursa verim kaybı giderilebilinir.
Elano’nun olması gereken yerde sürekli Sarp olursa…
Elano’nun kullanması gereken topları Sarp kullanırsa…
Tabii ki Sarp, Elano’dan daha çok terler.
Hatta Elano da ancak sıkıntıdan terler.