Brooklyn Teknolojik Yenilikler Merkezi’nce geçtiğimiz hafta yayınlanan bir rapor oldukça önemli...

Brooklyn Teknolojik Yenilikler Merkezi’nce geçtiğimiz hafta yayınlanan bir rapor oldukça önemli. Raporun ilginçliği, herkesin sosyal medyaların devletlere karşı sağladığı başarılara odaklandığı bir ortamda, bu durumdan otoriter hükümetlerin çıkardığı dersleri ve buna yönelik teknolojik fırsatları incelemesinde.
 
***
“Herşeyi Kaydet: Otoriter Hükümetlere Dijital Saklama Desteği” başlıklı Rapor’u John Villasenor kaleme almış. Araştırmacıya göre, Twitter ve Facebook gibi paylaşım ağlarını kullanan sivil toplum hareketlerinin de yer aldığı gösteriler sonucu bazı rejimlerin devrilmesi, otoriter hükümetler tarafından oldukça farklı yorumlanıyor. Bu hükümetler dijital ağların denetim altına alınmasında ve yurttaşların izlenmesinde beklendiği kadar etkinlik sağlanamadığını düşünüyorlar.

Otoriter hükümetler ABD firmaları yerine yerkürenin başka bölgelerindeki firmaları rahatlıkla kullanabiliyorlar. Çünkü ABD dışsatım yasaları, gözetleme ve izleme teknolojilerine ilişkin çeşitli sınırlılıklar içeriyor. Oysa, örneğin Çin, İtalya, Fransa, Avustralya, Güney Afrika, Burma ve pek çok ülkede bu tür sınırlamalara göre çalışmayan, yüksek teknoloji firmaları var.

***
Denetimi ve yurttaşların telefon konuşmasından siber uzaydaki her adımına kadar gözetleyebilmek için arayış içinde olanlara bazı teknolojik yenilikler önemli fırsatlar sunuyor. Bunların başında dijital depoloma teknolojileri geliyor. Villasenor’a göre hükümetlerin her yurttaşın izini değil de muhalif olanları izlemesinin başlıca nedeni dijital depolama ortamlarının sınırlılığı ve bu ortamları büyütmenin getirdiği maliyet.

 

Oysa önümüzdeki birkaç yıl içinde ortaya çıkacak teknolojik yeniliklerin bu sınırlamaları aşacak araçlar sunması bekleniyor. Dijital saklama ortamlarının fiyatlarının düşmesi herkes tarafından biliniyor. Örneğin 1 Gigabaytlık saklama ortamı 1990 yılında neredeyse 10 Bin ABD Dolar’ı düzeyindeyken, aynı ortam 0,80 ABD Doları’na düşmüş durumda.  Böyle olunca her türlü izi saklamaya yarayan devasa veri tabanlarının kurulması mümkün hale geliyor.

***
Kaydettiğiniz verinin cinsine göre saklama ortamı gereksinimleri değişiyor. Şimdilik en ucuz izleme bilgilerinin başında gelen konum bildirme verileri, müzik parçalarıyla karşılaştırıldığında çok daha ucuza geliyor. Araştırmacının verdiği bir örneği aktarırsak 1 Milyon kişinin 24 saat boyunca her 5 dakikada bir konumunun belirlenmesi 1000 Gigabaytlık bir saklama ortamı gerektiriyor. Böyle bir tekerleğin 50 Milyon kişinin verisini saklamak için gerektirdiği maliyet sadece 3,000 ABD Doları!

Konum belirleme verileriyle kayıslanamayacak büyüklükte saklama ortamları gerektiren veriler arasında yer alan ses kaydı yanında görüntü (vidyo) kayıt ortamı da büyük dijital saklama donanımları gerektiriyor. Saniyede 5 çerçeveden oluşan yüksek taramalı bir vidyo gözetleme kamerası saniyede 1 Megabit veri üretiyor. Biraz daha yüksek tanımlamalı sistemlere geçildiğinde saniyede 2 Megabitlik verinin saklanması gerekiyor.

Bir an düşünün yerkürenin her yerinde araç trafiğini izleyen ve araçların plakalarını kaydeden kamera sistemlerinın sayısı son yıllarda katlanmış durumda. İngiltere ve Galler'de bu verileri toplayan kameraların sayısı 2011 yılında 4,000! Dijital saklama ortamlarının giderek ucuzlaması bu tür vidyo kayıtlarının da geriye doğru tutulabilmesini sağlıyor. Gelecek hafta devam edelim.