Bilindiği gibi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 10 Aralık 1948 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edilip, tüm dünyaya ilan olundu:

Bilindiği gibi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 10 Aralık 1948 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edilip, tüm dünyaya ilan olundu: ''İnsanlık topluluğunun bütün bireyleriyle kuruluşlarının bu Bildirgeyi her zaman göz önünde tutarak eğitim ve öğretim yoluyla bu hak ve özgürlüklere saygıyı geliştirmeye, giderek artan ulusal ve uluslararası önlemlerle gerek üye devletlerin halkları ve gerekse bu devletlerin yönetimi altındaki ülkeler halkları arasında bu hakların dünyaca etkin olarak tanınmasını ve uygulanmasını sağlamaya çaba göstermeleri amacıyla tüm halklar ve uluslar için ortak ideal ölçüleri belirleyen bu İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini ilan eder.''

***

1975 yılında ilk baskısı yapılan felsefeci Peter Singer'in ''Hayvan Özgürleşmesi'' adlı kitabı geçtiğimiz günlerde ''Ayrıntı Yayınları'' tarafından Türkiye'de de yayınlandı. Singer kitabında hak mücadeleleri konusunda şöyle bir tespitini paylaşıyor:''Çoğu zaman 'Önce insanlar gelir' önermesinin doğal bir sonucu olarak, hayvanları koruma hareketi mensuplarının hayvanları insanlardan daha çok önemsediği iddia edilir. Şüphesiz bazı kişiler için bu doğru olabilir; ama tarihsel olarak bakıldığında, hayvanları koruma hareketinin liderlerinin insanlara, hayvanları hiç önemsemeyen insanlara göre çok daha büyük bir önem verdiği görülecektir. Siyahlara ve kadınlara zulme karşı çıkan hareketlerin liderleri ile hayvanlara karşı zulme karşı çıkan hareketlerin liderleri arasındaki kesişim oldukça büyüktür; hatta ırkçılık, cinsiyet ayrımcılığı ve türcülük arasında kurulan paralellik için beklemediğimiz bir onay sağlayacak kadar büyüktür.''(age.sa-299)

'ÖNCE İNSAN' MI?

Peter Singer adı geçen çalışmasının 297.sayfasında ise, 'öncelikler' konusunda şöyle diyor. ''Kamuoyunda hayvanlara karşı bir ilgi yaratmayı güçleştiren sorunlar arasında en güç olanı belki de, ''Önce İnsan gelir'' ve ''hayvanlarla ilgili herhangi bir sorun ciddi bir ahlaksal ve siyasal sorun olarak insanlarla ilgili bir sorunla kıyaslanamaz'' varsayımı... Bu başlı başına bir türcülük göstergesidir. Konuyu enine boyuna incelemeyen birisi nasıl olur da bu sorunların insanların sorunlarından daha az ciddi olduğuna karar verebilir? Bunu bildiğini iddia etmek, ancak hayvanların hiçbir önem taşımadığını, dolayısıyla ne kadar acı çekerlerse çeksinler bu acıların insanlarınkinden daha önemsiz olduğunu varsaymakla mümkün olabilir; ama acı acıdır, gereksiz acıları önlemek önemlidir ve acı çeken varlık bizim türümüzün üyesi olmasa da bu önem azalmaz. 'Önce beyazlar gelir ve bu nedenle Afrika'daki yoksulluk, Avrupa'daki yoksulluk kadar önem taşımaz' diyen biri hakkında ne düşünürdük...''(sa-297)

Günümüzde insanlığın vardığı bilinç, ''haklar'' kavramının boyutlarını hızla çok daha genişletmeye yöneliyor. Evet, dünyada kimi ülkeler ve yönetimler, henüz ''insan'' olmaktan doğan haklar ve o haklara saygı konusunda ikircimli davranıyor olsa da, gelinen nokta bu yönde. Yüzyıllar boyunca tarihin imbiğinden geçerek ortaya çıkan manzumeler bütünü, artık haklar konusunu yaşamın en vazgeçilmezleri arasında birinci sıraya taşımış bulunuyor. Dünyada artık, 'hissetme yetisine sahip tüm varlıkların' vazgeçilemez hakları var. 'Önce insan' türcülüğü de önceliğinden vaz geçeceğe benziyor. Daha çok yol alınması gerekse de...