Büyük umutlarla beklenen ve PKK sorununu çözebileceği zannedilen, "kara" çıkarması nihayet yapılıyor. Kar kış demeden...

Büyük umutlarla beklenen ve PKK sorununu çözebileceği zannedilen, "kara" çıkarması nihayet yapılıyor. Kar kış demeden askerler Kuzey Irakta ilerliyor. Dün bu satırlar yazılana kadar, "beklenmeyen harekâtın" şaşkınlığını herkes yaşıyor ve pek fazla yorum yapamıyordu. Oysa Dışişleri Bakanı Babacan, "sınırlıda olsa bir kara harekâtı olasılık dışı değildir" sözleri ile "bir kara operasyonunun" yapılabileceği mesajını 2 gün önce vermişti. Biraz dikkatle bakılınca; aylardır ilgililer "yoğun kış koşullarında" operasyon yapma hazırlıklarını sürdürdüklerini görebiliyoruz!..
•••
5 Kasım 2007 Erdoğan-Bush görüşmesi sonrası, Kuzey Irak'a sınırlı olarak yapılan "hava harekâtı" 4 ayını doldurduğu bu günlerde, devamı olan "kara harekâtı" ile yeni bir döneme girmesi bir sürpriz olmamalı.... Ancak şu gerçeği çok iyi kavramalıyız ki; Güneydoğu bölgesinde bundan sonra, atılacak başkaca "silahlı adım kalmamıştır." Yani silahla, askerle yapılabilecekler yapılmıştır!.

PKK'nın kökü kazınmış mıdır? Bu daha sonra anlaşılacak. Hedef olarak belirlenen PKK kampları ve militanlarının varlığı bu "kara operasyonlarıyla" tamamen kazınabilecek mi? Sonuçlarını şimdiden yorumlamak mümkün!. Geçtiğimiz yıllarda yapılan, hem de daha fazla güç ve de uzun mesafeleri kapsayan faaliyetleri anımsayınca, bu harekatında umut vereci olamayacağını düşünebiliriz..
•••
Ancak öncelikle bazı şeyleri hatırlayalım. "12 Mart 2007 günü Genelkurmay Başkanı önemli bir açıklama yaparak "Türkiye'nin terörü bitirebilmesi için mutlaka " sınır ötesi harekâtı " yapmalıdır" demişti. Bu söz "toplumda büyük bir beklenti" yarattı. Ancak, ülkenin batısında "PKK'dan kurtuluş umudunu", doğusunda ise, "yeni bir çatışma korkusunu da" beraberinde yaşattığı açık!.. Seçim bu beklentiler üzerinde gelişti ve oyların partilere dağılımında önemli etken oldu.
•••
Ayrıca, seçim öncesi özellikle TSK tarafından yapılan "Sınır ötesi operasyon talebi", Türkiye de "siyasi ve sosyal " yönden birçok şeyi değiştirdiğini şimdi daha iyi anlıyoruz. Bunların arasında, AKP'nin yüzde 47'lik oyuna katkısı kadar "Cumhurbaşkanı seçimini" etkilediği gerçeği de en çarpıcı olanları!.
•••
Türkiye terörle mücadelede "zihinsel bir değişim" yaşıyor. "Dağlıca baskını" toplumsal talebi doruk noktasına taşıdı. Bölge halkının "taleplerine" bakmadan operasyon hazırlıklarına başlanması ve dünden itibaren Kuzey Irak'ın içlerine girilmesi, ABD'nin katkısını Türkiye'nin "tam olarak aldığı" anlamını taşıyor... Bu katkının geri dönüşü Türkiye'nin yararına olacak mı?.

•••
"Türkiye, ABD'den müsaade almışsa bunun karşılığında da bir şey vermiştir. Bu nedir? Pek de önemli değil. Ama kara harekatı iznini almışken TSK orada kalmalıdır. Bundan önce çok operasyon yapıldı. 60-70 bin askerle oldu. Bunlardan epey fayda bulduk. Ama siyaset gereğini yapmadı. O nedenle bu hareketlerin tekrarı gerekiyor. AB ülkeleri PKK'nın bitmesini istemiyor. O halde bu işi biz halletmeliyiz. TSK çok güçlü ve ne gerekiyorsa yapılmalı. Vurmanın tam zamanı!." diyenler hemen TV'lerin baş köşelerine yer almaya başladı. İşte tehlikeli gelişme burada yatıyor!... Daha önce olduğu gibi "Tahrik ve teşvik ", bir zaman sonra "şiddeti" bize karşı döndürecektir!...

•••
Türkiye İnsan hakları ve uluslararası hukukla bağdaşan bir tutum içinde olmalı. Oysa Türkiye, uluslararası hukuka göre; bir sıcak takip sonrası böyle bir operasyona girmiyor. Yani çatışma sonrası silahlı güçlerin sınır ötesine kaçmasını takip etmiyor... Geriye; "sınır güvenliği ve Kuzey Irak'ta huzur ve istikrarın sağlanması "düşüncesi kalıyor. Şayet son iki gerekçe ile Türkiye "kara harekâtını" başlatmışsa bilinmeli ki bu gerekçeler yarından sonra bizim aleyhimize işleyecektir.
•••
Türkiye, silahlı harekâtlardan önce "Kürt sorununu iyice anladığını" dünyaya açıklamalıydı... "Karşılıklı anlayış ve tahammül içinde yaşama yolunun "barış ve güveni" getireceği bilincini ortaya koymalıydı... Türkiye bu iradelerinde "samimi" olduğunu göstermeli, tek taraflı kalsa da, üzerine düşeni sonuna kadar yapacağı inancını beyan etmeliydi... Ve hemen, Bölgede "ekonomik ve kültürel kalkınma planlarını" yöre halkının katkıları ile yapmalı ve uygulamaya koymalıdır.

PKK silahla değil, "siyasi ve insani yaklaşımla" bitirilebilir!..

Bugün için "denenmesi" gereken de budur!..